Balat Mahallesi, Yıldırım Caddesi’nde çizgi filmden fırlamış gibi duran Hobbit House, Murat ve Sinem Asilcan çiftinin, ‘parasız iyilik mümkün’ diyerek, 10 ay önce açtığı bir yardım evi. Gönüllü çift, üç katlı evi kiralayıp çocuk dünyasına özel restore etmiş. Evin önünde bir çorba kazanı ve su sebili var. İçeride ise soba yanıyor. Çocuklar, okullar tatilken, sabahın erken saatlerinden itibaren evin yolunu tutuyor. Kimi oyuncaklarla oynuyor, kimi ödev yapıyor. Çocuk neşesi her kattan dışarı taşıyor.
‘Evimizden güzel’
Zehra Özdilek'in Cumhuriyet'te yer alan haberine göre, 6 yaşındaki Berivan Ayaz, oyundan kafasını kaldırıp Murat abisine palyaço olmayı çok sevdiğini söylüyor. “Ablalar bize ders veriyor. Bana ücretsiz bot, mont verdiler. Küçük kardeşimin de montunun olmadığını söyledim. Annem montumu görünce çok sevindi. İstediğim her şeyi burda ücretsiz alıyorum” diyor. Firaz Casim (7), iki yıl önce Suriye’den Türkiye’ye gelmiş. Babasını oradaki savaşta kaybetmiş. Hobbit House’a ilk geldiğinde hiç konuşmuyormuş. Şimdi ise susmuyor. Bize, burada çok eğlendiğini söylüyor. Emel Keleşoğlu da (10) “Burası iyilik evi. Kendi evimden daha çok seviyorum” diyor. Sinem Asilcan, projeye dair şunları söylüyor: “Çocukları düşünerek yola çıktık. ‘Paylaş Kurtul’ kampanyamız var. İkinci el eşyaları ihtiyaç sahiplerine dağıtıyoruz. ‘Sürdürülebilir yeni bir dünya mümkün’ diyoruz.” Murat Asilcan da evi tamamen çocuklara bırakmak istediklerini söyleyerek, “Sinem’le felsefi anlamda mülkiyetsiziz. İnsanlar bize iki çılgın diyorlar. SGK’miz de evimiz de yok” diyor.
‘Sabrı öğreniyoruz’
Balat Kültür Evi, Türkiye Soroptimist Kulüpleri Federasyonu’nun gönüllülük merkezi. Burada, Balatlı çocuklara haftanın bir günü matematik ve İngilizce etüdü veriliyor. Ders bitiminde, yemek ve tatlı servisi var. Soroptimist kadınlar, annelere de ‘çocuklara nasıl davranılmalı’ konusunda seminer veriyor. Federasyon başkanı Nilgün Pakkan’ın kızı Merve Pakkan (23), üç yıldır gönüllü. Çocuklara matematik anlatıyor. Pakkan, etüde devam eden çocuklardaki değişimi ise şöyle anlatıyor: “Sessiz, içine kapanık çocuklar gitti. Derse katılan cıvıl cıvıl çocuklar geldi. İnanılmaz mutluyum. Çocukların hayatına iyi bir dokunuş sağlıyorsam benim için en büyük tatmin.” Amerika’da tıp okuyan Naz Taşkın (28), “Gönüllülük herkesin ucundan tutması gereken bir tavır. Çocukların okul dışında etüt yapabilme imkânının olması onlar için avantaj. Karşılıklı bir alışveriş var. Daha anlayışlı ve sabırlı olmayı öğreniyoruz” diyor.