Politika

Prof. Sencer Ayata: CHP'nin iktidar reçetesi 'ekonomik'

Sencer Ayata, "Halkın 'CHP iktidar olursa benim hayatımı iyileştirebilir mi ve ülkeyi daha iyi yönetebilir mi' sorusuna olumlu yanıt verebilmesi şart" dedi

15 Temmuz 2012 19:36

Prof. Sencer Ayata, CHP'nin iktidar olabilmesi için "Halk 'CHP iktidar olursa hayatımı iyileştirebilir' diyebilmeli. CHP ise asgari ücretliye 'Senin çocuğunu mühendis, doktor yapabilirim' diyebilmeli" dedi.

Radikal gazetesinden Deniz Zeyrek'in "CHP'nin iktidar reçetesi 'ekonomik'" başlığıyla yayımlanan (15 Temmuz 2012) Prof. Ayata söyleşisi şöyle:

 

CHP'nin iktidar reçetesi 'ekonomik'

 

CHP Genel Merkezi’nin 7. katında ODTÜ ve Mülkiye’den (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) akademisyenlerle gece gündüz çalışan Genel Başkan Yardımcısı Prof. Sencer Ayata ile salı günü yapılacak kurultayın öncesini ve sonrasını konuştuk.

Son iki yılda sancılı süreçler, hatalar, gerilimli yarışlar yaşandığını saklamayan Ayata, bu süre içinde kadın ve gençler başta olmak üzere partiye katılımı artırdıklarını söyledi. Kadın ve gençlik kurultaylarının yıllar sonra yapılabildiğine dikkat çeken Ayata, CHP’nin üye sayısının 750 binden 1 milyonun üzerine çıktığını, aidat sisteminin getirildiğini anımsattı. Ayata, CHP’nin parti okulu gibi unsurlarla kurumsal kapasitesinin geliştirildiğini, ayrıca partinin siyasi fikir ve söylem kapasitesinin de zenginleştirildiğini anlattı. Parti içi demokrasinin geliştiğini anlatan Ayata’ya göre, artık CHP’de makam ve pozisyonlar için yapılan yarışın daha adil olduğuna dair büyük güvenceler var. Ayata, büyük kurultaya bu iki yıllık sürecin devamı olarak bakmak gerektiğini söyledi.


‘AKP kongreleri Roma’yı hatırlatıyor’


Prof. Ayata’ya, AK Parti’nin stadyumlara sığmayan il kurultaylarını sordum. AK Parti’nin yakın zamandaki totaliter rejimlere benzetildiğini anımsatan Ayata, şöyle konuştu: “Ama Roma İmparatorluğu’nun son dönemlerine daha çok benziyor. Roma’da güç imparatorda toplandıktan sonra Roma’nın en önemli meselesi, o günün koşullarını zorlayan aşırı büyük stadyumları dolduran gösterişe yönelik toplantılar oldu. Roma için ‘Ekmek ve Sirk İmparatorluğu’ denildi. Ben bu stadyum kongrelerine baktığımda aşırı bir güç merkezileşmesini ve tekçileşmesini, giderek toplum üstünde daha fazla baskıcı bir unsur haline gelmesini görüyorum. Her şeyin bir askeri nizam içinde olduğu bir yerde gerçekte canlılık yoktur. Roma’nın her şeyi taşlaştırdığı gibi bugün de her şeyi betonlaştıran bir iktidar var. İktidar partisi hiçbir alanda ‘Buyurun siz seçin’ diyemiyor. Önce partiye, sonra ülkeye, yani kendi evine, demokrasiyi getiremezsen çevre ülkelere örnek olamazsın.”

Peki bu düzen olumsuz ise AK Parti seçimlerden her seferinde neden daha çok oy alarak çıkıyor? Prof. Ayata ve ekibi bu sorunun yanıtını araştırmış, “AKP düzeni” diye özetlediği bazı tespitler yapmış. Hükümetin başlangıçta oya tahvil ettiği eğitim, sağlık, ulaştırma politikalarının Türkiye’ye, dolayısıyla da halka yüksek ve uzun vadeli maliyetlerinin ortaya çıkmaya başladığına da dikkat çeken Ayata, “CHP ne zaman başarılı olur” sorusunu sordu ve kendi reçetesini şöyle sıraladı:

İşsizlik sorununun çözümü konusunda iddialı çalışmalar yaptık. Sosyal demokrasinin ayırt edici özelliği tam istihdam vaadidir. Geçmiş dönemde rejim, milli güvenlik gibi konuları öne çıkaran CHP, yeni dönemde sosyal adaleti birinci konu yapacaktır. CHP, sosyal adalet konusunda, okul, hastane, temel kamu hizmetleri, yoksullukla mücadele konuşulurken akla ilk gelen parti olduğunda iktidar olur. Yurttaşlar, “Benim esenliğimi ve temel güvencelerimi düşünen parti CHP’dir” diyebilmeli. Siyasi amacımız budur.

Halkın “CHP iktidar olursa benim hayatımı iyileştirebilir mi ve ülkeyi daha iyi yönetebilir mi” sorusuna olumlu yanıt verebilmesi şart. CHP, bugün en çok gelir durumu görece iyi olan kesimlerden, yani yarının toplumundan oy alıyor. Yeni CHP’nin yeni söylemi bu tabloyu da değiştirecek. Yoksullardan daha çok oy alacak. Bugünün yoksulları Türkiye gelişip kalkındıkça yerinde saymayacak ve CHP’nin bugün oy aldığı topluma benzeyecek. Hedefimiz yoksul kesimleri işgücüne katmak, vasıfsız işgücünü de vasıflı işgücüne çevirmek. Asgari ücretle çalışıp iki-üç çocuklu ailesini geçindiren birine “Biz senin çocuğunu mühendis yaparız” diyebilmek. Yaratacağımız umut buradadır. Bizim hedefimiz bu orta kesimi yeniden yaratabilmektir.

CHP ekonomiyi yöneteceğini de göstermek zorundadır. Yönetme kapasitemiz daha iyi, fikirlerimiz daha iyi, ama vatandaştaki olumsuz algıyı değiştirmeliyiz. Borçlu adam iktidar değişikliğinde borcun altında kalmaktan çekiniyor. O vatandaşa CHP iktidarında böyle bir sorun yaşamayacağının güvencesini vermeliyiz. “Sol siyasi konularla uğraşır. Ekonomiyle sağ uğraşır” zihniyetini tersine çevireceğiz. CHP ekonomik büyümeyle de, yatırımla da, girişimle de uğraşır. Ekonomiyi büyütme ve istihdam yaratma konusunda kararlıyız. Üretmeden adil paylaşım olmaz. Pastayı da büyüteceğiz.


‘CHP dini değerlere karşı’ imajı


Ayata’ya CHP’nin muhafazakâr seçmenle bağ kuramamasının nedenlerini de sorduk. CHP’nin eski başbakanlardan Bülent Ecevit’in geleneğini sürdürdüğünü, din ve vicdan özgürlüğüne önem veren, dini değerlere saygılı bir çizgi izlediğini vurgulayan Prof. Ayata, “Vatandaşın dini değer ve önceliklerinden dolayı CHP’yi bunlara karşıymış gibi görmemesini kesinlikle sağlamalıyız” dedi. ‘Muhafazakâr yurttaş’ kavramına yeni bir bakış açısı getiren Ayata şu tespiti yaptı:


Muhafazakârlara seslenmenin yolu


“Bunu kültürel olarak değil ekonomik, sosyal olarak sormalıyız. Nerede kadın işgücüne katılmıyorsa, nerede emek verimliliği düşükse, nerede ücret sıkıntısı varsa, nerede birey yaşadığı yere hapsolmuşsa oralar muhafazakâr oy kaleleri oluyor. Demek ki buradaki sorun aynı zamanda ekonomik kalkınma ve güvence sorunu. Biz bu kesime kültürel değerlerin dışında aynı zamanda sosyoekonomik politikalarla seslenebilmeliyiz.”


‘Kürt sorunu Ankara’nın sorunudur’


Kürt sorunu konusunda Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun son çıkışını ve CHP’nin çözümle ilgili rapor ve görüşlerini anımsatan Ayata, sorunun ‘Türkiye sorunu’ olarak ele alınması gerektiğini vurguladı. “Bu konu Avrupa’da, Erbil’de konuşuluyor. Erbil’in sorunu gibi ele alınıyor. Ama bu Türkiye’nin sorunuysa TBMM’de konuşulmalı, Ankara’nın sorunu olmalı” tespitini yapan Ayata, konunun şeffaf tartışılması gereğine de dikkat çekti.


‘Muhalefette kalıp özgürlük getirilmez’


Toplumsal ve tarihi değişimin CHP’ye, “Türkiye’de otoriter rejim tehlikesini önlemek, özgürlük ve demokrasiyi ileri noktalara taşımak” misyonunu yüklediğini söyleyen Ayata, “Artık iktidarın bu konuda bir misyonu yoktur. Onun için demokrasi vizyonumuz bizim için iktidar vizyonudur. Muhalefette kalıp Türkiye’ye özgürlük ve demokrasi getiremezsiniz” dedi.