Yaşam

Pucca 'Kadınlar Kulübü'nü yorumladı: Birçoğu öyle yalnız ki; kocaları üzerinden egolarını tatmin ediyorlar!

"Artık erkeklerin bütün ezikliklerini kas gücüyle kapatamayacağını öğrenmesi lazım"

19 Haziran 2016 14:54

Pucca rumuzuyla yazdığı blog ve kitaplarla tanınan Selen Pınar Işık, 500 binden fazla kadının kullandığı ve erkek şiddeti dahil birçok konunun konuşulduğu bir internet sitesi olan Kadınlar Kulübü'ne dair kişisel gözlemlerini yazdı. Işık, kocalarından ya da eşlerinin annelerinden şiddet gördüklerini siteye yazan kadınlar hakkında, "Derdini anlatana yardım etmekten öte, kadınlar bu konularda kocalarının üzerinden egolarını tatmin ediyorlar" ifadelerini kullandı.  

Işık, erkek şiddetine sitedeki kadın kullanıcıların veridiği tepkilere ilişkin olarak, "Eşinden sürekli şiddet gördüğünü söyleyen kadına, 'Benim kocam böyle bir şey yapsa direkt evi terk ederim. Beni her gün öpücüklerle uyandırır' diye yorum yazanlar öyle çok ki. 'Sen de azıcık dilini tutsaymışsın' diyerek kadına kızanlar da var. 'Bence dayak yemekten zevk alıyorsun” yazanı bile gördüm. Bunların yanında tabii adamakıllı akıl verenler de çok. Ama kadınlar orada daha çok içlerini boşaltmak için yazıyor. Birçoğu öyle yalnız ki!" diye yazdı.

Hürriyet'teki Pucca Günlüğü köşesinde bugün (19 Haziran 2016) yayımlanan yazı şöyle:

Türkiye'de kadınların gerçeğini öğrenmek mi istiyorsunuz? İnternette 'Kadınlar Kulübü'ne girin. Ben öyle yaptım. Çektiklerimizden anladım ki artık bu ülkede erkeklerin bütün ezikliklerini kas gücüyle kapatamayacağını öğrenmesi lazım.

Hepiniz ‘Kadınlar Kulübü’ kelimesine aşinasınız eminim. Google’da ne ararsanız, sonuç mutlaka ‘Kadınlar Kulübü’ forumunda. 500 binden fazla kadının bir araya gelip dertleştiği; soru sorduğu, yorumlaştığı bir forum. İnternetin ‘gerçek kadınları’nı sadece orada görebilirsiniz. Büyük ihtimalle, anneniz, komşunuz, Behiye Halanız mutlaka oraya üyedir. Orada öyle, metropol kadın dergileri klişelerini falan tartışmıyorlar. ‘Erkeğinizi 15 dakika içinde nasıl yatağa atarsınız’ konularından öte, “Kayınvalidemle yaşıyorum. Her gün kocamdan ve ondan dayak yiyorum” gibi sorunlar tartışılıyor.

 

Önce diyet, sonra hastane

 

Diyetle ilgili açılan bölümler hep aynı. 3 günde 15 kilo gibi mucizevi diyet listeleriyle dolu. Geneli de o yapılan diyetlerden ikinci gün hastanelik oluyor. Bir de ilginç şekilde hepsinin kendi özel doktoru var. Ben bu kadar çok doktor seven insanı bir arada görmemiştim. Başlarına ne gelse, doktorlarına mutlaka soruyorlar. Doktorum aşağı, doktorum yukarı.

Hamilelikle ilgili bölümler ‘İnşallah, maşallah’ arasında gelip geçiyor.

Cinsellikle ilgili bölümler fazla cesur. Oradan vardığım istatistiğe göre, Türk erkeğinin en büyük sorunu erken boşalma, iktidarsızlık ve koku. Çoğu evlenmeden önce birlikteliğe karşı olduğu için bu sürprizi nikâh gecesi yaşamışlar. Kocasının iki senedir düğün stresini atlatamadığına inanan kadınlar var.

 

Dert diz, yalnızlık ömür boyu

 

Estetik bölümü var, orada kadınlar birbirlerine doktorlarını öneriyorlar. Bazı doktorları yerin dibine sokuyorlar. En fazla burun estetiği var, ikinci göğüs büyütme.

Dertleşme bölümü var ki, canımı en yakan, sinir eden kısmı burası oldu. Aile içi şiddete dair en kötü, en korkunç, en gerçek hikâyeleri burada okudum. Kaynanasından dayak yiyen kadınlar, sürekli evden kovulan gelinler, çocuklarının yüzünü göremeyen anneler... Derdini anlatana yardım etmekten öte, kadınlar bu konularda kocalarının üzerinden egolarını tatmin ediyorlar. Eşinden sürekli şiddet gördüğünü söyleyen kadına, “Benim kocam böyle bir şey yapsa direkt evi terk ederim. Beni her gün öpücüklerle uyandırır” diye yorum yazanlar öyle çok ki. “Sen de azıcık dilini tutsaymışsın” diyerek kadına kızanlar da var. “Bence dayak yemekten zevk alıyorsun” yazanı bile gördüm. Bunların yanında tabii adamakıllı akıl verenler de çok. Ama kadınlar orada daha çok içlerini boşaltmak için yazıyor. Birçoğu öyle yalnız ki!

 

Umut kocanın ölmesi

 

Sığınacakları kimseleri yok, başka kapıları yok. Mor Çatı’ya giderlerse, aileleri tarafından vurulacağını söylüyorlar. Çocukları yüzünden kıpırdamayan kadınlar... Okudukça miden almıyor. Okudukça korkuyorsun. 15 yaşında evlendirilmiş, 21 yaşına bastığı gün, her gün şiddet gördüğü kocasından aile evine kaçmış bir kızcağız vardı. Ailesi kabul etmemiş, döve döve kocasının evinin önüne bırakmış kızı. İki ay boyunca yapılmadık işkence bırakmamış kocası ve ailesi. O arada hamile olduğunu öğrenmiş. “Ne yapmam lazım” diye soruyor. Gelen cevapların çoğu, “Çocuk rızkıyla gelir”, “Sakın aldırma çocuğunu, sabret”, “Belli mi olur, belki kocan ölür..."

 

Eziklik kasla kapanmaz

 

Birçoğu çalışmaya karşı. İşte çalışırlarsa eve bakamayacaklarına ve kocalarını mutlu edemeyeceklerine inanıyor. Evlilik öncesi ilişkiden tiksiniyorlar. “Herkesin hayatı kendine” dedikten sonra bir paragraf hakaret döşüyorlar. Bazen kendi acılarını başkalarından çıkartanlar var. 

Ne bileyim, keşke bir yolu olsa da kurtarsam hepsini diyorum. Kimisinin çıkış yolu önlerinde duruyor ama adım atmaya cesaretleri yok. O kâbus gibi evde yaşamayı güvenli alan görüyorlar. Bu ülkenin erkeklerine gerçekten bir şey yapmak gerekli! Dur demek, sindirmek... Bütün ezikliklerin kas gücüyle kapanmayacağını anlaması lazım. Bu ülkenin çok büyük aile içi şiddet sorunu var ve buna artık bir şey yapmak gerekli.