T24- Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bazı çeverlerce eleştirilen koruculuk sisteminin çok yararlı olduğunu belirterek, “PKK, geçici köy koruculuk sisteminin kaldırılmasını istiyor. Çünkü rahatsız. Korucular arasında hata yapanlar olabilir ama sistemi suçlamak doğru değil” diye konuştu. Terörizmin küreselleşmesinin, sınır aşan niteliğinin ülkelerin işbirliğini zorunlu kıldığını belirterek, ''Terörizm kaynağı, hedefi, amacı her ne olursa olsun hiçbir şekilde meşruluğu olmayan, insanlık dışı eylemlerin bütünüdür'' dedi.
Bilkent Otel'de gerçekleştirilen Küresel Terörizm ve Uluslararası İşbirliği Sempozyumu Orgeneral Başbuğ'un açılış konuşmasıyla başladı.
Özellikle iki kutuplu dünya düzeninin yıkılmasından sonra güvenlik sorunu olarak değerlendirilen risk ve tehditlerin simetrikten asimetriğe doğru kaydığından söz edilebileceğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, bugün karşı karşıya kalınan en büyük riskin ardında radikal düşünceler barındıran şiddet ve terörün bulunduğunu söyledi.
Terörizmin, yüzyıllar süren çabalar ve fedakarlıkların birer ürünü olan yaşama hakkı dahil insan haklarını, ortak insan değerlerini, demokrasi ve özgürlükleri tehdit ettiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, şöyle devam etti:
''Terör örgütleri bugün herhangi bir zamanda, dünyanın herhangi bir yerinde terör eylemlerini başlatabilecek varlığa ve kapasiteye ulaşmışlardır. Bu bakımdan günümüz dünyasında güvenlik de küreselleşmiştir. Mevcut güvenlik anlayışlarının sorgulanması ise yeni güvenlik anlayışının doğmasına zemin hazırlamıştır. Yeni güvenlik denildiğinde çoğunlukla güvenlik anlayışının daha geniş bir tehdit yelpazesini içerecek şekilde genişletilmesi anlaşılmaktadır. Bu yeni tehditler terör ve askeri tehditlerin yanı sıra ekonomik eşitsizlik, adaletsizlik, çevre kirliliği ve doğal kaynakların yok olması, etnik anlaşmazlıklar, uluslararası göç, uyuşturucu ticareti ve kaçakçılık ve enerji hatlarının güvenliği gibi sorunları da içermektedir.''
-''GÜVENLİK BİR BÜTÜNDÜR''-
Orgeneral Başbuğ, yeni güvenliğin sadece gündemin genişletilmesinden ibaret olmadığına işaret ederek, gündemin genişletilmesinin yeni güvenlik anlayışının benimsenmesinin uygulamadaki yansıması olduğunu bildirdi. Güvenliğin bir bütün olduğunu vurgulayan Orgeneral Başbuğ, ''Bir felsefe olarak yeni güvenlik, güvenlik anlayışı ve uygulamalarının merkezine insanının ihtiyaçlarını yerleştirmeyi hedefleyen topyekun bir yenilenme girişimidir'' dedi.
Güvenliğe yaklaşımdaki bu dönüşümün güvenliğin askeri ve diğer tüm boyutlarını içeren daha bütüncül bir anlayışın benimsenmesi anlamına geldiğini kaydeden Orgeneral Başbuğ, ancak insan güvenliğini merkeze almayı öneren yeni güvenlik anlayışının devlet güvenliğini geri plana attığının da söylenemeyeceğini ifade etti. Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu:
''Bugün özellikle terörün yeşerdiği ve barındığı ve buradan diğer ülkelere tehdit oluşturduğu ülkelere bakarsak buralarda devletin bütün kurumları ile başarılı ve etkin olmadığı yönetimlerin bulunduğunu da görebiliriz.
Terörizmin küreselleşmesi, sınır aşan niteliği ülkelerin işbirliğini zorunlu kılmaktadır. Terörizm kaynağı, hedefi, amacı her ne olursa olsun hiçbir şekilde meşruluğu olmayan, insanlık dışı eylemlerin bütünüdür. Evet, terör insanlık dışıdır. Terör acımasızdır.
Bugün burada aramızda dost ve kardeş Pakistan'ın Peşaver'deki 11. Kolordu Komutanı Korgeneral Muhammed Mesut da var. Kendisiyle Pakistan'a yapmış olduğum ziyaret esnasında 14 Ekim 2009 tarihinde tanışmış ve görüşmüştüm. Korgeneral Mesut maalesef tek oğlunu 4 Aralık 2009 tarihinde bir terör saldırısı esnasında kaybetti. Amacım burada bu acıyı kendisine tekrar hatırlatmak değil ama hepinizin huzurunda yaşadıkları bu büyük acıyı bir defa daha kendisiyle paylaşmaktır. Ancak terör karşısında boyun eğmemeliyiz. Acımızı yüreğimize gömmeli, mücadelemize kararlılıkla devam etmeliyiz. Korgeneral Mesut'un bugün burada bizimle beraber olması işte bunun bunun güzel bir örneğidir.
Demokrasi, haklar, özgürlükler ve sorumluluklar sistemidir. Demokrasinin sunduğu fırsat alanlarını kullananlar bireylerin en temel hakkı olan yaşam hakkını hedef alan terörizm faaliyetlerini hiçbir nedenle hoş göremez. Terör ve terörizm desteklenemez, görmezlikten gelinemez. Yeri gelmişken Semavi bir din olan İslamı, terörle özdeşleştirmenin de küresel terörizmin politik amacına hizmet edeceğini hatırlatmak isterim.'
Türkiye'nin 30 yılı aşkın bir süredir PKK terörü ile mücadele ettiğini söyleyen Başbuğ,
Türkiye'nin bu süre zarfında çok acı kayıplar yaşadığını, önemli bedeller ödediğini ifade etti. Başbuğ, ''Ancak unutulmamalıdır ki devletler ve milletler gereken durumlarda bedel ödemeye de hazır olmalıdır. Zaman zaman yeri geldi ulus olarak tek başımıza mücadelemizi sürdürdük. Dolayısıyla terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği güç birliğinin önemini biz yine acı tecrübelerimiz sonunda öğrendik. Terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği ve güç birliğinin sağlanması zorunludur'' diye konuştu.
Terörizm gibi bir olguyu doğru analiz edebilmek için disiplinler arası bir yaklaşımla düşünce biçiminin analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Başbuğ, ''Öncelikle terörü bir olgu olarak değerlendirip, nasıl nerede ve hangi koşullarda ortaya çıktığını anlamalıyız. Terörün düşünce biçimini analiz etmeliyiz' dedi.
Başbuğ, iyi anlaşılması için gereken bir diğer konunun da terörle, terörizmle mücadeleyle, terör örgütü ve teröristle mücadele kavramlarının arasındaki ilişki ve farklılık olduğuna dikkati çekerek, ''Terörle mücadele, devletler tarafından esas itibariyle güvenlik, ekonomik, sosyo-kültürel, propaganda ve uluslararası alanlarda birbiriyle paralel ve koordineli olarak yürütülen faaliyetlerdir. Bu faaliyetler birbirini tamamlar, ancak bazen bu faaliyetler arasındaki ilişki, toplama işleminden çok çarpma işlemine de dönüşebilir. Terör örgütü ve terörist ile mücadeleye girince bu görev güvenlik kuvvetlerine aittir'' diye konuştu.
'Terörle mücadele yasalarla yürütülmelidir'
Terörle mücadelenin ana hedefinin, ''Terör örgütünün ve destekleyicilerinin başarı umutlarının yok edilerek, terörle bir yere varılamayacağının gösterilmesi olması gerektiğini'' ifade eden Başbuğ, şunları kaydetti:
''Bunun yapılabilmesi, terör örgütünün elemine edilmesi, etkisiz hale getirilmesiyle olur. Terörle mücadele, insan odaklı olarak yürütülmeli, mücadele insanların kalbine ve beynine hitap etmelidir. Bunun yapılabilmesi için şunlar gereklidir;
Birincisi, terörle mücadele, mutlaka ve mutlaka yasalar çerçevesinde yürütülmelidir. Terörün olduğu bölgelerde bölge halkının güvenliğinin sağlanması öncelikli önemli bir noktadır. Elbette, teröristle masum bölge halkının karıştırılmaması ise vazgeçilmez bir husustur. Ayrıca, teröristle teröristlere yardım edenler, teşvik edenler ve onlara değişik nedenlerle sempati duyanlar iyi ayırt edilebilmeli ve her birine karşı da farklı davranış biçimleri mutlaka geliştirilmelidir. Terörle mücadelede bölge halkının desteği ve güvenlik kuvvetlerinin yanında yer alması mutlaka sağlanmalıdır.''
'Terör karşısında sabırlı ve azimli olunmalı'
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, bir diğer önemli hususun ise sabır olduğunu vurgulayarak, ''Hiç bir zaman unutmayalım ki terörle mücadele çok uzun soluklu bir süreç. Terör karşısında sabırlı olmalısınız, azimli olmalısınız'' dedi.
İlker Başbuğ, şöyle devam etti:
''Elbette bu terörle mücadelenin zorluğunun ve sabırlı davranılması gerektiğinin yalnız güvenlik kuvvetleri tarafından değil, siyasi karar alıcılar, medya ve kamuoyu tarafından da doğru algılanması zorunludur ve önemlidir. Terör örgütleri, mücadelenin uzamasını ve toplumsal sabrın tükenmesini ister. Bu nedenle, stratejilerini toplumsal sabrın üzerine kurmaya çalışır. İşte bu nedenle terörizmle mücadelede toplumsal ve yönetsel sabrın gösterilmesi gerekir.
Diğer önemli husus da topluma gerçekçi olmayan beklentiler verilmesinden kaçınılmalıdır.''