Gündem

Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz: Suriye federatif bir ülkeye dönüşür

Suriyeli Kürtleri yakından tanıyan Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz’a, Burcu Bulut'un sorularını yanıtladı

27 Temmuz 2012 19:35

 -Burcu Bulut

[email protected]

 

Suriye’de Beşşar Esed yönetimi ve muhalifler arasında yaşanan iç savaşın geldiği son noktada gündemin odak noktasını “Beşşar Esed’den sonra Suriye’yi nelerin beklediği” oluşturmakta. Gelişmeleri yakından takip eden birçok isim ise Suriye’nin parçalanacağı ya da özerk bir yönetim oluşabileceği üzerinde duruyor. Biz de ayağının tozuyla Suriye’den gelen ve Suriyeli Kürtleri yakından tanıyan Özgür-Der Diyarbakır Şube Başkanı Serdar Bülent Yılmaz’a kafamıza takılan tüm soruları yöneltiyoruz. Esed’siz Suriye nasıl olacak? Parçalanacak mı yoksa özerkliğini mi ilan edecek? PKK’nın Suriyeli Kürtler üzerindeki amacı ne? Barzani ne kadar etkili? Tüm bu olaylar Türkiye’yi nasıl yansır? gibi pek çok sorumuza cevap veren Yılmaz’ın çarpıcı analizi şöyle:

- Sınırlarımız içinde yaşanan Kürt sorunu ile dışında yaşananlar arasında nasıl bir fark var?

Kürt sorunu bölgesel bir sorun. Bugüne kadar bu sorunun Türkiye ayağını konuştuk ama aslında İran, Irak ve Suriye Kürtleri de, Türkiye Kürtleri gibi uzun süre kimlik problemi yaşadılar. Orada da yer yer farklılaşan ama temelde Türkiye’dekine benzer başkaldırılar meydana geldi. Kriz dönemleri ortaya çıktıkça Kürt sorununun o ülkelerdeki derinliği şimdi daha iyi anlaşılıyor. Kürt sorunu farklı yerlerde farklı tezahürler gösterse de özünde aynı tarihsel/insani/siyasi nedenlere dayanıyor ve benzer talepler içeriyor.

 

‘Suriye Kürtleri Laik-Seküler grupların kontrolünde’

 

-Son günlerin en önemli konularından biri Suriye’de neler yaşanacağı. Siz Suriye’yi, Suriyeli Kürtleri biliyorsunuz. Suriyeli Kürtleri nasıl tanımlarsınız?

Suriyeli Kürtler diğer ülkelerdeki Kürtlerden bir ölçüde farklı. Suriye Kürtleri seküler Kürt milliyetçiliğinin kurucu unsurlarının başında geliyor. Özellikle Fransız manda yönetimi döneminde başta Türkiye’den göç eden Kürtler olmak üzere milliyetçi grupların Lübnan ve Suriye’de oluşturduğu Kürt örgütleri, Kürt edebiyatı ve diline dönük çalışmalarla Suriye’de Kürt milliyetçiliğini olgunlaştırdılar. Bu nedenle bugünkü Kürt milliyetçiliğinin kurucu unsurlarının başında Suriye Kürtleri gelir. Suriye Kürtleri her ne kadar dindar bir kitle olsa da laik ve seküler grupların kontrolünde. Suriye’deki Kürt gruplarının Suriye intifadasına ihtiyatla yaklaşmasının nedenlerinden biri ve belki de başta geleni Suriye’deki muhalefetin İslami bir renginin olması.

 

 ‘Taleplerinin başında özerklik geliyor’

 

-Tam olarak ne istiyorlar?

 Esed döneminde Suriye Kürtlerinin önemli bir kısmı kimliksizleştirildi. Tüzel/resmi varlıkları kabul edilmediğinden ellerindeki tapularını, mal varlıklarını kaybettiler. Araplaştırmanın yoğunlaştığı Kürt illerinde ciddi bir asimilasyon meydana geldi. Dilleri yasaklandı. Katliamlar süreci de yaşandı. Oradaki Kürt taleplerinde bu acıların birikimi var. Taleplerinin başında da özerklik geliyor.

\

-Bağımsız bir Kürt devleti kurma projeleri var mı gerçekten de?

Milliyetçiliğin en son ulaşmak istediği hedef bağımsızlıktır fakat siyasetin içinde yer alan Kürt grupları doğal olarak hayallerini realize etmek durumundalar. Baştan beri Suriye Kürtlerinin Suriye muhalefetine -özellikle de Burhan Galyun döneminden itibaren-mesafe koymalarının nedeni özerkliğin kabul edilmemesiydi. Suriye Kürtleri muhalefet ile ilişkilerinde bu şartı koşul olarak öne sürdüler. Bugün de talepleri değişmiş değil. Oluşturulan üst yapı da tek tek gruplar da özerkliği talep ediyorlar. Şu anda Suriye direnişine aktif destek veren tek grup sosyalist bir alt yapısı olan Şepela Kurdi. Bu grup dışında hiçbir parti aktif olarak muhalefete destek vermiyor.

 

'Suriye’de oluşacak özerk Kürt devleti tehlikeleri öneleyebilir’

 

-Özerk Kürt devleti kurulma ihtimali yüksek diyorsunuz yani…

Kısa vadede Suriye’de yarı bağımsız özerk Kürdistan devletinin veya bağımsız bir Kürt devletinin kurulabileceğini sanmıyorum. Fakat son tahlilde bunu iç ve dış dengeler, tüm Suriyeli grupların içinde yer aldığı o karmaşık denklemler belirleyecek. Yarın Suriye’de bir Kürt özerk bölgesi de oluşturulmak istenebilir. Kaldı ki ben bunun Türkiye’nin çıkarlarına ters düşeceğine de inanmıyorum. Çünkü artık ulus devletler ve üniter yapılar dünyanın her yerinde aşınıyor ve de aşılıyor. Belli bölgede yoğunlaşmış etnik grupların özerk yapılara dönüşmesinde ciddi bir sakınca görmüyorum. Bu bilakis daha büyük tehlikeleri önleyebilir. Bu hakkı siz oradaki gruplara vermediğiniz takdirde tıpkı Türkiye’de, Irak’ta, İran’da yaşananlar gibi uzun süren büyük çatışmalı bir sürece girilebilir. Bu Türkiye’nin de bölgesel istikrarı isteyen hiçbir ülkenin de işine gelmez.

 

‘Suriye federatif bir ülkeye dönüşür’

 

*Özerklik ya da bağımsızlık bunların hepsi varsayımlar ve ortaya henüz konmamış olan talepler tabii. En güçlü ihtimal hangisi sizce?

Yakında Suriye Esedsız bir sürece girecek. İçeriden ciddi bir direniş ortaya çıkmazsa ve küresel manipülasyonlar olmazsa bence Suriye federatif bir ülkeye dönüşür. Suriye’nin etnik,dini ve kültürel dengeleri için en müsait olan yapı da bu zaten. Suriyen’nin üçe bölünerek bağımsız devletler ortaya çıkması ise şimdilik en uzak ihtimaller arasında. Çünkü bu kolay olmadığı gibi kanlı bir süreci de beraberinde getirir. Federatif veya bahsettiğim çoğul yapıyı gözeten bir sistemin Türkiye’nin de ağırlığını koyarak gerçekleşebileceğini düşünüyorum.

 

‘PYD Esed’in gidici olduğunu görüyor’

 

-Peki PKK’nın Suriyeli Kürtler üzerindeki projesi ne? Suriyeli Kürtleri galeyana getirerek, Türkiye’ye gözdağı vermek mi niyetleri?

PKK’nın Suriye’deki grubunun adı PYD. PYD, Esed’in gidici olduğunu görüyor. O yüzden eskisi gibi sadece Esed’i destekleyen bir unsur olarak var olmak istemiyor. Suriye’nin silahlı tek gücü olarak PYD, Esed ile birlikte Türkiye’ye giriştiği savaşta mevzi kazanmaya çalışırken, Suriyeli diğer Kürt gruplar tarafından da dışlanmak istemiyor. En son oluşturulan Yüksek Kürt Ulusal Konsey’inde PYD’nin olduğunu biliyoruz. PYD, ENKS (11 örgütten oluşan ve başını el-Parti’nin çektiği Suriye Kürtleri Ulusal Konseyi) içerisinde değil. Bağımsız bir güç olarak kendi öncülüğünde MECLİSA GEL /Halk Meclisi oluşturmuş vaziyette. Erbil’deki müzakereler sonucunda iki konsey arasında üst yönetim organı olarak Yüksek Kürt Kurulu kuruldu ve denetimi ele geçirilen bölgeler şuan bu üst birimce yönetiliyor. Bu kurulun on üyesinin yarısı PYD’li diğer yarısı da ENKS’li. Şepel Kurd bu kurulda yer almıyor. Ancak PYD’nin de içinde bir şekilde olduğu bu birlik çabalarının henüz olgunlaşmadığını görüyoruz. Kuruldaki zayıf nokta PYD. Çünkü PYD diğer gruplara yukarıdan bakan, dayatan ve PKK’nin projelerini hayata geçirmeyi hedefleyen en örgütlü silahlı Kürt grubu. Bununla birlikte Kurulun birlik için çeşitli müzakereler gerçekleştirildiğini biliyoruz.

 

‘Kürtlerin haklarını korumak adına 2 proje üzerinde duruluyor’

 

-Müzakerelerde neler konuşuluyor? Amaç ne?

Kürtlerin Suriye’de oluşturacağı ulusal birlik projesinin amacı rejim değişikliği olursa Kürtlerin statüsünü belirlemek için bir birlik kurabilmek. Burada da 2 ihtimal üzerinde duruyorlar. Bunlardan biri Suriye’nin 3’e bölünmesi şeklinde. Yani Sünnilerin olduğu bölgede bir Sünni Suriye Devleti, batıda Nusayri Suriye Devleti ve kuzey doğuda da bir Kürt devleti kurulması. Bir diğeri de Suriye parçalanmaksızın 3 ayrı özerk bölgenin ortaya çıkması. İşte herhangi bir durumda Kürtlerin haklarını korumak ve siyasi kazanımlar elde etmek üzere bu 2 proje üzerinde duruluyor.

 

‘Suriye’de süreci yöneten kişi Barzani’

 

-Hazırlıksız yakalanırlarsa ne olacağını  düşünüyorlar?

Ortay çıkacak yeni durumda hazırlıksız yakalanırlarsa Kürt grupları iktidar kavgası içine girip, birbirleriyle savaşmak durumunda kalacaklar. Tıpkı 90’lı yıllarda Kuzey Irak’ta PKK ile Talabani-Barzani güçleri arasında yaşanan çatışmalar gibi. Yeni süreçte bunun olmaması için şimdiden bir takım önlemler alıyorlar. Bu hazırlıkları örgütleyen ise Barzani’nin nüfuz alanındaki El-Parti ve onun başkanlığını yaptığı 11 üyeden oluşan ENKS dediğimiz gruplar. Bu birlik sürecini yöneten kişi Barzani’dir diyebiliriz.

-Deniyor ki “PKK bizzat Suriye’deki bölgeyi savaş üssüne çevirip, artık savaşı buradan sürdürecek. Bunu da PKK 4. Stratejik hamle diye duyurduğu strateji metinlerinde 2010 yılında ilan etmişti” Buna ne diyeceksiniz?

Suriye eskiden beri örgütün göz ağrısı. Oradan ciddi anlamda militan devşiriyor, Türkiye ile savaşında Esed’in desteğini alarak daha rahat lojistik sağlayabiliyor. Fakat gelişen sürece göre stratejileri sürekli değişikliğe uğradı. APO’nun Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan süreç Suriye unsurunun PKK içindeki gücünü zayıflatmıştı. Fakat Suriye’de şuan oluşan bu kaotik ortamda tekrar benzer bir sürece girildi ve Suriye Türkiye ile yaşadığı krizde PKK’yi, PKK’de Suriye’yi kullanmaya çalıştı. Ama bu tek faktör değil. PKK’nın Suriye’yi üs gibi kullanması şuan için söz konusu olabilir ama yarın müsait olmayabilir. Çünkü Esed’in giderek Nusayri bölgesine çekilme durumu söz konusu. Böyle bir durumda doğal olarak PKK’nin de, bu duruma göre yeniden konum alması gerekir. Bu strateji tamamen Esed’in varlığıyla ve oradaki Kürt muhalefetinin gücüyle ilgili bir durum. Ayrıca Suriye’de muhalefetin başarı kazanması bütün bu dengelerin yeniden kurulmasına neden olur.

-Muhalefetin başarı kazandığını düşünürsek bu stratejilerde ne gibi değişiklikler olur?

Bu durumda Suriye Kürt muhalefeti gerek birlik olarak gerekse dağınık bir yapı şeklinde olsun, muhalefet ile anlaşmak zorunda kalacak. Oradaki Kürtlerin yüzde10’luk bir nüfusu var. Denklemin önemli bir parçası onlar ama sürece elleri zayıf olarak girme ihtimalleri de çok yüksek. Zaten amaçları yeni sürece güçlü girebilmek. Başını Özgür Suriye Ordusunun çektiği muhalefetin kazanması durumunda Esed’i destekleyen PYD’nin masaya oturma şansı çok zayıf bir ihtimal. Ama her iki tarafa da ılımlı yaklaşan en azından muhalefete karşı cephe oluşturmayan El-Parti’nin ve muhalefete açık destek veren ve fakat diğer iki gruptan daha zayıf olan Şepela Kurdi’nin eli daha güçlü olacak. Kürt grupları içinde sadece Şepela Kurdi aktif olarak muhalefete destek veriyor.

-Barzani de Esad’ın gitmesini istiyor ama…

Barzani Esed’ın gitmesini, Esed’e karşı muhalefetin başarı kazanmasını istiyor. Fakat Suriye’de çok ciddi rezervleri de var. Bu rezervler, Burhan Galyun döneminden kaynaklanıyor. Galyun özerkliğe karşı merkeziyetçi bir anlayışı temsil ettiği için Suriye Kürt muhalefeti, Suriye muhalefetine destek vermedi, bundan kaçındı. Bugün oluşturulan yapının başına Galyun’dan sonra Kürt Abdülbasit Seyda getirildi. Dengeleri yeniden değiştirebilecek bir hamle oldu bu. Diğer yandan Suriye Kürt grupları laik-seküler bir yapıda olduğu için İslami bir Suriye’ye sıcak bakmıyorlar. Bundan dolayı da aralarında ciddi bir anlaşmazlık söz konusu. Ama yarın masaya oturulduğunda tüm bu talepler ve güçler etkili olacak. Yenilen tarafta yer alan grupların şansı diğerlerine göre daha az olacak. Barzani’nin yapmaya çalıştığı da yarın oluşacak yeni Suriye’de Kürtlerin bir birlik içerisinde yer almasını sağlamak.

 

‘Medya ulusalcı zihniyetle Türk dış politikasını monşerleştirmeye çalışıyor’

 

-Dün görüntülenen binlerce Kürt askerinin Kamışlı’ya doğru yola çıkmalarının nedeni ne olabilir? Orası zaten Kürt şehri diyorsunuz. O zaman bu hareketliliğin nedenini nasıl açıklarsınız?

Kamışlı, Suriye Kürtlerinin yaklaşık 200 bin nüfuslu başkenti. Oraya giden binlerce kişi falan da yok. Görüntüler abartılıyor ve gidenlerin hiçbiri silahlı değil sivil. Bu konunun abartılması hem Kürt hem de Türk milliyetçi reflekslerden kaynaklanıyor. 300-500 kişinin Kamışlı’ya gitmesi veya Suriye’ye girmiş olması hiçbir şekilde Suriye’deki denklemi etkileyecek bir gücü ortaya koyamaz. Oraya giren kişiler daha önce Suriye’den kaçan Kürtler. Barzani tarafından alınıp eğitilmiş bu insanlar, Barzani güçlerinin koruması altında Suriye’ye giriş yaptılar olay bundan ibaret. Ama bizim medyamız maalesef bu tür konuları ulusalcı bir anlayışla dile getirip gündemleştiriyor.Bununla Türk dış politikasını monşerleştirmeyi hedefliyorlar. Türk dış politikası bence şu anda Suriye Kürtleri ile ilgili olarak doğru bir denklem üzerinde duruyor. Eğer monşerleştirilmeye gidilirse, Türkiye Suriye konusunda ulusalcı çizgiye çektirilip çok yanlış kararlar alıp, yanlış ata oynayabilir. Hükümet bu oyuna gelmemeli ve ilk iktidar döneminde acı bir şekilde tecrübe ettiği Kuzey Irak politikasındaki hatalara düşmemeli. Benzer bir hata Türkiye’nin Kuzey Irak politikasında da yapılmıştı ama bu hatadan sonradan geri dönülünce Türkiye Irak konusunda oldukça rahatladı. Bunun neticesi olarak da şu anda Barzani ile Türkiye’nin arası çok iyi durumda.

-Ancak bunun ötesinde daha farklı gelişmeler de oluyor değil mi?

Evet. Esad’ın elindeki Kürt şehirlerini terk etmesi ve buraları Yüksek Kürt Kuruluna bağlı güçlerin eline geçmiş olması elbette farklı ve yeni bir gelişme. Ancak bu gelişmenin Esed’in iradesiyle mi olduğu yoksa artık Esed’in direnme gücünü yitirmesinden mi kaynaklandığı henüz bilinmiyor. Esed, kendisine karşı ayaklanmanın olmadığı sakin alanlar oluşturuyor da olabilir. Çünkü ortada çatışmadan yönetimi ele alınmış kentler gerçeği var. Şu anda bu kentlerde kontrol PYD ve ENKS’nin oluşturduğu Yüksek Kürt Kuruluna bağlı milislerin elinde. Bu durumun ne kadar böyle devam edeceği de belirsiz. Direnişin şekillenmesine bağlı olarak bu durum her an değişebilir. O nedenle manzaranın netleşmesini bekleyip  görmeden komplovari yaklaşımları mutlaklaştırmak yanlış olacaktır.

-”Barzani yönetimindeki Kürdistan’ın yanında ikinci bir Kürdistan da Suriye’de oluştu” şeklinde yazılıp çiziliyor. Medyanın olayları bu kadar abartılı bir şekilde yansıtması en çok kime yarar?

En çok ulusalcı kesime ve Türkiye’nin politikalarını Ergenekon çizgisine çekmeye çalışanlara, Türkiye’nin Kürt politikasını istismar eden PKK gibi örgütlere ve Kürt-Türk milliyetçiliğine yarar. Ama mutedil çizgiyi benimseyen hiçbir kesime yaramaz.

 

'Barzani’nin El-Partisi PYD’ye karşı silahlanmaya başladı'

 

-Barzani Suriyeli Kürtler üzerinde ne kadar etkili bir isim?

Barzani’nin El-Partisi Suriye’nin güçlü gruplarından bir tanesi. Tarihsel olarak da etkinliği var Barzani ailesinin. Barzani şuan bu misyonunu oynuyor ve Suriye’de Esad zulmünden kaçıp bir şekilde Irak’a sığınmış olan Kürtleri hem kolluyor hem de bunları eğiterek tekrar geri gönderiyor. Aslında Barzani burada PKK’nın PYD’sine karşılık alternatif bir silahlı güç ortaya çıkarıyor. Çünkü Barzani’nin El-Partisi ve oluşturdukları ENKS de yavaş yavaş silahlanmaya başladı. Bunun için de Barzani’nin eğitimine ve silahlandırmasına ihtiyaç var. PYD’ye karşı denge oluşturabilecek tek yapı da bu. Bu Türkiye’ye dönük bir hamleden öte PYD’ye karşı bir girişim. Barzani güçleri dengeleyerek PYD’yi müzakere masasına çekip ekip içinde yer almaya zorlamayı hedefliyor. Aksi bir durumda da karşısına çıkabilecek bir güç olmak istiyor. Barzani ile PKK’nin tarihsel rekabeti dikkate alındığında bu hamle oldukça anlaşılır. Mesela şu anda Barzani’nin elinde eski PKK’lilerden oluşan ve PKK’yi taktiksel anlamda çok iyi tanıyan silahlı bölükler var.

-Barzani’den hep konuşuluyor. Peki mevcut siyasi konjonktürde Talabani nerede duruyor?

Talabani şu anda tarafsız bir Cumhurbaşkanı kimliğini taşımayı ve pozisyonunu sürdürmeyi düşünüyor. Zaten yaşlandı, etkisini de yitirdi. Barzani gibi tarihsel bir etkinliği de yok. Molla Mustafa Barzani’nin yanından yetişmiş bir kişi. Kürtler üzerinde karizmatik bir liderliği de olmadı. Bugün, bu tür ortamlarda ancak tarihsel misyonu olan kişiler Kürtler üzerinde etkili olabilir.