Gündem

Panama Belgeleri'nde adı geçen Türk: Türkiye'de çok formalite var, yabancı yatırımcılar bunu istemiyor

"Formalitelerin yurt içinde kolaylaşması için de çok mücadele verdik ama mesafe kat edemedik"

11 Mayıs 2016 17:59

Panama Belgeleri'nin kaynağı olan Fonseca Off-shore şirketinden 1970'den günümüze kadar yaptığı yatırım ve işlerine ilişkin sızan belgelerde Türkiye'den de çok sayıda şirket ve isim geçiyor. Panama Belgeleri’nde ortaklarıyla birlikte adı geçen bir Türk, "Neden böyle bir şeye ihtiyaç duydunuz" sorusuna, "Türkiye’de hem formalite çok, hem de yabancı yatırımcılar bu kadar formalite istemiyor. Biz elde ettiğimiz geliri deklare edip vergisini veriyoruz. Gizli bir hesap veya paravan bir şirket değil bu. Formalitelerin yurt içinde kolaylaşması için de çok mücadele verdik ama mesafe kat edemedik” sözleriyle yanıt verdi.

Hürriyet yazarı Uğur Gürses'in, "Panama belgeleriyle küresel yüzleşme" başlığıyla yayımlanan (11 Mayıs 2016) yazısı şöyle: 

'Panama Belgeleri'nde yeni perde açıldı; Panama'da kurulu Mossack Fonseca adlı danışmanlık şirketinden sızan belgelerin sorgulanabilir veri tabanı yayımlandı. 360 bin gerçek kişi ile 214 bin şirket adı yayımlandı.

 

Ülkelere göre sınıflanan arama motorundan, Türkiye’de 684 kişinin 101 denizaşırı (offshore) şirket bağlantısı olduğu ortaya çıktı. Kişilerin neredeyse tamamı iş dünyasından, holdinglerden, yatırım şirketlerinden. Siyasetçi ya da bürokrat ismine rastlanmıyor. Belli ki; veri tabanını elden geçiren Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ), ön ayıklama sırasında tüm ülkelerdeki siyasetçi ya da bürokrat olanları çıkarıp nisan başındaki açıklamada yayınlamış. Geriye sadece iş dünyası ve bireyler kalmış.

Adı ‘offshore’ olduğu için ve geçmişte Türkiye’deki bankaların açtıkları ‘offshore’ hesaplarını anımsattığı için, şunu not etmek gerekiyor; yayımlanan veri tabanı bir banka hesap bilgisi içermiyor.

Veri tabanında sadece şu bilgiler; kimin, nereyi adres göstererek, hangi offshore şirketin hissedarı ya da şirket kaydına şerh düşülen o şirketin sahip olduğu mülkiyet hakkından yararlanan kişi olduğu yer alıyor. Bu yüzden, kurulan paravan şirketin; nerede, ne kadarlık bir mülkiyete sahip olduğu, hangi parasal değerin ya da hangi ticari ya da finansal işlemin söz konusu olduğu bilgisi yer almıyor.

Panama Belgeleri ilk ortaya saçıldığında da yazmıştım; herhangi bir bireyin ‘offshore’ hesabı ya da şirketinin olması yolsuzluk ya da kara paraya bulaştığı anlamına gelmiyor. Paravan şirket kurma nedenleri farklı; vergi kolaylıklarından yararlanmak isteyenler, katı regülasyon uygulamalarını aşmak isteyenler ya da serveti ile göz önünde olmak istemeyen varlık sahipleri de bu yola başvuruyorlar. Kimi ülkelerde mafyanın gözüne batıp haraç ödemekten kaçınmak, kimi ülkelerde ise yolsuz politikacılara ‘yolunacak kaz’ olmaktan kaçınmak isteyen girişimciler de bu yola başvuruyor. Ancak şu bir gerçek ki; paravan şirket kuranlar sıradan vergi mükellefi olan kişiler değil. 

Asıl sorun, bu sistemin mevcut hali ile vergi kayıplarına yol açan, daha da ötesi yasa dışı veya suç bağlantılı ya da terör bağlantılı parasal ve ticari işlerin yapılmasına açık bir mekanizma olarak da kullanılması.

Panama Belgeleri’nde ortaklarıyla birlikte adı geçen bir kişiye sordum “neden buna ihtiyaç duydunuz?” diye. Aldığım yanıt şöyle oldu: “Türkiye’de hem formalite çok, hem de yabancı yatırımcılar bu kadar formalite istemiyor. Biz elde ettiğimiz geliri deklare edip vergisini veriyoruz. Gizli bir hesap veya paravan bir şirket değil bu. Formalitelerin yurt içinde kolaylaşması için de çok mücadele verdik ama mesafe kat edemedik”.

Daha önce ‘Lüksemburg Belgeleri’ içinde de görülmüştü ki; Türkiye’den şirket satın alma işlemlerinde, satan şirketler de Lüksemburg’da şirket kurmuşlar, işlemler bu şirketler üzerinden yürütülmüştü. Türkiye’deki mevcut mevzuata göre yurtdışına para transfer etmenin, yurtdışında hesap açtırmanın ya şirket kurulmasının önünde yasal bir sınırlama bulunmuyor.

Şimdi tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de, adları Panama Belgeleri’nde çıkanlar buna neden ihtiyaç duyduklarını kamuoyuna açıklayabilirler. 

Diğer ülkelere ait listeler binlerce ismi içeriyor. Örneğin ABD’de 7 bin 325, Britanya’dan 5 bin 766 kişinin adı yer alıyor. Bu yüzden oralarda da, tartışmalar uzun bir zaman dilimine yayılacak.

Ama asıl konu, ‘vergi cennetlerinin’ varlığı başköşede olacak; en çok da ABD, Britanya ve diğer AB ülkelerinde. Çünkü ekonomik krize karşı vergi ödeyenlerin cebinden çözümler üretmesi gerektiğinde mükellefler bu cennetleri soracak. 

Henüz bu belgelerin veri tabanı yayımlanmadan önce, 300 ekonomist bir bildiri yayınlamışlardı. Bildiride, bu ve bunun gibi belgelerin ortaya çıkardığı gibi; vergi cennetlerine sağlanan gizlilik perdesinin yolsuzluğa yakıt olduğunu ve vergilerin adil bir biçimde toplanabilmesinin altını boşalttığı vurgulanmıştı. Özellikle de gelişen ülkelerin en çok kaybedenler olduğu vurgulanarak.