İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 kişinin öldüğü 127 kişinin yaralandığı Mısır Çarşısı davasında Pınar Selek için beraat kararı verdi. Beraat kararında Pınar Selek'in suçu işlediğine dair kesin bir hüküm bulunmadığına dikkat çekildi.
16 yıldan bu yana devam eden davada Pınar Selek için daha önce verilen 3 beraat kararı bozulmuştu.
9 Temmuz 1998 tarihinde meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetmiş, 127 kişi de yaralanmıştı.
Beraat kararında ‘kuşkudan sanık yararlanır’ kuralı suçun kuşkuya yer vermeyecek şekilde ispat edilmesine bağlıdır, gerçekleşen suçun tam olarak aydınlatılamaması, mahkumiyet için gerekli olan maddi delillerin yetersiz olduğunu ve tanık ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını belirten 15. Ağır Ceza Mahkemesi, Pınar Selek’in beraatine karar verdi.
Nasıl çığlık attığımı gördünüz
Pınar Selek, kararın hemen ardından yaptığı açıklamada, "Bu, Türkiye'de hukuk devleti olduğunu göstermiyor tabii. Şu anda gazeteciler ve birçok insan yargılanıyor" dedi. 6 yıllık yargılama sürecinde, hakkındaki beraat kararı üç kez bozulan Selek, "Umarım savcı itiraz etmez ve 16 yıllık (süreç) tekrar devam etmez." şeklinde konuştu.
Kararın detayları tam olarak belli olunca konuyla ilgili basın toplantısı düzenleyeceğini ifade eden Selek, yaşadığı sevinci ise "Nasıl çığlık attığımı gördünüz" ifadeleriyle anlattı
Aktivist ve kadın platformlarından Pınar Selek'e destek
Mısır Çarşısı patlaması davasında Pınar Selek hakkında verilen beraat kararının mahkeme tarafından bozulan dava 4. kez görüldü. İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın üçüncü duruşmasında Pınar Selek’in avukatları Akın Atalay, Ayhan Erdoğan ve Alp Selek davasının sürecini anlattı.
Duruşma öncesinde “Hala Tanığız Platformu” üyeleri Çağlayan’da bulunan Adalet Sarayı önünde bir basın açıklaması yaptı. Açıklamayı grup adına tiyatro sanatçısı Ayça Damgacı ve Strasbourg Belediye Başkan Yardımcısı Mine Günbay yaptı. Basın açıklaması Türkçe ve Fransızca okundu. Platform üyeleri yaptıkları açıklamada sosyolog Pınar Selek hakkında nihai beraat taleplerini yineledi.
Davayı yurtiçi ve yurtdışından gelen çok sayıda akademisyen, gazeteci, kadın ve LGBTİ örgütleri, sendikalar ve siyasi parti temsilcileri izledi. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’da davayı izleyenler arasında yerini aldı. Pınar Selek’in savunmasını yapmak üzere çok sayıda avukat katıldı.
Hakkında üç defa beraat kararı verilen sosyolog Pınar Selek, terör örgütü üyesi olduğu ve örgütün faaliyetleri doğrultusunda 9 Temmuz 1997’de Mısır Çarşısı’ndaki Ünlüoğlu Büfesi’ne bomba yerleştirmek ve bu bombayı patlatmak suretiyle yedi kişin ölümüne ve 127 kişinin yaralanmasına neden olmak suçlamasıyla yargılandı.
‘Selek gözaltında polis şiddetine maruz kaldı’
Duruşmada ilk söz alan avukat Akın Atalay, Pınar selek davasında 16 yıl devam eden dava sürecini kronolojik sıralamayla anlattı. Avukat Atalay, savunmasında bugüne kadar mahkemeler tarafından yapılan usulsüzlük ve hukuksuzluklara yer verdi. Avukat Akın Atalay, 11 Temmuz 1998 tarihinde gözaltına alınan Pınar Selek’in yedi gün boyunca polisin yoğun işkencesine maruz kaldığını söyledi. Avukat Atalay, bu davada Pınar Selek’e ceza verilmesinin evrensel hukuk ilkelerine aykırı olduğunu sözlerine ekledi.
Avukat Ayhan Erdoğan’da Mısır Çarşısı sonrası olay yerinde incelenen yapan polis ve jandarmanın hazırladıkları raporları, kriminal ve bilirkişi raporlarını görüntülü sunumuyla mahkeme heyetine anlattı. Patlama sonrasında toplanan delillerin ve hazırlanan raporların hukuka haykırı olduğu belirten avukat Erdoğan, olay yerinde çekilmiş olan fotoğrafların üzerinde tarih ve saat yer almadığına vurgu yaptı.
'Sevil Atasoy adli tıp konusunda yetersiz'
Prof. Dr. Sevil Atasoy’un Mısır Çarşısı patlamasına bir bombanın neden olduğunu belirten bir rapor hazırladığını savunmasında ifade eden avukat Erdoğan, Sevil Atasoy’un hazırlanan raporda delillerin süpürülmüş ve olay yeri temizlenmiş olduğunu bu yüzden patlamaya neden olan bombaya ait delillere ulaşılamadığını yazdığına işaret etti. Avukat Ayhan Erdoğan, "Prof. Dr. Sevil Atasoy’un edebiyat fakültesi mezunu olduğunu ve adli tıp konusunda yeterli ve gerçek bir eğitime sahip olmadığını ve bu davayı Pınar Selek üzerinden bir hesaplaşmaya dönüştüren bilinmeyen derin devletin sürekli deliller ürettiğini" sözlerine ekledi.
Avukat Ayhan Erdoğan 16 yıldır devam eden dava süresince İstanbul ve Ankara Emniyet Müdürlükleri’nin yetkisi ve tarafı olmadığı halde mahkemeye yazdıkları yazılarla yargılamaya müdahale ettiklerini iddia etti.
'Sözde bombalar bulundu, delil oldu'
Yapılan savunmaların ardından söz alan avukat Alp Selek, kızımın sokak çocukları ve ötekileştirilen diğer öznelere yönelik kurduğu ve sanat çalışmalarının yapıldığı atölyesine polis gece yarısı düzenlediği bir operasyonla olay yerinde sözde bombalar bulduğunu ve bunların dosyaya delil olarak eklendiğini söyledi.
Yapılan savunmaların ardından mahkeme duruşmaya kısa bir ara verdi. Verilen aranın ardından avukat Bahri Belen, sosyolog Pınar Selek’in mahkemeden nihai beraat kararının verilmesini talep edecek.
Büyük salonda gerçekleşen duruşmada polisin duruşma salonu içinde ve dışında aldığı yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti.
Davada neler yaşanmıştı?
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, Eminönü'ndeki Mısır Çarşısı'nda 1998'de 7 kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada, "patlamaya bombanın mı yoksa LPG'nin mi neden olduğunun kesin tespitinin yapılamadığı" gerekçesiyle Pınar Selek hakkında beraat kararı vermişti.
Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Selek'in ''sosyolojik araştırma yapma'' adı altında silahlı terör örgütü üyeleri ile irtibata geçtiği, örgütün amacı doğrultusunda bombayı yerleştirdiğinin anlaşıldığını belirterek, beraat kararını bozmuştu. Daire, eylemin, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 125. maddesinde tanımlanan devlet güvenliğine karşı suçu oluşturduğuna hükmederek, Selek'in 125. madde kapsamında ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasını istemişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın dairenin bu kararına itiraz etmesi üzerine dosya, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na gelmişti. Başsavcılık itiraz başvurusunda, patlamanın nedeninin tam olarak tespit edilemediği öne sürülerek, bu nedenle İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin beraat kararının yerinde olduğu savunulmuştu. Başsavcılığın itirazını reddeden Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2010 yılında 9. Daire'nin bozma kararının yerinde olduğuna hükmetmişti.
Bunun üzerine dosyayı tekrar görüşen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 Şubat 2011 tarihli duruşmada, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin, sosyolog Pınar Selek ile Abdulmecit Öztürk hakkında verilen beraat kararının bozulması yönündeki kararına karşı direnme kararı almış, diğer sanıklar Kadriye Fikret Sevgi, Heval Öztürk ve Maşallah Yağan açısından ise bozma ilamına uyulmasını kararlaştırmıştı. Mahkeme, 22 Kasım 2012'deki duruşmada ise Pınar Selek ve Abdulmecit Öztürk hakkındaki beraat kararında direnmekten vazgeçmişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Ocak 2013'te görülen son duruşmada, tutuksuz yargılanan sosyolog Pınar Selek'in ''Devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak'' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar vermişti.
Heyet, Selek hakkında yakalama kararı da çıkarmıştı. Selek hakkında beraat kararı verilmesi yönünde oy kullanan Mahkeme Heyeti Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu, karara muhalif kalmıştı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 2 Ocak 2014'te hazırladığı tebliğnamede, Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını istemişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise 11 Haziran 2014'te dosyayı usul yönünden bozarak, yerel mahkemeye göndermişti.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nin yeni yasayla kapatılması üzerine dava dosyası, İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gelmiş ve bu mahkemenin ilk duruşmasında, Selek ile ilgili verilen yakama emri kararının kaldırılmasına hükmedilmişti.