Evrensel'den Ayhan Aydoğan, TSK tarafından Suriye'nin Afrin bölgesine başlattığı Zeytin Dalı Harekâtı'na Ankara'daki ORS ve Polatlı Organize Sanayi (POS) işçilerinin bir bütün olmasa bile kısmen karşı çıktıklarını söyledi. İşçilerin karşı çıkmalarında etki olan şeyin ise patronlarla işçilerin karşı karşıya geldiği 2015 yılındaki metal fırtınasının olduğunu belirtip bir işçinin “İki gün önce ORS yönetimi Polatlı’nın yerel gazetelerine operasyona destek açıklaması yaptı. O açıklamadan sonra patron öyle diyorsa kesin tersi hayırlıdır düşüncesiyle operasyonun yapılmaması gerektiğini düşündüm” ifadelerine yer verdi.
Ayhan Aydoğan'ın "'Patron Afrin operasyonunu destekleyince acaba dedim'" başlığıyla yayımlanan (04.01.2018) yazısı şöyle:
Afrin Operasyonunu konuştuğumuz ORS ve Polatlı Organize Sanayi (POS) işçilerinin bir bütün olarak olmasa da operasyona karşı çıktıkları gözlemleniyor. İşçilerin bu kanıya varmasında etkili olan ise patronlarla işçilerin en açık biçimde karşı karşıya geldiği 2015’teki metal fırtınası. Metal direnişinde de eylemlerin olduğu ORS Rulman’dan bir işçi, “İki gün önce ORS yönetimi Polatlı’nın yerel gazetelerine operasyona destek açıklaması yaptı. O açıklamadan sonra patron öyle diyorsa kesin tersi hayırlıdır düşüncesiyle operasyonun yapılmaması gerektiğini düşündüm” diyor.
POS’ta çalışan bir işçi, çalıştığı fabrikada patronun POS yönetimine, “Benim fabrikamdan istediğiniz kadar işçiyi operasyona götürebilirsiniz, döndüklerinde tekrar koşulsuz şartsız işe alacağım” diye bir faks çektiğini ve tüm organize sanayinde böyle bir kampanya başlatılmasını talep ettiğini söylüyor. İşçi üzerinde kendini sınırsız yetkili gören, onların canı üzerinden organize sanayi yönetimiyle işçiye haber verme gereği bile duymadan pazarlık yapan patron, bayramda işçiler memlekete gitmek istediğinde izin vermemiş. Yani işçiler doğdukları yere tatil için gidemez ama haritada bulamadıkları yere, ölmeye gidebilir. İşçilere patronun amacını sorduğumuzda, özellikle 15 Temmuz sonrası tüm patronların ihale kapmak için organize sanayi yönetimine “Ben daha çok ülkeme sahip çıkıyorum” yarışına girdiklerini söylüyor. Hatta geçen sene 15 Temmuz’da halı saha turnuvası yapıldığını, normalde 20 takımın katıldığı turnuvaya, “Katılmazsak terörist derler” diye 150’ye yakın takımın katıldığını, hatta 7 kişiyi bulamayan atölyelerin sırf “Terörist derler ihale alamayız” diye maça 5 kişi çıktıklarını anlatıyor.
"Artık patronu değil kendimizi dinliyoruz"
Konuştuğumuz ORS işçisi ise fabrikada Afrin’e dair net bir fikrin olmadığını, herkesin birbirini ikna etmeye çalıştığını söylüyor. İşçilerin bu bağımsız tutumunun 2015 metal grevinden sonra geliştiğini söyleyen işçi, “Grevden önce Ahmet Baba bir şey söylerdi, hepimiz babamızın peşinden giderdik, Türk Metal de durumu perçinlerdi ama artık eski çamlar devrildi. Ne bir patron babamız ne de Türk Metal var fabrikada. Herkes kafası aldığınca durumu anlamaya çalışıyor, anladığını düşündüğünde de yanındakini ikna etmeye çalışıyor” diyor.
"Patron öyleyse biz böyle"
Bir başka ORS işçisi ise aklının iki gün öncesine kadar karışık olduğunu söylüyor ve zihninin berraklaşma sürecini şu şekilde özetliyor: “İki gün önce ORS yönetimi Polatlı’nın yerel gazetelerine operasyona destek açıklaması yaptı. O açıklamadan sonra patron öyle diyorsa kesin tersi hayırlıdır düşüncesiyle operasyonun yapılmaması gerektiğini düşündüm. Ha sorsan bana Afrin nerede? Bizim askerler nereden girecek? Kiminle girecek? Hiçbir fikrim yok ama bence gerek de yok. Yaşadığımız grev hayatımıza büyük kolaylık getirdi. Artık vay burada ne yapmalı, nasıl yapmalı diye düşünmüyorum. Bakıyorum bizim patron ya da patron dernekleri ne demiş onun tersini yapıyorum. Onlar bizim iyiliğimizi hiç istemedi bundan sonra da istemez. Onlar öyle dedilerse böylesi, böyle dedilerse öylesi doğrudur. Şu greve erken yaşlarda çıksaydık da keşke, düşüne taşına beyazlayan saçlarımızı beyazlatmazdık hiç olmazsa. Neyse bari bundan sonra hiç yoktan dökülmesini engelleriz.”
Milletin bekası...
Menzil tarikatı mensubu bir işçi ise operasyonun sadece desteklenmesini “dilsiz şeytanlık” olduğunu söylüyor. Herkesin destekten öte elinden geldiğince harekata katılması gerektiğini belirten Menzilci işçiye göre bağış toplamak, sevkiyata yardım, kurşun sıkmak, bunların hepsi üstlenilmesi gereken bir görev. Kendisine savaşa nereden katılacağını sorduğumuzda ise kendilerinin devletin sevk ve idaresi ile görevlendirildiklerini, buradan ayrıldıkları takdirde milletin üstüne darbecilerin akbaba gibi çökeceğini iddia ediyor ve bunu sebep göstererek çatışmada değil burada millete sahip çıkacaklarını söylüyor.
Polatlı’da 15 Temmuz sonrası avantajlı konumlara gelenler ve patronlar hariç, yekpare olarak olmasa da Afrin operasyonuna karşı olma durumu açıkça gözlemleniyor. Bu karşı duruşu işçiler, harekatın neden yapıldığı, niçin yapıldığı üzerine yoğun düşünerek değil mücadelelerinden öğrendikleri basit bir mantıkla temellendiriyor: “Patron ne derse, tersi makbuldür.”