Gündem

Prof. Tayfun Atay: AKP en çekirdek kitlesinden bile endişelendiği için ikna odalarıyla oy dileniyor

'AKP artık bile bile toplumun yarısı ile kanlı canlı hısımlık, diğer yarısı ile de kanlı bıçaklı hasımlık içinde bir parti'

30 Nisan 2015 13:47

Cumhuriyet gazetesi yazarı Prof. Tayfun Atay, AKP'nin seçimlerde kullanmak üzere çektiği başörtülü öğrencilerin başlarını açması için "İkna odaları kurdurduğu" iddialarıyla gündeme gelen CHP Milletvekili Nur Serter'e göndermenin de yer aldığı reklam filmi ile ilgili, "AKP en çekirdek kitlesinden bile endişeye düştüğü için olsa gerek 'ikna odaları' hatırlatmasında bulunarak oy dilenir bir mevziye çekilmiş görünüyor" yorumunda bulundu.

AKP'nin 'gelecek ümidini kaybettiği için geçmişe sığındığını' belirten Prof. Atay, "Gezi Parkı süreci sonrasında AKP bir 'Türkiye partisi' çıktı. AKP artık bile bile toplumun yarısı ile kanlı canlı hısımlık, diğer yarısı ile de kanlı bıçaklı hasımlık içinde bir parti" ifadelerine yer verdi.

Prof. Atay, AKP'nin yıllar süren mücadele sonucu başörtüsü sorununu çözdüğüne yönelik ifadelerin gerçeği yansıtmadığına dikkat çekerek, "Bu konuda yıllarca sessiz, hareketsiz, inisiyatifsiz kaldılar; başörtülü kızları kollamak yerine “havayı koklamak”la meşgul oldular" dedi.

Prof. Tayfun Atay'ın Cumhuriyet gazetesinde 'Ayakkabı Kutuları İkna Odalarına Sığmaz!' başlığıyla yayımlanan (30 Nisan 2015) yazısı şöyle:

AKP seçim maratonunu ikna odalarından başlattı! Nasıl hazin ve aciz bir nokta!.. Ama kabul etmek gerekir ki partinin seçim bildirgesini açıkladığı buluşmada kendi çalıp söylediği “emperyal nağmeler”le kıyaslandığında çok daha “gerçekçi” bir nokta…

“Emperyal nağmeler”, yani memleketi özellikle son iki yıldır yangın yerine çevirmiş bir iktidar olmayı es geçip Bosna, Gazze, Somali, Kerkük ve Kafkas havası çalıp Panislamizm türküsü çığırarak takdim edilen neo-Osmanlıcı manzara aslında bir “serap”... Bunun gerçekçi olmadığını dünya âlem bildiği gibi AKP’nin çekirdek kitlesi de gayet iyi biliyor. Hükmü sadece kendi insanına geçen, dışarıya ise “Yalancı Tarzan” olmaktan ibaret dinbaz bir siyasi hareket var karşımızda.

 

Tam bir felaket

 

Böyle bakıldığında iki gündür ekranlarda dolaşıma sokulmuş, 28 Şubat’la (1997) özdeş kılınan tesettürlü öğrencilere yönelik “ikna odaları” zulmünün AKP ile bittiğini öne süren reklam, partinin şu anki durumu dikkate alındığında daha gerçekçi bir motivasyonun yansıması denilebilir.

Yanlış anlamayı frenlemek için hemen belirtelim: Gerçekçilik reklamın tematik içeriği açısından söz konusu değil. Orası tam bir felaket!..

Gerçekçilik şurada: AKP gelecek ümidini kaybettiği için geçmişe sığınmakta. Çünkü Gezi Parkı süreci sonrasında AKP bir “Türkiye partisi” olmaktan çıktı. BDP-HDP çizgisini yıpratma yolunda hep kullanılagelmiş bu niteleme esas AKP için anlamlı. 
Tayyip Erdoğan tarafından Gezi olaylarında “yüzde 50” retoriği ile tohumları atılmış, yakınlarda Bülent Arınç tarafından “öbür yüzde 50 bizden nefret ediyor” ifadesi ile de sağlaması yapılmış olduğu üzere AKP artık bile bile toplumun yarısı ile kanlı canlı hısımlık, diğer yarısı ile de kanlı bıçaklı hasımlık içinde bir parti. “Hısım olan yüzde 50 mi gerçekten” tartışmasına hiç girmeyeyim. Ama karşımızdaki reklam düşündürüyor kiAKP en çekirdek kitlesinden bile endişeye düştüğü için olsa gerek “ikna odaları” hatırlatmasında bulunarak oy dilenir bir mevziye çekilmiş görünüyor.

Filmde izlediğimiz, diplomasında başka, onur belgesinde başka TC numaralarına sahip “çifte vatandaş” tesettürlü karakterimizin kötü bir oyunculukla akıttığı gözyaşlarından şen şakrak çıkarken söylediği şekilde AKP’nin yıllar süren mücadele ile bu sorunu çözdüğü de çok su götürür bir nokta. İktidara geldikten sonra bu konuda yıllarca sessiz, hareketsiz, inisiyatifsiz kaldılar; başörtülü kızları kollamak yerine “havayı koklamak”la meşgul oldular.

Reklamda söz konusu olan ve yukarıda sadece bir örneğini (TC numaraları) belirttiğimiz kurgusal rezalet üzerine çok yazıldı, tekrar etmeye gerek yok. Ama işte bunlar, yapılanın ne kadar samimiyetsiz, ne kadar harcıâlem, ne kadar siyasi ikbal kaygısıyla şekillendirildiğini de gayet güzel önümüze seriyor.

 

Reklam şehitler aksesuarları

 

Cumhurbaşkanı’nın Çanakkale “reklam”ı, şehitleri aksesuarlaştırmıştı. Bu reklam da tesettür mağduriyetini aksesuarlaştırıyor.

Biber gazına boğulanların…

Plastik mermilerle gözleri kör edilenlerin…

Evlatlarının acısı içlerinde kor gibi yanarken meydanlarda yuhalatılan annelerin… 
Soma’da midelerine “vole” çakılan işçilerin…

Ve ayakkabı kutularına istiflenmiş paralarla kim bilir nice kul hakkı yenmiş insanın mağduriyetlerinin üstünü örtme yolunda eski, geçmiş, aşılmış mağduriyetlerle hedef şaşırtılmaya, eriyen oylar elde tutulmaya çalışılıyor.

Kanı kanla yıkayamadığınız gibi mağduriyeti de mağduriyetle örtbas edemezsiniz. 
Olsa olsa iktidar mağrurluğunuza mezedir eski mağdurluklar!.

İlgili Haberler