Dijital teknoloji döneminde yenilikler birbiri ardına gelse de plaklara rağbet yeniden artıyor. Yeni üretilen plaklar sadece nostaljik tadını korumuyor, aynı zamanda yüksek kalite kontrollerinden de geçiriliyor.
Müzik dünyasında her gün yeni bir yenilikle karşılaşıyoruz. Mp3 çalarlar, CD'ler ve internetten indirilen şarkılarla teknolojinin nimetlerinden müzik dünyasında da sınırsızca faydalanılabiliyor. Gelişen teknolojiden kuşkusuz en çok "müzik endüstrisinin fosilleri" olarak da tabir edilen plaklar etkilendi. Plakların tahtı, özellikle 80’lerin başında hayatımıza giren CD’lerle sallandı. Ama son yıllarda plak dünyasında yeniden küçük çaplı kıpırdamalar var.
Plak satışlarının küresel mali krizin tam ortasında, 2009 yılında para kazandırabileceğini kim söyleyebilirdi ki? 1948 yılında kurulan müzik şirketi Pallas’ın 3'üncü kuşaktan sahibi Holger Neuman geleceğe ilişkin şunları söylüyor: “Önümüzdeki 6-8 belki de 10 yıl içinde plak üretmeye devam edeceğimize eminim. Ama şimdiki sayılarda mı olur, bilmiyorum. Tabii buna çok seviniriz. Daha uzun süre plak üretebilmeyi umuyoruz."
‘Plak üretimine değdi’
Pallas Group, cirosunun yaklaşık yüzde 90'ını CD'lerden elde ederken, kalan kısım plak üretimine ayrılıyor. Şirket 20 yıl önce DJ'ler ve nostalji tutkunlarının seçimi plak basma makinelerinin üretimine, aksi yöndeki tüm eğilimlere rağmen devam etme kararı aldığında, bunu "çılgınlık" olarak görenler hiç de az değildi. Pallas Müzik Şirketi'nden Holger Neumann, o dönemde tereddüt yaşadıklarını itiraf etmeden de geçemiyor: "Samimi olmak gerekirse, bundan biz de pek emin değildik. Ama sonuçta içimizden gelen sese kulak verdik ve belki de bir gün plaklar geri gelir diye düşünüp üretime devam ettik. Nazar değmesin ama sonunda başardığımızı söyleyebilirim. Ancak o dönemde CD'ler piyasa sürüldüğünde verdiğimiz kararın doğruluğundan tam anlamıyla emin olamamıştık."
Pallas'ta çalışan 140 elemandan yaklaşık üçte biri plak yapımında görevli. Geçtiğimiz günlerde ünlü şarkıcı Diana Ross’un plağının prodüksiyonu yapıldı. 16 baskı makinesi bulunan fabrikada günde 10 bin plak basılabiliyor.
Plak satışlarında artış
1982 yılında CD’lerin müzik dünyasına “merhaba” demesiyle, plak satışlarında hatırı sayılır bir düşüş yaşandı. Plak satışlarındaki bu durgunluk 90'ların ortalarında kendisini iyice hissettirdi. Bugün ise plak satışlarında küçük bir patlama yaşanıyor. 2007'de Almanya'da 700 bin plak satıldı. İngiltere ve ABD'de de satışlar artıyor. CD satışları ile karşılaştırıldığında plak satışları epey geriden gelmeye devam etse de Pallas Group'un sahibi Holger Neumann, talepteki kıpırdanmanın umut verici olduğunu belirtiyor ve ekliyor: "Önümüzdeki dört, beş ya da altı hafta için yeterince sipariş aldık, işlerimiz yolunda" diyemiyoruz ne yazık ki. İş yoğunluğumuzla ilgili en fazla önümüzdeki bir-iki haftaya dair bir şeyler söyleyebiliriz.”
Kimler satın alıyor?
Peki bu plakları kimler satın alıyor ? Disk Jokey (DJ)’ler mi, yoksa gerçek nostalji tutkunları mı?
Bazı plak şirketleri, hedef kitlesi olarak nostalji tutkunlarını belirlemiş. Örneğin Speakers Corner Records adlı plak şirketi, bir zamanlar çok ilgi görmüş plakları yeniden piyasaya sürerek iyi bir satış grafiği yakalamayı başardı. Şirket, 2008 yılında 50 bin plak satarak, 1 milyar 300 milyon euroluk ciro elde etti. En fazla ilgili gören plakların başında Diana Ross'un albümleri geliyor. Speakers Corner Record'un Genel Müdürü Kai Seeman, müşteri profiliyle ilgili şunları söylüyor:
"Öncelikle plaklarla büyüyen insanlar. Yani plaktan kopmak istemeyenler. Bunlar plakların CD'lerden daha iyi ses çıkardığını düşünüyor. Bence, gençler arasında da müşterimiz olanlar var. 30 yaşın altındaki insanlar için plaklar çok farklı, çok yeni. Gençler plaklara alışkın değil, aksine ilk kez görüyorlar. Bunlar ruhsuz CD'ler ya da internetten indirilen şarkılar gibi değil, aksine elinizde bir şeyler var. Bu muhteşem birşey."
Plaklara titiz kalite kontrolü
Kai Seeman için kalite, fiyattan çok daha önce geliyor. Pallas'ta üretilen plaklar da yüksek kalite kontrolünden geçiyorlar. Kontrolün stüdyodaki ses kaydından, metal kalıplara ve basılan plaklara kadar uzun bir yolu var.
Altı yıldan beri Pallas’ta plakların kalite kontrolü için çalışan Udo Karduck, istenmeyen cızırtıları, deformasyonları ve plak üstündeki pürüzleri buluyor, plak üzerinde cızırdayan kısmı işaretleyerek mikroskopunu yivin üzerine çeviriyor. Yaptığı iş oldukça riskli. Metal bir çubukla işaretlediği yeri temizliyor. Yaptığı yanlış bir hareket plağı çizebilir. Bu son kontrolden sonra da basım kalıbı üretiliyor ve yeşil basım makinelerine konuluyor.
Sonuç: Lekesiz plaklar... Tıpkı Diana Ross’un bin iki yüz adet basılan albümü gibi. Bu arada plaklar soğuyor ve Pallas çalışanları tarafından kahverengi karton kutularda ambalajlanıyorlar. Akşam olduğunda Diana Ross’un genç sesi Diepholz'u terkederken önce Speaker Corner Records'a oradan da tüm dünyaya dağıtılmak üzere yol alıyor. (Deutsche Welle Türkçe)