19 Ağustos 2010 03:00
T24- Güngör Uras, Milliyet gazetesindeki köşesinde TÜSİAD-Erdoğan referandum gerginliğinden yola çıkarak, hükümet ile işadamlarının ilişkilerine yer verdi. Uras, işadamlarının tavrını belirtmesi gerekliliğinin sadece iktidardan kaynaklanmadığını bu duruma gelinmesinde işadamları ve derneklerin de etkili olduğunu yazdı.
Uras yazısında politika ile işi ayrı tutmanın önemine Sakıp Sabancı'nın "Başarı Şimdi Aslanın Ağzında" adlı kitabından alıntı yaparak devam etti.
Güngör Uras'ın 'Politikaya bulaşan işadamı ‘evet’ diyeceğini beyan etmeli' başlığıyla yayımlanan 19Ağustos 2010 tarihli yazısının tam metni şöyle:
Allah, politikaya bulaşan, hükümet ile işi olan işadamlarına kuvvet versin. Referandumda “evet” diyeceklerini şu günlerde açık açık beyan etmeye mecburlar. Ekonomik bakımdan ayakta kalmaları buna bağlı hale geldi.
Böyle bir durumun ortaya çıkmasında tek suçlu iktidar partisi ve de onun lideri mi?
Hayır. İşadamları ve onların şemsiyesi altında toplandığı zorunlu veya gönüllü üyeliğe dayalı meslek kuruluşları ve dernekler de suçlu.
Sayın R. T. Erdoğan ne diyor: “Huzurumuza geliyorlar. Orada başka konuşuyorlar. Bir şeyler istiyorlar. Çıkınca başka konuşuyorlar. Bundan sonra bir şeyler istemek için huzurumuza gelemeyecekler!”
Demek ki sorunun kaynağında, işadamlarının, meslek kuruluşların, derneklerin şu veya bu nedenle hem iktidar hem de politikacılarla ilişki kurmaları var. İş yapacak yerde politika yapmaya kalkmaları veya işlerini yürütmek için politikacıdan medet ummaları var. Bunun yeni bir durum ve sorun olmadığını hatırlatmak için sayın okuyucularıma rahmetli Sakıp Sabancı’nın iki kitabından, iki bölüm aktaracağım.
Sakıp Sabancı, “Başarı Şimdi Aslanın Ağzında” ismi ile Haziran 1998’de yayımlanan kitabında (Sayfa127-128) şunları yazıyor:
İşinize politikayı karıştırmayın
Her kişinin politik inancı farklıdır. Kişi olarak belli politik tercihi olabilir. Belli partiye veya partiliye sempati duyabilir. Başarı arayan kişi, politik tercihini işine yansıtmaz. İşi ile politikayı birlikte götürmeye çalışmaz. Politikacıdan yardım beklemez. Politikaya endeksli bir işin başarıya ulaşması imkânsızdır. Belli bir süre başarıya ulaşmış gibi görünse de başarıda devamlılık olamaz. İşadamlarının politikacılarla, devlet adamlarıyla işleri gereği tanışmaları, ilişki kurmaları doğaldır. Fakat bu ilişkilerin bir sınırı olmalıdır.
Sakıp Sabancı, “Para Başarının Mükafatıdır” ismi ile Kasım 1995‘te yayımlanan kitabında şunları
(Sayfa. 70-71) yazıyor:
Politikacıdan medet ummayın
Babam Hacı Ömer, “Ticarette siyaset, siyasette merhamet olmaz” derdi. Yaptığı işlerde buna daima dikkat etmiştir.
Babam bir işadamının siyasete bulaşmasını doğru bulmazdı. Yaşarken, birkaç arkadaşının başarısız tecrübesine şahit olmuştu. Bunlardan biri Ömer Başeğmez, akıllı, çalışkan bir işadamı idi. Babam kendisini örnek işadamı kabul ederdi. Çok partili dönemde, partinin önce ilçe, sonra il başkanı oldu. Milletvekili seçildi. Ticaretine siyaset karıştı. Tuğla kiremit satardı. Çeşitli acentelikleri vardı. Bir tuğla fabrikası kurmuştu. Mehmet Nuri Sabuncu’nun (Sa)’sı ve Ömer Başeğmez’in (Ba)’sı birleşti. (Saba) ismi altında tuğla ve kiremit ürettiler. Rivayete göre, kredi alırken partinin baskısıyla bankaları zorladı. Maliye Bakanlığı’ndan ayrıcalıklı döviz aldı. Ticaret Bakanlığı ona gereksiz belge verdi. Daha buna benzer kısmen doğru, kısmen yanlış ve çok abartılmış yığınla dedikodu çıkardılar. Derken her şey geri tepti. Ömer Başeğmez’in Saba Tuğla ve Kiremit Fabrikası günün birinde haraç mezat satıldı.
Sakıp Sabancı’nın kitaplarından iki kısa bölüm aktardım. Görülüyor ki, politikacının ağına düşmemenin, iktidarın gadrine uğramamanın en kestirme yolu, işadamının siyasete bulaşmaması, siyasetçiden uzak durması, iktidarlardan menfaat bekleyişine girmemesidir. Siyasete bulaşanlar, şu veya bu nedenle ve şekilde siyasetçilerle kol kola girenler, siyasilerin bekleyişlerini cevaplamaya mecbur kalıyorlar.
© Tüm hakları saklıdır.