Vikingler kelliğe karşı kaz dışkısı kullanırmış. Antik Yunan doktoru Hipokrat'a göre ise güvercin dışkısına turp, kimyon ve ısırgan otu katmak gerekirmiş.
Mısırlılar 5000 yıl önce, yağ ve bala karıştırdıkları yanmış kirpi dikeni ve tırnağı kellik ilacı olarak kullanmış. Kleopatra, Sezar'ın kelliğine karşı öğütülmüş fare, at dişi ve ayı yağı karışımından oluşan bir merhem uygulatırmış; ama bu da işe yaramamış.
Bugün ise kelliğe karşı pahalı kremler, özel şampuanlar ve son çare olarak saç ekimi tedavisi yapılıyor. Dünyada her yıl 3,5 milyar dolar harcanıyor bunlar için.
Araştırmalar, para ya da arkadaş yerine saçlarının olmasını isteyen erkeklerin oranını yüzde 60 gösteriyor.
Yoksa yanlış mı yapıyoruz bu konuda? Zira kel erkekler daha zeki, dominant ve yüksek statü sahibi görülüyor.
Önce kelliğin nasıl oluştuğuna bakalım.
Kelliğe yol açan şey, testosteron hormonunun etkili bir şekilde parçalanmış dihidrotestosteron (DHT) adlı yan ürünüdür. Saçın içinde büyüdüğü yuva olarak tanımlanabilecek foliküllerin küçülmesine neden olur. Kelliğe neden olan folikül hassasslığı ise anneden geçen bir kalıtsal özelliktir.
30 yaşına geldiğinde erkeklerin yüzde 25-30'unun saçları dökülmeye başlar. Ve bu her etnik grubun başına gelen bir durumdur.
Kellik kötü bir şey olsaydı bugüne kadar bu kalıtsal özellik bir şekilde ortadan kalkardı. Bu kadar yaygın olması ise bazı yararlarının olabileceğine işaret ediyor. Ayrıca neden sadece erkeklere özgü bir sorun?
Barry Üniversitesi'nden psikolog Frank Muscarella'ya göre, "Genellikle doğada kadınlarda olmayan bir şey erkeklerde varsa bu o özelliğin sinyal olarak işlev gördüğü anlamına gelir. Bunlar dominantlık ve daha fazla üreme olanağı ile bağlantılıdır."
Başka bir deyişle erkek tavus kuşu nasıl eş bulmak için kuyruğu ile dikkat çekiyorsa erkeklerdeki kellik de kadınlara cazip geldiği için gelişen bir evrim olabilir.
Daha önceki araştırmalarda kadınların kel erkekleri seksi bulmadığı görülmüştü. Fakat bunun nedeni yaşlı erkeklerin kel olması, kadınlarında yaşlıları çekici bulmaması olabilir.
"Kadınların fiziksel bir çekiciliği olmasa da sosyal statü sahibi erkekleri çekici bulduğu biliniyor" diyor Muscarella.
2004'te yaptığı bir deneyde Muscarella farklı kellik derecelerinde erkeklerin fotoğraflarını 101 erkek ve 101 kadın psikoloji öğrencisine göstererek onların karakterleri hakkında tahminlerde bulunmalarını ve çekiciliklerine göre puan vermelerini istedi.
Kel ve kelleşmekte olan erkekler fiziksel cazibe bakımından yüksek puan kaydetmese de zeki, etkili, bilgili, eğitimli, yüksek sosyal statü sahibi, dürüst ve yardımsever özellikler atfedildiği görüldü.
Muscarella, kelliğin yüksek sosyal statü sinyali veren bir özellik olarak gelişmiş olabileceğini söylüyor. Ayrıca kel erkekler daha az saldırgan görülüyor. Eski insanların saç sakal karışık bir halde tehditkâr bir şekilde dolaşırken kel erkeklerin onlar arasında farklı görünümleriyle yüksek statülü ve olgun algılanıyor olabileceğini belirtiyor.
Bu bulguları başka araştırmalar da destekliyor. Kel, hatta kafasını sonradan tıraş etmiş erkekler bile diğerlerine oranla daha dominant görülüyor.
Ayrıca kısırlaştırılmış erkekler gibi DHT üretemeyen kişilerin ömür boyu gür saçlı olduğu ve prostat kanseri olmadıkları görülmüştür.
Prostat kanseri ve kellik, aileden kalıtsal yolla edinilen hormon hassasiyetine bağlıdır. Bu yıl yapılan ve kel erkeklerin prostat kanseri olma riskinin çok daha arttığını gösteren bir araştırma da bu bulguyu destekler niteliktedir.
Kellik DHT'nin bazı ölümcül etkilerini gidermek üzere ortaya çıkmış da olabilir. D vitamini eksikliği prostat kanserinde önemli bir etken olarak görülüyor. Bu vitamin ise güneş yoluyla vücutta işlerlik kazanıyor. Kellerin ise güneşten daha iyi yararlandığı bir gerçektir.
Macaristan'daki Istvan Üniversitesi'nden Peter Kabai'ye göre "Onbinlerce yıl önce Avrupa'da kellik insanların daha fazla güneş ışığı alıp D vitamini üretmesine yardım etmiş olabilir."
Bu durum kadınların neden kelleşmediğini de açıklayabilir. Çünkü onlarda prostat yoktur.