HDP’nin 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin siyasi ayağının açığa çıkarılması için Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasına önergesinin öne alarak yapılan görüşmeleri Genel Kurul’da tansiyonu yükseltti.
HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar, darbe istihbaratının ne zaman alındığı, bilgisinin kime ne zaman ulaştığı konusunda soru işaretlerini gidermenin Meclis ve hükümetin işi olduğunu söyledi. Sancar “Bu soruları aydınlatmadığınız takdirde şüpheleri kalıcı hâle getirir, siyasi sorumluluğun altında ezilirsiniz” diyen Sancar, “Darbe girişiminin siyasi otorite tarafından, Cumhurbaşkanı, hükûmet ve diğer siyasi kurumlar tarafından önceden haber alındığına dair ciddi kuşkular var. Bu kuşkuları gidermek zorundaydınız ve zorundaydık” diye konuştu.
Darbe Komisyonu'nun hazırladığı raporu da eleştiren Sancar "Öğrencilerimden birine üç ay süre verip 'Bu konuda açık kaynaklardan bir ödev hazırla' deseydim bunun en az 3 katı kaliteli bir rapor hazırlayacaktı" ifadelerini kullandı.
Sancar’ın genel kurul tutanaklarına geçen konuşması şöyle:
31 Mayıs 2017 tarihinde Muş Milletvekili Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım tarafından verilen 4711 sıra numaralı "15 Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının açığa çıkarılması, siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli ve siyasi süreçlerin işletilmesi amacıyla" Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 31/05/2017 Çarşamba günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
HDP’li Mithat Sancar: 15 Temmuz darbe girişimine gelelim. Bu girişimin menfur, kanlı ve lanetlenmesi gereken bir organizasyon olduğunu bu kürsüden ve bütün mümkün platformlardan sürekli dile getirdik, en ufak bir tereddüdümüz, amamız, fakatımız yok bizim. Ama -ama şurada başlıyor- eğer bu kadar vahim, yıkıcı sonuçlar doğuran bir darbe girişimiyle ilgili soru işaretleri varsa kamuoyunda bunları aydınlatmak en başta Meclisin ve siyasi otoritenin görevidir. Bu soruları aydınlatmadığınız takdirde şüpheleri kalıcı hâle getirir, siyasi sorumluluğun altında ezilirsiniz.
Bu şüpheler nelerdir 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili? Birincisi, Komisyon çalışmalara başladığında belirttik, tekrar kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Darbe girişiminin siyasi otorite tarafından, Cumhurbaşkanı, Hükûmet ve diğer siyasi kurumlar tarafından önceden haber alındığına dair ciddi kuşkular var. Bu kuşkuları gidermek zorundaydınız ve zorundaydık.
Darbenin istihbaratı ne zaman alındı; bilgisi kime, ne zaman ulaştı? Bu bilgiler ulaştıktan sonra kim, ne yaptı? Bu sorulara doyurucu yanıt vermemek darbeyle ilgili şüpheleri, siyasi iktidarın kontrollü darbe yaptığı iddialarını sürekli canlı tutacaktır. Öyle, kontrollü darbe iddiaları ileri sürüldüğünde bağırarak çağırarak, tehditler savurarak, demagojilerle, polemiklerle sorumluluktan kaçmak mümkün değildir.
Size, şimdi çok hızla bazı verileri aktaracağım: Birincisi, Darbe Araştırma Komisyonu kuruldu, oy birliğiyle kuruldu. Hızla çalışmaya başlamasını istedik çünkü olaylar sıcak ve tazeyken bilgileri daha sağlam alabileceğimizi düşündük. 4 parti bir ortak önergeyle Meclise getirdiler bu talebi ve Meclis Genel Kurulunda oy birliğiyle kabul edildi. Ne zaman kabul edildi? 26 Temmuzda. Daha sonra, üye seçimi için 19 Ağustosu bekletti AKP, üye vermedi; diğer 3 parti üye verdi, 19 Ağustosa kadar üye bildirmedi. 19 Ağustostan sonra da ancak 4 Ekimde toplantı yapabildi Darbe Komisyonu. 10 Aralıkta da Cumhurbaşkanının bir açıklaması geldi "İşi uzatmalarının bir gereği yok, bir an önce bitirsinler." diye. 4 Ocakta da Darbe Komisyonu çalışmalarını bitirdiğini ilan etti.
Darbe Komisyonunun raporu ise daha yenilerde, geçen hafta yayınlandı. 4 Ocakta bitiyor, altı ay sonra rapor yayınlanıyor ve rapor bütünüyle açık kaynaklardan alınabilecek bilgilere dayanıyor; herhangi bir aydınlatıcı işlevi bulunmuyor. Oysa Mecliste bir araştırma komisyonu kuruyorsanız gazetelerden, dergilerden, televizyon haberlerinden alınacak bilgiden fazlasını, onun arkasını, dibini araştırmak zorundasınız, ortaya çıkarmak zorundasınız. Böyle yapılmadı.
Bizler diğer muhalefet partilerinin üyeleriyle birlikte 4 ismin mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledik, "'15 Temmuzda neler yaşandı?' sorusunu aydınlatmak için bu isimler çağrılmalı." dedik. Kimdi bunlar? Cumhurbaşkanı, Başbakan, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı. Israrla çağrılmadı. Neden çağrılmıyor? MİT Müsteşarı darbe raporu açıklanmadan üç gün önce raporunu iletiyor, o rapor da maşallah yani sanki istihbarat görevi yok da hani basit bir araştırma şirketiymiş gibi sadece herkesin bildiği bilgileri sıralıyor.
Sorular şunlardır… MİT raporundaki çelişkileri açığa çıkarmak için biz Müsteşarın Komisyona gelmesini talep ettik, alın size çelişkiler. Şöyle başlıyor MİT raporu 6'ncı başlıkta: "Millî İstihbarat Teşkilatı tarafından önce dış makamlarla paylaşılan çeşitli bilgiler olmakla birlikte, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde darbe girişimi olabileceği bildirimlerine rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde istihbarat toplanamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata daha önceden ulaşılamamıştır." Nasıl olur arkadaşlar? Açın DTK dosyalarını, dava dosyalarını, açın muhaliflere yönelik davaları, her türlü ortam dinlemesini yapabilen MİT, nasıl olur da TSK içinden bilgi alamıyor? Kaldı ki darbe girişimi sadece TSK için de mi oldu? Organizasyonu ve hazırlıkları sadece subaylar arasında mı oldu? İddianamelere bakıyoruz, hayır; işte pek çok sivil ayağı var, pek çok sivil bağlantı var. Bunu açıklamak zorundadır MİT Müsteşarı ve Hükûmet, MİT Müsteşarından siyaseten sorumlu Hükûmet açıklamak zorundadır. Ne gibi bilgiler geldi darbe girişimiyle ilgili, neden üzerine gidilmedi?
Şimdi süre çok sınırlı olduğu için ayrıntılara girmeyeceğim ama Genelkurmay Başkanının gönderdiği rapor da hakikaten insana pes dedirtiyor. Genelkurmay Başkanı "MİT Müsteşarlığından öğleden sonra bir bilgi geldi." diyor. Ne demek "öğleden sonra", hangi saatte? Tam olarak ne zaman, ne kadar görüşüldü, bunlarla ilgili tek bir bilgi raporda yer almıyor. Peki, en geç 14.20'de binbaşı MİT karargâhına ulaşıyor ve ihbarda bulunuyor "Darbe olacak." diye, Cumhurbaşkanı ancak geç saatlerde, saat sekiz gibi eniştesinden öğrendiğini söylüyor. Ya, böyle ciddiyetsizlik olur mu? Enişteyi çağırdık, "Komisyona çağırın." dedik, enişte mazeret bildirdi, gelmedi. "Alexander Dugin'i çağırın." dedik çünkü "Biz 14 Temmuzda Ankara'ya 'Orduda hareketlenme var, darbe olabilir.' bilgisini ulaştırdık." dedi, Putin'in danışmanlarından. Dugin çağrılmadı ya da niye gelmedi bilmiyoruz fakat Türkiye'ye 8 Kasımda geldiğini öğreniyoruz Dugin'in. 8 Kasımda Türkiye'ye gelmiş, AK PARTİ Grubuna katılmış ama darbe komisyonuna gelmiyor. Darbenin önceden bilgi alındığına dair bütün kaynaklar bilerek, kasıtlı olarak Komisyondan kaçırılmıştır. Nedir kaçırmaya çalıştığınız, örtmeye çalıştığınız nedir?
652 sayfa raporun neredeyse tamamı bir hukuk ya da siyasal bilgiler fakültesinde dönem ödevi çapındadır. Böyle bir şey olabilir mi? Hatta şunu iddia ediyorum:
Öğrencilerimden birine üç ay süre verip "Bu konuda açık kaynaklardan bir ödev hazırla." deseydim bunun en az 3 katı kaliteli bir rapor hazırlayacaktı.
Bakın, darbe girişiminin çok vahim sonuçları oldu. Her şeyden önce, 249 insanımız o gün hayatını kaybetti...