Ferzan Özpetek filmlerinin New York’taki gösterimi sırasında, “İtalya’da diyorlar ki Özpetek’in bakışı başka, işte onun altında Türk olmam yatıyor. Nereye gidersem gideyim Türk’üm” dedi
Ferzan Özpetek filmlerinin New York’un ünlü Modern Sanatlar Müzesinde (MoMA) gösterilmesi dolayısıyla New York’taydı. İtalyan Kültür Merkezi’nde filmlerinde oynayan oyuncularla birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Özpetek, dünyanın neresine giderse gitsin Türk olduğunu söyledi.
Ferzan Özpetek yaptığı açıklamada, daha önce de 9 kez New York’a filmlerinin gösterimi için geldiğini, bu kez 7 filminin MoMA’da gösterilecek olması dolayısıyla çok heyecanlı olduğunu söyledi.
Özpetek gülümseyerek “Bir ara şunu da düşündüm, belki çok ağır bir hastalığım var, bana söylemeden böyle bir şey yapıyorlar, şaka mı komplo mu diye Düşündüm bu sabah. Bir de Türkiye’nin İtalya ile birbirine bu kadar karışması çok güzel bir şey, gerçekten çok mutluyum” diye konuştu. Özpetek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İtalya ve İtalyan sinemasına Türkiye’nin verdiği en güzel hediyenin kendisi olduğu” yönündeki ifadeyi nasıl karşıladığının sorulması üzerine, “Türkiye’de doğup, Türkiye’de 17 yaşına kadar kaldım. Nereye gidersem gideyim İtalyan da deseler hep Türk’üm, her yerde Türk’üm.”
Geçen hafta İstanbul’da kendisine “2008 Marka” ödülünün verildiğini anımsatan Özpetek, orada yaptığı konuşmada da söylediği gibi “Türk olmak bir yerde insanın bir 7. vitesi gibi bir şey oluyor, yani içinizde fazladan bir şey oluyor” ifadesini kullandı.
Yurtdışında Türk olmanın kolay olmadığını, son yıllarda bunun biraz daha kolaylaştığını söyleyen Özpetek, “İtalya’da diyorlar ki Ferzan Özpetek’in bakışı başka, ‘o bakışı başka’nın altında Türk olmam yatıyor” dedi.
Özpetek bir gazetecenin basın toplantısında İtalyanlar tarafından “geleneksek İtalyan sinemasının köklerini en iyi anlayan yönetmen” olarak tanıtılmasını nasıl değerlendirdiğini ve bunun nasıl olduğunu sorması üzerine şunları kaydetti:
“Ben de bilsem, keşke bilsem, ama bilmiyorum. Ama tabii onların dediği gibi yaptığım filmlerde ve bakışımda bir değişiklik olduğunun ben de farkındayım.”
Özpetek “Mustafa” filmini izleyip izlemediğinin sorulması üzerine filmi izlemediğini söyledi. Kendisinin bir Atatürk filmi yapmayı düşünüp düşünmediğinin sorulması üzerine şöyle konuştu:
“ Atatürk filmini çok iyi bilip yapmak lazım, onu benden çok daha iyi yapacak yönetmenler var, (yani her şeyi yapabilirim) diye bir şey yok.”
ABD’de film yapmasıyla ilgili bir soru üzerine Özpetek, ABD’de yaşamadığını belirterek “Zor, zor, çünkü belirli bir yaştan sonra rahat yaşamak, güzel yaşamak lazım, en iyi tanıdığınız şeyleri yapmak lazım, benim şu anda böyle bir hevesim yok” dedi.
“Ben eğer İtalya’nın dışında bir film yaparsam Türkiye’de yapmak isterim” diyen Özpetek, Hamam’ın Türkçe ve İtalyanca olduğunu anımsatarak “Ama şimdi tamamıyla bir Türk filmi olsun istiyorum” şeklinde konuştu.
Özpetek bir film yapmaya başlarken öncelikle konuya önem verdiğini belirterek “Senaryonun iyi olması lazım ama, filmin çekimi sırasında sizin duygularınızın çok iyi olması lazım” ifadesini kullandı.
İstanbul’un 2010 yılında Avrupa’nın kültür başkenti olması dolayısıyla kendisinden bir İstanbul filmini yapmasının istendiğini belirten Özpetek, ısmarlama film yapmayı sevmediğini ima ederek, Hamam filmini yaptıktan sonra yabancıların İstanbul’a gittiğini belirtti. Özpetek “Ama Hamam filmini ben İstanbul’u methetmek için yapmadım, içimden geldiği için yaptım” diye konuştu.
Ağustos ayında İtalya’dan arkadaşlarını İstanbul’daki evinde ağırladığını söyleyen Özpetek şöyle devam etti:
“Arkadaşlarım (Sen bize gösterdiğin bu İstanbul’un yarısını bir filmde anlatsan, İtalyanlar, bütün Avrupa deli olur) dediler. Biliyorum onun öyle olduğunu ama onu zamanı gelince yapmak istiyorum, 2010 yılı için yapmak istemiyorum.”
Özpetek bir soru üzerine İtalya’da kendisine “Türk İtalyan” dendiğini, bunun da çok normal olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Artık öyle bir çağdayız ki her şeyin birbirine karıştığı bir çağ. İşte ABD’de Obama başkan seçildi...Bence dünya çok hoş bir tarafa doğru gidiyor, çok kötü bir dönemden çıkıyoruz, her şeyin çok iyi olmasını umut ediyorum.”
Filmlerinde Türk melodramlarından nasıl etkilendiğinin sorulması üzerine de çocukluğunun tamamen Türk filmleriyle geçtiğini söyledi.
Türkan Şoray’la bir reklam filmi çektiğini kaydeden Özpetek, “Ben titriyordum, heyecanlıydım çünkü benim hayatımın oyuncusu orada, çocukluğumun oyuncusu Türkan Şoray” dedi.
Özpetek aynı şekilde Filiz Akın ve Fatma Girik’le tanıştığı zamanları da hep çok heyecan verici olarak tanımlayarak, Türk sinemasının hayatını çok etkilediğini belirtti.
MoMA yetkililerinin kendisine ne tür Türk filmlerini müzeye gösterim için getirebileceklerini sorduklarını da belirten Özpetek, şunları kaydetti:
“Ben hemen Son Kuşlar’ı söyledim, Harem’de Dört Kadın’ı söyledim... Türk sinemasını keşke tanısalar, hele o zamanki Türk sinemasını tanısalar, çok kaliteli, çok iyi çekilmiş filmlerimiz var.”
Sezen Aksu’nun müziklerini kullanmasıyla ilgili bir soru üzerine Özpetek,”Sezen Aksu benim dostum, hayatımda çok önemli bir yeri var, ben bazen bazı sahneleri Sezen Aksu’nun şarkılarını dinlerken düşünüyorum, o yüzden filmlerime şarkılarını koyuyorum” şeklinde konuştu.
Özepetek, hayatındaki her şeyi içinden geldiği için yaptığını vurgulayarak “Bunun sonucunu da MoMa’da görmek çok güzel. Herhalde MoMa’da olan ilk Türk yönetmeniyim, o yüzden de çok mutluyum” diye sözlerini tamamladı.
Özpetek basın toplantısında ise İtalyanca konuştu. MoMA’da filmlerinin gösterilmesini adeta kendisine yapılan çok güzel bir şaka gibi algıladığını ve son derece mutlu ettiğini belirten Özepetek, programı düzenleyen herkese teşekkür etti. Özpetek bir soru üzerine İtalya’da öğrenciyken resim yaptığını, 1-2 sene bu resimlerden para da kazandığını, ancak bunu daha çok öğrenciyken para kazanma amacıyla yaptığını söyledi. Oyuncu Stefano Accorsi’nin kendisine sergi açmasını tavsiye ettiğini anlatan Özpetek, Cahil Periler filmindeki resminin kendisine ait olduğunu ama sergi açmayı şu an için düşünmediğini belirtti.
Özpetek bir başka soru üzerine Amerikalı aktris Meryl Sreep ile filmi çekmeyi çok istediğini de söyledi.