Yaşam

Protez bacaklı vücut şampiyonu

Geçen hafta Litvanya’da yapılan Avrupa Engelli Vücut Geliştirme Şampiyonası’nda sahneye çıktığında, herkesi büyüledi Tolga Murat Balıkçı.

16 Mayıs 2010 03:00

 T24- Geçen hafta Litvanya’da yapılan Avrupa Engelli Vücut Geliştirme Şampiyonası’nda sahneye çıktığında, herkesi büyüledi Tolga Murat Balıkçı. 2009’daki Estonya’da aldığı dünya birinciliğine, 8 Mayıs’ta Litvanya’da kazandığı Avrupa birinciliğini ekledi. Şimdi sırada kasımda Antalya’da yapılacak Dünya Şampiyonası olduğunu söylüyor. Asıl hedefinin ise milletvekili olup engelliler için çalışmak olduğunun da altını çiziyor. 

Milliyet gazetesinden Banu Şen, engelli şampiyon Balıkçı ile İzmir’in kıyı beldesi Foça’da konuştu. İşte Balıkçı'nın hayat hikayesi:

Sizi engelli vücut geliştirme şampiyonluklarına götüren hikaye, aslında bir trafik kazasıyla başladı. O kaza nasıl oldu?

1998’de Ramazan Bayramı’nda geçirdim trafik kazasını. 1981 doğumluyum. Lise 3’ün birinci dönemi bitmişti. Ertesi gün kaza geçirip bacağımı kaybettim. 17 yaşındaydım. Foça’da, şehrin içinde oldu. Arkadaşım kullanıyordu. Elektrik direğine çarptı araba. Olay yerinde bacağım vücudumdan ayrıldı, koptu.

 

O anı, yaşadıklarınızı hatırlıyor musunuz? Kendinizde miydiniz?

Kendimdeydim. Gözlerimi açtığım zaman elektrik direği dilimi uzatsam yalayacağım noktaya gelmişti. Şu an sağlam olan sağ bacağım da çok büyük hasar aldı. Diğer bacağım zaten olay yerinde parça parça oldu. Beni yere yatırdılar. O ara yakında tesadüfen bulunan bir doktor geldi. Bir tansiyon aletiyle bacağıma müdahale uygulandı ve kan akışım durdu. Bir ara bayılmışım...

 

Koptuğunu ilk nasıl fark ettiniz?

Birden ayağa kalkayım dedim. Bacak hafif geldi. Şöyle bir baktım, pantolonun yarısı düştü aşağıya doğru. “Bu ne yaa” dedim. Şaşırdım. Ayağım yok. Şaşırıyorsun. Ağrı hissetmiyorsun. Ama kendi damarlarını, kemiklerini görüyorsun.

 

Bu kadar soğukkanlı nasıl olabildiniz?

Askeri sınavlara hazırlanıyorum o zaman. Bordo bereli olma hedefim var. Gazilik, şehitlik her şeye hazırım. Hatta bir gün önce babama “Baba bu göreve, bu şerefe ben nail olabilecek miyim?” dedim. O da “Nasipse olur” dedi. Ertesi gün bacağımı kaybettim. Sanki beni buna hazırlayan bir durumdu. Bacağımı öyle görünce, kendimce daha önce aldığım eğitimlerle, söylenenleri uyguladım.

 

“Ağlayanları odama sokmadım”

 

Hastaneye gittikten sonra neler oldu? Bacağın yerine dikilme şansı yok muydu?

Ameliyat masasında bekliyorum. Babam geldi yanıma. Ne olacağını biliyorum. Torba da yanımda zaten. Torbanın içinde, buza konulmuş bacağım var. Başıma geleceğin farkındayım. Artık ne yapabilirim ne yapamam bundan sonra, onun hesaplarını yapıyorum. O sırada babam “Oğlum bu bacak dikilmez. Dikilse bile, 10 yıl kalacaksın hastanede. 10 yıl sonra da bacağının daha yukarıdan kesilme ihtimali var. Ne yapalım?” dedi. Ben de “Baba bana bir bacak da yeter” dedim. 

 

Ameliyat sonrası nasıl geçti?

Bir ay hastanede kaldım. O süreçte dedemi bile ağlayarak odama sokmadım. Dedim ki “Ağlamayı kesin. Benim odama kimse ağlayarak girmeyecek.”

 

Kendi başınıza hiç ağlamadınız mı?

Hayatımda sadece iki kere ağladım. Biri, fantom ağrısı yüzünden. Ampütasyon yaşayanlar bilir. Olmayan bacağınız ağrıyor, sanki birisi sürekli çatal batırıyor. İkincisi de yarışmaya giderken, gümrükten geçişte kız arkadaşımdan ayrılırken ağladım.

 

“Arnold’un kasetlerini defalarca izledim”


Vücut geliştirme sporunu yapmayı ne zaman aklınıza koydunuz?

Kaza geçirmeden önce de spora çok meraklıydım. İnsan anatomisi ve fizyolojisini yakından tanımaya çok hevesliydim. Resim derslerinde herkes hayallerini çizerken ben hep kaslı insan vücudu çizerdim. Bir merakım vardı ama vücut geliştirme sporunu o zamanlar yapmıyordum. Amatörce, evde yapabildiğim kadar. Trafik kazasından sonra profesyonel olarak yapmaya başladım.

 

Neden özellikle onu seçtiniz?

Protezi iyi kullanmak, kasların hareketlerine ve güçlerine bağlı. Protez kullanan bazı insanlar değneklerle dolaşır. Bense protez takmadan önce hazırlandım, bacağımı kuvvetlendirdim. Benim felsefem “Gidene üzülmek yerine var olanı güçlendirmek”. 

 

Nasıl çalıştınız?

Üç yıl boyunca kesintisiz, disiplinle çalıştım 2001’e kadar. 2001’de aynı zamanda ÖSS’ye hazırlandım. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazandım. Aydın’a yerleştim. Orada da birçok hocadan bilgiler aldım ve antremanlarıma devam ettim. Fakülteyi bitirdikten sonra Foça’ya döndüm. Eskiden gittiğim spor salonu kapanmıştı. Bir spor salonu açmaya karar verdim. Birkaç kredi çektim, bir şirketin su bölge bayiliğini aldım ve su satmaya başladım. Azimle normal bir insanın yapamayacağı birçok işin altına girdim ve ekonomik olarak da hayata tutundum. Engelliler dalında dünya şampiyonu olmak istiyordum. Asıl hedefim, bunu araç olarak kullanıp Türkiye’de ve dünyada yaşayan birçok engelliye hayat kılavuzu olmaktı.

 

Örnek aldığınız biri oldu mu? Bir film ya da hikayeden etkilendiniz mi?

Arnold Schwarzenegger idolümdür. O sadece bir vücut geliştirmeci değil. Kendini fiziksel ve zihinsel olarak geliştirebilen ve çıtasını yükseltebilen bir kişilik. Konuştuğu zaman ne kadar akıllı olduğunu, vücudunu ve kaslarını ne kadar iyi kulladığını anlarsınız. Kaliforniya Valisi, siyasette de çok yükselmiş. Benim de hedeflerim onun gibi. O ve onun gibi dünyaya mührünü basmış birçok sporcunun çalışmalarını izlerdim. Televizyonda, kasetlerle. Dayım Hollanda’dan yollardı.

  

“Bazen sol tarafa uzanıyorum, bir bakıyorum bacak yok”

 

 

Vücut geliştirme sporcularında biraz “Ben farklıyım, işte bakın benim vücudum bu” tavrı olmuyor mu?

Vücut geliştirme sporcuları aklı fikri kaslarında, sürekli aynada kaslarına bakan tipler gibi görünürler ama aslında gerçekten Arnold gibi bu işi mütevazı biçimde yaparlar. Bende ukalalık yok ama vücudumun iyi olduğunu farklı olduğunu biliyorum. Yani bacağım olmadan protez bacakla bunu başarıyorum. Protez bacağımı yakıştırıyorum da... Verdiğiniz elektrik önemli.

Protezi olan ya da engelli olduğu bir yerinde yanığı, izi olan ve oraya bakılmasını istemeyen insanlarda başka bir elektrik olur.

O adam çok çirkin görünür dışarıya. Ama benim orada verdiğim onu ön plana çıkarmak. Ben hatta nikelajla kaplatıp parlattım.

“Buyrun dedim, alın buna bakın. Kas herkeste var.” Ama bununla birlikte kas kimsede yok.

Bu bir mesaj veriyor.

 

“Motosikletin vitesini havada protezimle değiştiriyorum”

 

Başka hangi sporları yapıyorsunuz?

Boks yapıyorum, saatte 11 kilometre hızla koşuyorum. Motosiklet kullanıyorum. Önünü kaldırıyorum, havada protezimle vites değiştiriyorum. B ehliyeti araba çok iyi kullanabiliyorum. Normal insan ne yapıyorsa onun üzerinde yapıyorum. Öbür bacağınız olmadan yürüyemeyezsiniz diye bir şey yok. Öbürünü de kesin, ben uçarım. Denerim. Bugün bacağım kesildi ama ben bacağımı hissediyorum. Herkes her şeyi yapabilir. Sadece yapabilirsin demeniz lazım.

 

Eksikliğini hissettiğiniz hiç olmadı mı?

Bazen banyodan çıkıyorum, tırnaklarımı kesiyorum. Sol bacağıma hamle yapıyorum. Bakıyorum yok... Gülümsüyorum... İnsan attığı tırnağının bile arkasından bakıyor, düşünün...

 

Kız arkadaşınız var mı? Duygusal hayatınız nasıl?

Duygusal işlere çok fazla eğilmedim. Tabii oldu ama... İlk defa şimdilerde böyle bir ilişki yaşıyorum. İki ay oldu. Birbirimizi çok seviyoruz. İstanbul’da yaşıyor. Vücuttaki her organı kullanabiliyorum ben. Kalbimi de kullanabiliyorum. Deli gibi âşık olayım, bitirmek gereksin ertesi gün anında bitirebilirim. Acı olmaz. Duygusal ilişkim sporumu hedeflerimi engellemeyecek. Bir tank gibi önüme geçen tüm engelleri yıkıp geçiyorum. Önüme bir aşk da geçebilir.

“Yarın öleceksin” deyin. Sorun olmaz, hemen alıştırırım kendimi.

 

 

 

“Sana protezin kadar kupa”


Dünya şampiyonasına katılmanız nasıl oldu?

Bireysel başvurdum. Yurtdışına tek başıma çıktım. Türkiye’de de başvurularım oldu ancak burada bu işin altyapısı yok. Dünya Federasyon Başkanı’na hikayemi ve fotoğraflarımı gönderdim. Çok ilgilendi ve beni Estonya’ya çağırdı. Havaalanında kendisi karşıladı, çantamı elimden aldı. Bir protez bacakla kurduğum vücut inşaasını görünce “Madalya alırsan sana protezin kadar kupa vereceğim” sözü verdi. 21 Kasım’da orada dünya şampiyonu oldum. Kupayı aldım.

 

Başka şampiyonluklarınız da var. Onlara da mı tek başınıza katıldınız?

Avrupa Şampiyonası’nın tarihini aldım. Kasım ayından başlayarak 8 Mayıs’taki yarışmaya hazırlandım. Foça Kaymakamı Kamil Köten, Fakir Fukara Fonu’ndan bana 2 bin lira çıkardı. Belediye Başkanı Gökhan Demirağ son 15 gün gıda yardımı yaptı bana. Günde 100 TL masrafı olan bir iş bu.

 

Nasıl besleniyorsunuz?

Günde bir kilo 600 gram ile bir kilo 800 gram arasında sıfır yağlı dana kontra et. Kilosu 32 liraydı o zaman. 200-300 gram pirinç yiyorsunuz. Kahvaltıda 10 tane yumurta yiyorsunuz. Yulaf yüklemeleri, sütler...  Aldığınız süt 0,1 yağlı... Sizin aldığınız sütten pahalı.

 

“Milletvekili adayı olmak istiyorum”

 

Başka masraflarınız oluyor mu?

Uçak biletleri, vize, otel... Avrupa Şampiyonası’nın maliyeti bana 12 bin lira. Kredi çektim bunun için. İzmir Milletvekili Nükhet Hotar hanımefendinin desteği oldu son şampiyonluğumdan sonra.

 

Şampiyon oldunuz, şimdi yenisinin peşindesiniz. Bundan sonra başka hedefleriniz, projeleriniz var mı?

Asıl hedefim engelliler için çalışmak. 2011 seçimlerinde milletvekilliğine aday olmak istiyorum. Asıl yapacaklarımı o zaman gerçekleştirebilirim belki. Kimileri geceleri uyuduğu zaman kırmızı Ferrari hayal eder, ben engellilere tekerlekli sandalye almayı hayal ediyorum. Çünkü o acıyı ben de çekiyorum.

 

 

“İçimde sanki bir nükleer santral vardı”


Çevrenizden “Bırak artık bu işi” diyen oldu mu?

Olmadı. Çünkü bir tek ben biliyordum hedefi. Asla kimseye söylemeyeceksin. Çünkü engel olmak isteyen çok insan olabilir.

 

Ailenize?

Hayır hiç kimseye. Yüreğimde dönen bir nükleer santral gibiydi o.

 

Peki demiyorlar mıydı “Oğlum ne olacak senin halin” diye?

Babam benim memur olmamı çok istedi. Hatta kolumdan tutup bir bankanın sınavına bile götürdü. Hayalim farklıydı ama söylemedim. Sınava girdim ama çözmedim.

 

Destek olan biri var mıydı yoksa hep tek başına mıydınız?

Bu işi bilmeden yapamazsınız, hocalar gerek. Ama onlar da normal bir insanın çalışacağı şeyleri gösterirler. O psikolojik altyapı bende kendiliğinden oldu. Bir tohumdu, suladım, yeşerdi, filiz verdi, kök saldı, çınarlaştı.

 

Vazgeçtiğiniz zaman oldu mu?

Hayır. Asla. Sadece öfkelendim. Ben sinirlendiğim zaman aynı Hulk gibi öfkelendikçe güçlenen bir yapıya sahibim. Bana herkes destek olduğunu sanmayın. Önümde duran, suyun yolunu değiştiren çok insan oldu. Ama ben o artı gücümü kullandım. Sinirlenip öfkelendikçe güçlenen yapımı kullandım ve hedefime ulaştım.