02 Ekim 2023 18:43
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, “Yerel yönetim seçimlerine altı ay kala meydana gelen bu hain saldırıyı, çok ciddiye alıyoruz. Olayın failleri kadar bu hainlerin nasıl olup da başkentimizin en korunaklı bölgesine girebildiklerinin araştırılması, buna göz yumanların veya bunun farkına varmayan sorumluların derhal ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. Sarayın sıkıştığında iki seçim arasında, terör kartına nasıl sarıldığı, seçmeni, güvenlik ile özgürlük arasında, canı ile malı arasında tercih yapmaya nasıl zorladığı hâlâ milletimizin hafızalarındadır. O nedenle bu saldırının bir an evvel, bütün yönleriyle aydınlatılmasını bekliyoruz” dedi.
MYK toplantısının ardından parti genel merkezinde basın toplantısı düzenleyen Öztrak, şunları söyledi:
“Öncelikle dün, Meclis binasının hemen karşısında bulunan İçişleri Bakanlığı önünde, hem de TBMM’nin açıldığı günde meydana gelen hain terör saldırısını lanetliyoruz. Bu saldırıda yaralanan emniyet mensuplarımıza, acil şifalar diliyoruz. Saldırıda kullanılan aracı, teröristler Kayseri’de genç bir veterinerin canına kıyarak gasp etti. Hainlerin kurbanı olan gencimize Allah’tan rahmet, ailesine sabır diliyoruz. Her şeyden önce terör kimden ve nereden gelirse gelsin bir insanlık suçudur. Bunu görmezden gelmek de teröre karşı sessiz kalmak da bu insanlık suçuna ortak olmaktır. Terörle ülke olarak hep beraber mücadele edeceğiz. Ülkemiz üzerindeki hain emellere asla fırsat vermeyeceğiz. Ayrıca İçişleri Bakanı’nın bu saldırıyla ilgili sosyal medya mesajında, terör örgütleri ve işbirlikçilerinin yanında; zehir tacirleriyle, çetelerle ve organize suç örgütleriyle mücadelenin devam edeceği mesajını da çok önemli bulduğumuzun altını çizmeliyim.
Teröre karşı hep beraber dimdik durmamız gerekirken Cumhur İttifakı’nın işbirlikçileri olan, Ebabil’inden Pelikan’ına çeşitli operasyoncuların bu mesele üzerinden didişmelerini, kavgalarını da ibretle izliyoruz. Bu ülkede dezenformasyonun kralının kimler tarafından yapıldığını da görüyoruz. Umarız Cumhur İttifakı içindeki bu kavga, devlet kurumlarının işleyişine yansımamıştır, yansımıyordur. Yerel yönetim seçimlerine altı ay kala meydana gelen bu hain saldırıyı, çok ciddiye alıyoruz. Olayın failleri kadar bu hainlerin nasıl olup da başkentimizin en korunaklı bölgesine girebildiklerinin araştırılması, buna göz yumanların veya bunun farkına varmayan sorumluların derhal ortaya çıkarılmasını bekliyoruz. Sarayın sıkıştığında iki seçim arasında, terör kartına nasıl sarıldığı, seçmeni, güvenlik ile özgürlük arasında, canı ile malı arasında tercih yapmaya nasıl zorladığı hâlâ milletimizin hafızalarındadır. O nedenle bu saldırının bir an evvel, bütün yönleriyle aydınlatılmasını bekliyoruz.
‘Aklı öldürürseniz ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığınız gün, adalet ölür. Adaleti öldürdüğünüz gün, devlet de ölür.’ Fatih Sultan Mehmet, adaletin mülkün, yani devletin temel direği olduğunu bu sözlerle anlatmış. Devlet yönetiminde doğru iliklenecek ilk düğme, adalet düğmesidir. 2014 seçimlerinde, Erdoğan’ın ağzından ‘Alışılmış bir cumhurbaşkanı olmayacağım’ sözleri çıktığından beri, devlet yönetiminde bir çürüme başladı. Akıl, izan ve ahlak unutuldu, adalet yerle bir oldu, ülke de millet de gün yüzü görmedi. Devletin kılcal damarlarına kadar soktuğu, ortaklık yaptığı, ne istediyse verdiği, darbeye teşebbüs edecek duruma gelene kadar seyrettiği, hain FETÖ’nün rahle-i tedrisinde kumpas yapmayı öğrenen saray, yargıyı kendisi gibi düşünmeyenlere doğrultacağı bir silah olarak kullanıyor. Hain FETÖ bavul bavul sahte delil üretirdi, saray rejimi gemi azıya aldı, sonradan çıkma boynuz kulağı geçti, insanların hayatlarını karartmak için artık delile bile ihtiyaç duymuyorlar bunlar. Kendilerine hain FETÖ’den miras kalan dosyaları, Gezi’yi karalamak için pervasızca kullanıyorlar. Gezi eylemlerinde hayatını kaybeden gençlere terörist yaftası yapıştırdılar. Yetmedi, ailelerini meydanlarda yuhalattılar. Yetmedi, ölen çocukların ailelerine davalar açtılar. Yetmedi, havuz kanallarında akla hayale gelmeyecek, saçma sapan komplo teorilerini millete gerçekmiş anlattılar. Yetmedi, ders kitaplarında Gezi’yi karalamaya kalktılar; kendi kafalarına göre yazdıkları tarihi, çocuklarımıza ders diye okuttular. Sonunda özgürlüğü haykıranlara; yeşili, doğayı, parkı savunanlara; Gezi Parkı sivil direnişine katılanlara; ortada bir delil olmadığı halde ağırlaştırılmış müebbete varan cezalar verdiler.
Alman şair Bertolt Brecht, ‘Adalet halkın ekmeğidir’ der. Adaletin olmadığı yerde ekmek yoktur. Bunu her geçen gün daha iyi anlıyoruz. 2013’te bu ucube rejimin düğmesine basıldığında, ülkemizde kişi başına gelir 12 bin 582 dolardı. Aynı yılda Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de 59’uncu sıradaydı. Ucube rejimle geçen birkaç yılda, daha ortada ne savaş ne salgın varken kişi başına gelirimiz 3 bin dolardan fazla geriledi. 2019 yılına geldiğimizde, 9 bin dolarlara düştü. Aynı dönemde Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde de çakıldı, 50 sıra birden geriledi 109’uncu sıraya kadar indi. Türkiye, hukukta zemin kaybettikçe milletimizin cebi boşaldı. 2023 yılında, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde 116’ncı sıradayız. Gine, Nijerya ve Mali arasında bir yerdeyiz. Bu ucube rejim, kendinden önce AB üyelik sürecini yürüten, G20 üyesi olan bu ülkeyi, Afrika ülkelerinin seviyesine geriletti. Bunun bir faturası var ve bu fatura her zaman olduğu gibi aziz milletimize çıkıyor. Bu hükümetin milletimize 2023 için vadettiği milli gelir, 2013’teki seviyesinin altında. Yani hükümet, yönetemediği için sebep olduğu 10 yıllık bir patinajı, Orta Vadeli Program (OVP) ile itiraf ediyor.
Asgari ücretli bir aile, bugün evladını üniversitede okutabilir mi? Kaç parlak gencimizin ailesi, çocukları hele de başka şehirde okursa masrafını karşılayabilir? Kiraya yetişilmiyor, yol parasına, faturaya yetişilmiyor, mutfak masrafına yetişilmiyor. Bu ülkenin yetenekli gençleri, kıyıda köşede heba olup gidiyor. Geçtik evin dışında bir yemeği, üniversite kampüslerindeki karavana yemek ücretleri bile, bir yılda üçe katlanmış. Üniversite öğrencilerine burs veren vakıflara, verdikleri burs sayısının 10 katı kadar başvuru gelmiş. Türk Eğitim Vakfı’na gelen başvuru sayısı 100 bini aşmış. Öğrencilerin sadece gıdayla değil; kültürle, sanatla, sporla beslenmesi lazım. Ama gençlerin cebinde dışarıda arkadaşlarıyla bir çay içecek parası yok. Bunca emekle okusa bile, gençlerin insanca yaşamalarını sağlayacak bir iş bulup bulamayacağı da artık belli değil. Üniversite mezunu işsiz sayımız 1 milyon. Ama bunlar, bu milletin gençlerinin dertleri. Sarayın pudracı gençleri ise bugünlerde kaportasının her tarafına Erdoğan’ın ismi ve imzasını yazarak çakarlı arabalarla lastik yakma videoları paylaşıyor.
Bu hükümet ekonominin tüm vidalarını gevşetti, şimdi ne yapsalar dikiş tutmuyor. Faiz artsa da döviz kuru ve enflasyon durmuyor. Renkli zeka küpleri gibi bir tarafı yaptık diyorlar, diğer taraftan bozuluyor. Cari fazlayla enflasyonu düşüreceklerdi, cari açık her ay rekorlar kırıyor. İhracata dayalı büyüyeceklerdi, dış ticaret açığı 120 milyar dolara koşuyor. Cumhurbaşkanı Yardımcısı, ‘Merkez Bankası’nın rezervleri toparlandı, demek ki para geliyor’ diyor, net rezerv dengesinin açığı 70 milyar dolara çıkıyor. Ne söyleseler kâr etmiyor. Ülkenin dış borcu, 3 yılda 70 milyar dolar arttı. Milletin bankalara borcu rekorlar kırıyor, arşa çıktı. Vatandaşların bireysel kredi ve kredi kartı borçları, bir yılda 1 trilyon lira arttı. Sadece bu yılın ilk 8 ayında vatandaşın kredi ve kredi kartına ödediği faiz, önceki yılın aynı dönemine göre, yüzde 82 artışla 204 milyar liraya yükseldi. Faiz, faiz dediler, faizde sonunda ipler koptu.
Hakkı, hukuku, adaleti savunmak, her şeyden önce bir prensip meselesidir. Yasa tanımayacaksın, anayasa tanımayacaksın, milletten bir aldığın MTV’yi bir daha almaya kalkacaksın, anayasa mahkemesi de bunu onaylayacak. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri tanımayacaksın, milletin hayrına bir şey söylediğimizde, bizi yurt dışındaki ortaklarına şikayet edeceksin, hakkını arayana, ‘açım, açıktayım’ diyene ters kelepçe vuracaksın… Sonra da sıkışınca, artık mutat olduğu üzere ‘Gelin, birlikte anayasa yapalım, herkes katkı sunsun’ diyeceksin. Bu çağrıyı yapanların derdinin ne olduğu belli. Eğer samimiyseler, önce anayasaya, yasalara, AYM ve AİHM kararlarına uymaları lazım. Bizim anayasa konusunda başkaları gibi gizli ajandamız yok. Temel çerçevemiz, Millet İttifakı olarak hazırladığımız ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği Önerisi’nde mevcut.
Biz Büyük Önderimiz Atatürk’ün, ‘İki büyük eserimden biridir’ dediği partiyiz. Kimsesizlerin kimsesi, cumhuriyetin partisiyiz. Yokluk içinde olsa dahi, birliğinin gücüyle devrin egemenlerini dize getiren halkın partisiyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşunda, bir asrı birkaç yıla sığdırabilen bir partiyiz. Dünkü çocuk değiliz. Bu anayasa laflarının altında nasıl bir seçim hesabı olduğunu, gayet iyi biliriz, görürüz. Önümüzdeki seçimin çok kritik bir seçim olduğunun da farkındayız. İl kongrelerimizi tamamlıyor, 4-5 Kasım’da bu süreci taçlandıracak kurultayımıza adım adım yaklaşıyoruz. Bu süreçte etik ilkelere bağlı kalarak, partimizin kurumsal işleyişi çerçevesinde yapılan her tartışmadan istifade ediyor, bu tartışmalarla da güçleniyoruz. Eleştiriye kulak tıkamıyoruz. Ülkenin ve partinin selameti için söylenen her sözü, can kulağıyla dinliyoruz. Kurultayımızda delegelerimizin mihenk taşına vurulacağız. Delege ne derse o olacak. O kurultaydan da hep beraber kol kola çıkacağız. Sonra, bu süreçte biriktirdiğimiz bütün güçle yerel seçimler için çalışacağız."
Öztrak açıklamalarının ardından soruları yanıtladı. CHP Grup Başkanı Özgür Özel'in, Grup Başkanlığı görevine fiili olarak devam etmeyeceği yönündeki açıklamasının anımsatılması üzerine Öztrak, "Özgür Bey grup başkanlığını fiilen bırakacağını açıklamış, kırmızı plakalı araca da veda ettiğini söylemiş. Hayırlı olsun" dedi.
© Tüm hakları saklıdır.