Sağlık

Pozitif düşünce kalpten kalbe senkronize olabiliyor

Yapılan araştırmaya göre, pozitif duygularda kalp atım hızı değişkenliğinin ahenkli hale gelirken, depresyon gibi olumsuz duygular içinde ise, kalbin atım hızı değişkenliği ahenksiz hale geliyor

07 Nisan 2014 10:14

Sevgi ve merhamet gibi olumlu duygular hissedildiğinde, kalp atışları arasındaki sürenin değişkenliğinin ahenkli hale geldiği bilimsel araştırmalarla ortaya konuldu. HeartMath Enstitüsü araştırmaları, insanın kalbinin ahenkli olmasının çevresindeki kişilere olumlu etkileri olduğunu gösterdi.

Amerika'da bulunan HeartMath Enstitüsü, çocukların ve gençlerin eğitim rehberlerinin pozitif duygulara sahip olmalarının önemine işaret ediyor. Zaman'dan Betül Gül'ün haberşne göre, uzun yıllardan beri kalp ve beyin arasındaki bağı araştıran Enstitü, sevgi ve merhamet gibi olumlu duygular hissedildiğinde, kalp atım hızı değişkenliğinin ahenkli hale geldiğini ispatladı. Ümitsizlik, depresyon gibi olumsuz duygular içinde ise, kalbin atım hızı değişkenliği ahenksiz hale geliyor.

Enstitünün yöneticilerinden Dr. Rollin McCraty şöyle söylüyor: “Kalp insan vücudundaki en güçlü ritmik manyetik alanı oluşturuyor. Günümüzün cihazlarıyla kalbin manyetik alanını, vücudun yaklaşık bir metre ötesine kadar ölçebiliyoruz. Alan daha da uzağa gidiyor ama şu anda elimizdeki aletlerle bu kadar ölçebiliyoruz. Manyetik alanı analiz ettiğinizde, kişinin duygusal durumuna dair bilginin sinyallerde kodlanmış olduğunu ve kalbin ritmik atımlarıyla matematiksel bir bağı olduğunu görüyorsunuz.” McCraty ve meslektaşlarının çalışmalarına göre, kalbin elekromanyetik alanı çevredeki insanların beyin dalgalarını etkileyebiliyor. İnsanın beyin dalgaları yakınındaki bir kişinin kalbine senkronize olabiliyor!

Yrd. Doç. Dr. Hasan Doğan, 2013 yılında Sızıntı dergisinde yayımlanan makalesinde şunları yazdı: “Kalp atım hızı değişkenliği 0.10 hertz olduğunda beden ve ruh dünyamızda tam bir uyum gerçekleşmesi söz konusudur. Bu uyum içinde beynin iki lobundan yayılan dalgaların aynı fazda, uyumlu, tek bir dalga hâline dönüştüğü müşahede edilmiş; başka bir ifadeyle, beynin iki yarısının tam bir uyum içinde çalışmaya başladığı tespit edilmiştir. Ayrıca beynin bu safhada haz duygusu oluşmasına vesile olan endorfini, ciddi miktarda salgıladığı belirlenmiştir. Bu dalga boyuna gelebilmek, ancak şefkat, sevgi, yakınlık, takdir, affetme ve şükran gibi duyguları hissettiğimizde gerçekleşmektedir (Thurber ve arkadaşları, 2010; McCraty ve Reese, 2009).”