Der Spiegel dergisi 2021 yılının ilk sayısında kapağını, 2020 yılına damgasını vuran iki önemli bilim insanına ayırdı: BioNTech yöneticileri Dr. Özlem Türeci ve Prof. Dr. Uğur Şahin'e. Alman biyoteknoloji şirketi BioNTech‘in kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Uğur Şahin, koronavirüse karşı geliştirdikleri aşının üretim kapasitesinin artırılması için yoğun bir çaba içinde olduklarını dile getirdi. Şahin, eşi Özlem Türeci ile birlikte Spiegel dergisine verdiği röportajda, "Şu an durum tozpembe görünmüyor, başka onay alan aşı olmadığı için açık oluşmaya başladı ve biz kendi aşımızla bu açığı da kapatmak zorundayız" dedi.
Aşı konusunda şu an Avrupa'da yaşanan yetersizliğin, Avrupa Birliği'nin (AB) satın alma politikası ile ilgili olduğunu ifade eden Şahin, "Birçok farklı firmanın yeterli sayıda aşı üreteceğinden yola çıkıldı. Sanırım, 'yeterince aşı temin ederiz, durum o kadar da kötüye gitmez ve her şey kontrolümüz altında' gibi bir hava oluştu. Bu beni şaşırttı" dedi. Şahin diğer yandan, ocak ayı sonunda üretim kapasitesini konusunda önlerini daha net görebileceklerini ancak Almanya için yeterince aşı üreteceklerini ve burada bir sıkıntı yaşanmayacağını vurguladı.
BioNTech'in yönetim kurulunda tıbbi konulardan sorumlu yönetici (CMO) olarak görev yapan Özlem Türeci de röportajda, AB'nin ve bazı ulusal hükümetlerin, aşıyı farklı firmalardan temin etme fikrinin özünde mantıklı olduğunu, ancak "bir noktadan sonra birçok şirketin zamanında teslimat yapamayacağının anlaşıldığını ve o açığı başka bir firmanın ürünü ile kapatabilmek için de geç kalındığını" dile getirdi.
ABD erken davrandı
Spiegel'in aktardığı bilgilere göre Amerika Birleşik Devletleri (ABD), BioNTech'e henüz geçen temmuz ayında 600 milyon doz aşı siparişinde bulundu. AB ise ancak kasım ayında 300 milyonluk bir sipariş verdi. Şahin, bu durumla ilgili olarak da, "Avrupa'da süreç, diğer ülkelerle olduğu kadar seri ve dolaysız işlemedi" ifadesini kullandı.
Aşı üretimini kısa vadede arttırmanın çok basit olmadığını ifade eden Şahin, "Dünyanın dört bir yanında, bugünden yarına aşıyı gerekli kalitede üretebilecek şekilde uzmanlaşmış, kullanılmayan fabrikalar bulunmuyor. İlaç üretiminde bir anda Aspirin'den ya da öksürük şurubundan aşı imalatına geçemezsiniz. Bu süreç yıllar süren bir uzmanlaşma ve gerekli inşaat ve teknoloji donanımı gerektirir" dedi. Özlem Türeci ise BioNTech'in Avrupa'da beş üretici ile aşı üretimini desteklemeleri konusunda anlaştığını belirtti.
Türkiye ile BioNTech arasında görüşme
Türkiye de, BioNTech ile ortak üretim konusunda görüşmelerde bulunuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün İstanbul'da kıldığı cuma namazının ardından konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Almanya ile yaptığımız görüşmelerde bir ortak üretim meselesi de söz konusu. Bu konuda TÜBİTAK çalışmasını sürdürüyor. Buradan da olumlu gelişmeler var" şeklinde konuştu.
SANAYİ ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank dün yaptığı açıklamada, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal'a, Uğur Şahin ile görüşmek üzere Almanya'ya gitmesi için talimat verdiğini belirtmişti. Varank, "'Beraber bir üretim tesisi Türkiye’de kurabilir miyiz' diye bizzat gidip görüşmesini istedim. Uğur Hoca, Türkiye ile ilgili güzel cümleler kurdu. Gerçekten burada ortak bir Ar-Ge merkezi kurmak istiyor" demişti.
Siyasilerin üretimi hızlandırma talebi
Aralarında Bavyera Eyalet Başbakanı Markus Söder'in de olduğu çok sayıda Alman siyasetçi geçtiğimiz günlerde aşı üretiminin hızlandırılmasını talep etmişti. Federal Parlamentoda grubu bulunan muhalefet partilerinden FDP‘nin (Hür Demokratlar) Genel Başkanı Christian Lindner ise hükümete çağrıda bulunarak, "kriz dönemi üretimi" için gerekli olan hukuki, ekonomik, siyasi veteknolojik olanakların sağlanmasını talep etmişti.
DSÖ'den acil durum kullanımı için ruhsat
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) BioNTech ile Amerikan ilaç devi Pfizer ortaklığında geliştirilen koronavirüs aşısına acil durumlarda kullanılma ruhsatı verdi. DSÖ'den yapılan açıklamada, söz konusu aşının, salgının başından bu yana böyle bir ruhsat alan ilk ilaç olduğu vurgulandı. Böylece, kendi imkanları ile aşıyı test edemeyen ülkelere, ruhsat verme süreçlerini hızlandırabilmeleri için bir zemin oluşturuluyor. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Panamerikan Sağlık Örgütü (Paho) gibi kurumlar, DSÖ'nün bu ruhsatı sayesinde, kendi imkanları ile aşı temin edip, bunları yoksul ülkelerde dağıtabilecek.