T24- Vatan yazarı Zülfü Livaneli, Türk asıllı Fransız bilim adamı Altan Gökalp’in ölümünden duyduğu üzüntüyü anlattığı yazısında Gökalp’in bir yaşam sanatı ustası olduğunu söyledi. Ölümünün üzüntüsü ortak dostları Yaşar Kemal ile birlikte paylaştıklarına anlatan Livaneli, “Bana göre Paris artık ıssız kaldı” dedi.
Livaneli’nin bugün (23 Nisan 2010) Vatan gazetesinden yayımlanan “Can dostumuzu kaybettik” başlıklı yazısı şöyle:
On gün önce bu köşede, çocuklarımızdan söz ettiğim yazıyı şöyle bitirmiştim: “Babalar ne yapıyor diye sual edecek olursanız; Altan ve Sinan by-pass geçirdi, Dinç böbrek nakli yaptırdı, ben de barsaklarımı 35 santim kısalttırdım.
Ne yapalım, hayat böyle!”
Daha yazının mürekkebi kurumadan içimizden birini kaybettik.
Can dostum Altan Gökalp’in ölüm haberi geldi.
Birkaç gün önce bana bir e-mail gönderip, her zamanki şakacı haliyle şöyle demişti: “Abisi postu Curacao’ya serdik. Buralar harika.”
İstanbul Festivali’nde filmi gösterilen oğlu Matthias’tan aldığım telefon babasının ölümünü bildirdiği zaman kulaklarıma inanamadım.
Hemen Yaşar Kemal’e gittim. Dostumuzun yasını tuttuk birlikte.
***
Altan Gökalp Türk asıllı bir Fransız bilim adamıydı.
Fransız Ulusal Araştırma Merkezi’nde direktör, Nanterre üniversitesinde antropoloji profesörü ve yine Fransa Milli Eğitim Bakanlığı’nda müfettişti.
Uzun çabalar sonucunda Türkçeyi Fransız okullarında resmi dil olarak kabul ettirmeyi başarmıştı.
Abidin Dino’ya göre Claude Lévi Strauss kadar önemli bir antropologdu.
Kitapları, makaleleri, uluslararası konferanslarıyla son derece parlak bir bilim adamıydı.
Ama bundan da önemlisi Fransızların “Bon vivant” dediği bir yaşam sanatı ustasıydı.
Yaşar Kemal ve Altan’la birlikte Paris’te bir sac ayağı oluşturmuştuk. Sabahlara kadar gülerdik. Hayata sürekli bir mizah duygusuyla yaklaşan, Aleksi Zorba kişiliğinde bir Akdenizli’ydi.
Hangi eve giderse gitsin hemen mutfağa girer ve müthiş becerisiyle yemeği kendisi hazırlardı.
Başından geçen pek çok evlilikte Fransız, Yunanlı, Türk ve Lübnanlı eşlerinin hiçbirini mutfağına sokmamıştı.
Şimdi Yaşar Kemal’le Paris’e cenaze törenine gideceğiz ama Paris artık bizim Paris’imiz değil. Abidin Bey yok, Altan’ın kahkahaları yok.
Bana göre artık Paris ıssız kaldı.