Gündem

Prof. Levent Köker: Cumhurbaşkanı isterse Bakanlar Kurulu'nu Köşk'te toplar

Cumhurbaşkanı yasal yetkilerini özenli kullanmaz, kendisini icra organı olarak görürse sorun yaşanır

10 Nisan 2014 16:14

Anayasa Hukukçusu Prof. Levent Köker, cumhurbaşkanlığının bir vesayet makamı olarak düzenlendiğini belirtti. Köker, "Köşk ve Başbakanlık arasında bir uyum olmazsa, bir takım sorunlar çıkabilir" dedi.

“Cumhurbaşkanı olacak kişi şunu bilmeli ki, mevcut yetkilerle görev yapacak. Bu yapı problemlidir” diyen Köker, geçmişten örnekler verirken Atatürk’ün İnönü’yü azlettiğini, Özal’ın da aktif siyaset için Köşk’ten inmeyi düşündüğünü hatırlattı.

Köker, "Cumhurbaşkanı, bakanlar kurulunu istediği takdirde haftada bir Çankaya Köşkü’nde toplayabilir. Bizim yasalarımıza göre icra makamı Başbakanlık’tır ve cumhurbaşkanlığından daha güçlü konumdadır. Cumhurbaşkanı yasal yetkilerini özenli kullanmaz, kendisini icra organı olarak görürse sorun yaşanır. Anayasa konusunda AKP lider kadrosu o kadar dışlayıcı davrandı ki, artık bir araya gelmeleri zor görülüyor. Bu saatten sonra anayasa değişikliği yapılamayacağına göre parlamenter sistemi güçlendirmek daha doğru olur" diye konuştu.

30 Mart seçimlerini geride bırakan Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimi tartışılırken, Radikal Gazetesi Ankara Haber Müdürü Ömer Şahin, Anayasa Hukukçusu Prof. Levent Köker’e mevcut sistemde, halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı ile başbakan arasında çatışma yaşanıp yaşanmayacağını sordu.

Ömer Şahin’in Radikal gazetesinin bugünkü (10 Nisan 2014) nüshasında yayımlanan, “Köşk ile Başbakanlık arasında uyum olmazsa sorun çıkar” başlıklı yazısı şöyle:

 

‘Köşk ile Başbakanlık arasında uyum olmazsa sorun çıkar’

 

Türkiye, dört ay sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini tartışmaya başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi geleceği ve muhalefetin ‘ortak aday’ arayışından çok, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın olası Köşk adaylığı ana gündem. Erdoğan, ilk kez halkın sandığa gideceği seçimde cumhurbaşkanı seçilirse ne olur? Halkın yüzde 50’sinden fazla destek almış ‘karizmatik’ bir lider ile hükümet ilişkileri nasıl seyreder?

Anayasa’nın 104’üncü maddesi cumhurbaşkanının görevlerini sıralıyor. Görevler arasında yasaları geri çevirme, referanduma sunma Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açma gibi yasama yetkilerinin yanı ısıra, başbakan ve bakanlarla beraber, yüksek yargıç, büyükelçi, rektör atama yetkileri bulunuyor. Her ne kadar ‘parlamenter sistem’ ile yönetiliyor olsak da cumhurbaşkanının taşıdığı yetkiler yarı-başkanlık sistemini çağrıştırıyor.

 

Başkanlı parlamenter sistem!

 

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Levent Köker’e göre, bizdeki sistem “Başkanlı Parlamenter Sistem.” Cumhurbaşkanlığı bir ‘vesayet ‘ makamı ve bu durum “Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetler” ibaresi ile Anayasada tanımlanıyor.

Levent Köker, anayasaya göre asıl güç ve yetkinin Başbakanlık makamında olduğu görüşünde. Cumhurbaşkanının icra yetkisinin başbakana göre sınırlı olduğunu vurgulayan Köker, mevcut anayasadan dolayı ‘problemli bir yapı’ya sahip olduğumuz düşüncesinde. “Cumhurbaşkanı olacak kişi şunu bilmeli ki, mevcut yetkilerle görev yapacak. Bu yapı problemlidir” diyen Köker, geçmişten örnekler verirken Atatürk’ün İnönü’yü azlettiğini, Özal’ın da aktif siyaset için Köşk’ten inmeyi düşündüğünü hatırlattı.

Köker, cumhurbaşkanı-başbakan arasında yaşanabilecek muhtemel sorunlar konusunda ise şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı ve başbakanın iş yapma tarzına göre sorunlar yaşanabilir. Başbakan ile cumhurbaşkanının farklı partilerden olduğunu düşünelim. Bir bakan çıkar da, “Bana ne karışıyor” derse cumhurbaşkanı bir şey yapamaz. Hatta aynı partiden olurlar büyük ekonomik ve sosyal sorunlar yaşanırsa ilişkilerde sorun çıkabilir. Cumhurbaşkanı, bakanlar kurulunu istediği takdirde haftada bir Çankaya Köşkü’nde toplayabilir. Bizim yasalarımıza göre icra makamı Başbakanlık’tır ve cumhurbaşkanlığından daha güçlü konumdadır. Cumhurbaşkanı yasal yetkilerini özenli kullanmaz, kendisini icra organı olarak görürse sorun yaşanır. Anayasa konusunda AKP lider kadrosu o kadar dışlayıcı davrandı ki, artık bir araya gelmeleri zor görülüyor. Bu saatten sonra anayasa değişikliği yapılamayacağına göre parlamenter sistemi güçlendirmek daha doğru olur.”

 

İlgili Haberler