Karar yazar Akif Beki, Antalya'da bir hırsızlık olayı üzerinden medya eleştirisi getirerek, polisin 'hırsız'ı yakalamasını "önemli bir başarı" gazetecilerin yaptığı haberi, "büyük duyarlılık" sözleriyle eleştirdi. Beki, sucuk hırsızlığı yapan kişi hakkında "Bakın bakalım bir daha hiçbir lüks düşkünü, açlık başına vurduğu için yiyeyecek çaldığı gibi büyük bir yalana sarılıp sığınabilir mi!" ifadesini kullanarak, "Pişkinliğin maskesi düşürüldü, hayasız bir yalan, polis - medya el birliğiyle çürütüldü" diye yazdı.
Beki'nin "Bir sucuk hırsızının suçüstü yakalanma anı" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Hayhuy arasında güme gitmesin, Antalya’da polis iki gün önce önemli bir başarıya imza attı.
Medyamız büyük duyarlılık gösterdi, operasyonun her anını foto galerileri açarak kare kare yansıttı. Bu duyarsız kalmayış sayesinde, olayın baştan sona nasıl cereyan ettiğini biliyoruz.
Galerinin açılış spotu şöyleydi:
“Antalya’da, bir marketin şarküteri reyonundan çaldığı 2 sucuğu iç çamaşırına gizleyerek çalmak isteyen A.Ü., polis ekiplerince yakalandı. A.Ü.’nün iç çamaşırındaki sucukların çıkarılması ve hırsızlık anı güvenlik kamerasına yansıdı...”
Devamında da macera romanı mı dersiniz, pehlivan tefrikası mı, bu nefes kesen hadise gözler önüne seriliyor, tüm teferruatıyla kamuoyuna mal ediliyor.
Olay yerinin Konyaaltı ilçesi Atatürk Bulvarı’ndaki bir market olduğunu öğreniyoruz.
Heyecan verici kovalamaca, AVM’de devriye gezen polisin üstün dikkatiyle başlıyor. Cılız, çelimsiz, çöp gibi dizleri dermansız kalmış bir gencin hareketlerinden şüpheleniyor polis ve yanılmıyor, bingo, tam isabet!
Sonradan uyuşturucu bağımlısı da olduğu anlaşılan bu kılkuyruktan boşuna huylanmadıkları, çok geçmeden ortaya çıkıyor.
Takibe alındığından habersiz olan sıska müptela, güçten takatten düşmüş de her an yıkılacakmış, yürümeye mecali yokmuş gibi yalpalaya yalpaya dolanıyor ortalıkta. Ayakta durmakta zorlanırken şüphe çekici o sarsak ve titrek davranışlarını da sürdürüyor.
Şarküteri reyonuna geldiğinde ise birden parlıyor mu dönüyor mu artık gözleri, bir elektiriklenmeyle hedefe kitleniyor. Gözüne kestirdiği iki kangal sucuğu kaşla göz arasında iç çamaşırına atıyor. Ve kasaya uğramadan, sallana sallana doğruca çıkış kapısının yolunu tutuyor.
Hoppala demezler mi, yağma Hasan’ın böreği mi birader! Aportta bekleyen polis, düğmeye basma anının geldiğine karar veriyor ve kapıdan dışarı daha ilk adımını atar atmaz ufakçıyı enseliyor.
Baskın yediğini anladığında iş işten geçmiştir, zaten takati yok kıpraşmaya, dokunsan düşecek, direnmeden ellerini havaya kaldırıyor.
Hemen oracıkta zulası patlatılıyor, kimse görmeden sakladığını düşündüğü iki kangal sucuk ele geçiriliyor.
Kaçma fırsatı bulamadan yakasına yapışılıyor yani utanmazın. Çalan tutuklanıyor, çalınan değerli sucuklara ise mal sahibine iade edilmek üzere el konuyor.
Teslimat gerçekleşti mi, süreç sonra nasıl gelişti söylenmiyor fotoğraf altlarında.
Ama küçük hırsızın adı, yüzü tüm çıplaklığıyla teşhir ediliyor.
Karnını doyurmak için hakkı olmayan iki kangal sucuğa göz koymak, orada kalmayıp bir de çaktırmadan el uzatmak neymiş gösteriliyor bacaksıza.
Hırsızlıkla mücadele mottomuz belli; küçüğü büyüğü olmaz. Bugün sucuk çalan yarın neler çalmaz. Fırına pastaneye de dadanır, haram ve suç mönüsüne ekmekle pasta da eklemeye kalkar.
Aklının kenarından hak yemeği geçirenlere ibretlik bir ders vermek için afişe edildiğini anlamışsınızdır.
***
‘İnsan acından değil ama kahrından ölür, yaşamak için çaldığını söyleyen hem hırsız hem yalancıdır’ mesajı, daha açık verilemezdi.
Çalış kazan, tıka basa yiyebildiğin kadar ye, bak o zaman polis ilişiyor mu, medya yüzüne fener tutuyor mu, kimse bir şey diyor mu? Fakat başkasının kazancıyla karın doyurmayı, açlık yalanıyla yutturacağını sanma. Yemezler, yedirmezler!
Bakın bakalım bir daha hiçbir lüks düşkünü, açlık başına vurduğu için yiyeyecek çaldığı gibi büyük bir yalana sarılıp sığınabilir mi!
Pişkinliğin maskesi düşürüldü, hayasız bir yalan polis medya el birliğiyle çürütüldü, kimse arkasına saklanamaz artık.
Amacına ulaşan bu anlamlı operasyon nedeniyle polisimizi ve medyamızı kutluyorum. Hassasiyetlerine çok şey borçluyuz, bravo!