Perihan Mağden*
Efsanevi Lider lakabını, kendini Yeni Lider olarak tanımlayabilmek üzere, gayretkeş öğrenci Ahmet Davutoğlu buldu, Erdoğan için.
Ama tüm o bitmeyen gülücüklerin, arada bir yollanan sözcüklerden güllerin arkasında, salt ve derinden kendisinin yancısı olabilecek gazeteler, Çamur Havuzu boyutlarında olamasa da, medya grupları kurma / kurdurtma çabalamaları Davutoğlu'nun-
Elbette Efsanevi Liderin şahin gözlerinden, F16 gözlüklerinden kaçmıyor, kaçamaz!
Afrika'da resmi seyahatteyken, Alo Fatih'i arayıp Devlet Bahçeli'yle ilgili alt yazı geçme cüretinde bulunduğu için Habertürk dünyasını karartan bir dikkat ve enerjiden söz ediyoruz! Burada.
Davutoğlu'yla ilgili katlanan tahammülsüzlüğünün, ''Çekin şunu ayağımdan!'' vari sabırsızlığının, arzu ettiği itaat performansını alamamasındaki kızgınlığının; Sağır Sultanın kulağını geçtiği günlerdeyiz.
Ben bugünlerde büyük bir atak bekliyorum Erdoğan'dan.
Bilmem farkında mısınız; nasıl neşeli, nasıl enerjik! Nasıl da atak.
Memleket 'sathında' olup bitenler, gereksiz çiğ taneleri gibi kayıp kayıp gidiyorlar impermeabl ruhundan.
Handiyse, yarıyorlar. Ekmeğine yağ sürülmüş gibi hissediyor olsa gerek kendini.
Vites büyütmesi ve bir misil gibi kilitlenmiş olduğu Başkanlık yolunda, daha da hızlanması için.
Rivayetler şu yönde: Binali Yıldırım ya da Numan Kurtulmuş Başbakanlığa terfi ettirilebilir, bir an önce.
Ve ben referandumla dahi uğraşmayarak, baskın bir erken seçime gidebileceğine inanmaya başladım.
Bu büyük enerji, bu kesintisiz canlılık, neşe, sonsuz güven; hayra alamet değil.
Mecliste yapılacak referanduma gitme oylamasında dahi, beklemediği sürprizlerle karşılaşabilir Efsanevi Lider.
Oysa NE KADAR seçilmiş olduğunu vurgulamaya doyamıyor ya.
Sineyi millete bir an önce abanmasında, yarar var!
Zira istikrar vaad etti. Devasa bir istikrarsızlık getirdi.
Ayrıca bu istikrarsızlık büyümeye, hepimizi yutmaya mahkum.
Efsanevi Liderse, eli mütemadiyen artırarak, istikrarsızlığa neden olanların kökünü kazıyormuş oyununu oynarken-
E, elini çabuk tutmasında yarar var.
Ennn sadık, en gözükara AKP seçmeni dahi, bu yaz ekonominin katarları tek tek raylarından çıkmaya başlayınca;
''Hani bana istikrar?'' diyecek.
Acıklı, ama öyle.
Bu milleti ekonomik istikrar her şeyden daha çok ilgilendiriyor.
Cizre'de, Silopi'de, Ankara'da, Sur'da öldürülenlerin canlarından, maaş kesintisi daha önemli.
Ya da yeni cebin taksitlerini ödeyemeyecek duruma düşme hali.
Bu nedenle de Efsanevi Lider, tabanına benziyor. Tabanı da ona.
Bu yüzden de, Efsanevi Liderle tabanının arasına hiçbir acı, hiçbir hakikat, hiçbir yangın giremiyor.
Ama ekonomik bir darboğazın neden olacağı istikrarsızlık (Sünni Kardeşlerimizin pompaladığı paralar nerdeee? Çabuk! ) tabanında en nihayet ''Hani benim istikrarım?!'' algısı yaratabilir. Mazallah.
E, Zaman / Zamanlama Mühendisliği, Efsanevi Liderin işi.
Mayıs'ta hala kış uykusundaki sadık ötesi kitlesinden, Başkanlık biletini -damgalı, tuğralı- isteyip alabilir.
Ben bir baskın seçim neşesi, telaşesi okumuyor değilim zira Erdoğan'ın gözlerinde. Sözlerinde.
Böyle içi cıvıl cıvıl. Handiyse patlamaya hazır bir bomba gibi. Yeni sürprizlerle.
Fiilen Başkan olduğunu, hem de Türk Tipi Başkan; bize defalarca ilan etti.
Güçler ayrılığını nasıl da bir ayakbağı olarak gördüğünü; yerine Başkanın emrindeki tüm güçlerin ''uyumunu'' ikame etmek istediğini falan filan.
En son ''Bir takım güçler yol ayrımı durumundalar. Ya bizimle olacaklar, ya da teröristin yanında yer alacaklar'', buyurarak son bir merhale kat etmemizi de temin etti.
Örgütsüz Terörist diye mükemmel bir şemsiyemiz var artık.
Başkanın işine gelmeyen herkesi, yapıyı, yapılanmayı bu şemsiyenin altına itebiliriz.
Artık NİYETİNLE dahi yargılanabilir, içeri tıkılabilirsin yani.
Çekil çabuk Başkanın ayağının altından!
Rejim mükemmelleştirildi.
Hala ''Başkanlık'' titrini ele geçirmedeki ısrarını Erdoğan'ın, bir nevi obsesif kompülsiflik telakki ediyorum.
Yoksa; eksiği yok, fazlası var.
Kendini o denli Devlet olarak görmeye, Devlet yerine koymaya başladı ki!
Lidere hakaretten açılan, 2000e yakın dava bu yüzden.
Eski 'güzel' günlerin Türklüğe hakaretinin yerini, Erdoğan'a hakaret aldıysa, tam da bu nedenle.
O yüzden de bakıyorum, hakikaten ben de yetersiz buluyorum Davutoğlu'nu.
Böyle efsanevi/ mefsanevi lider tarzı ne idüğü belirsiz ağırlamalar topaçlayacağına-
''Devletlum!'' diye hitap etmeye başlasa Erdoğan'a, belki de bu kadar sinir ayaklanmasına neden olmayacak.
Ama olan oldu artık.
Erdoğan'ın katlanan neşesi ve enerjisi bana; yeni bir başbakan, baskın bir seçim ve çantada (doğru zamanda uzanırsa yakalayacağını düşündüğü) yüzde bin beş yüz tescilli Başkanlık titrini muştalıyor.
Pardon, muştuluyor.
Sizinle de paylaşayım dedim.
Bu muştalı muştuyu.
Bu yazı Nokta dergisinden alınmıştır