Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, KKTC’de Halkın Partisi Başkanı Kudret Özersay’ı ziyaret etti. Özel, “Biz Kıbrıs halkının iradesine saygılıyız. Bu Kıbrıslının çözüm iradesi noktasında onlar ne karar verirse arkasındayız. Siyasi noktada da cumhurbaşkanlığı noktasında da. Ne karar verirlerse bu kararın arkasındayız ama bir kırmızı çizgimiz var bizim. O da demokrasi, özgür ve eşit şartlarda yapılan seçimler. Türkiye’den birileri kamu gücünü kullanarak, orantısız şekilde Kıbrıs seçimlerini manipüle etmeye yine kalkarlarsa karşısında CHP’yi bulacaklar. Bu Kıbrıs seçimlerinde taraf olmak değil Kıbrıs’ta demokrasinden taraf olmaktır” ifadesini kullandı.
KKTC’de Halkın Partisi Başkanı Özersay’ı ziyaret eden Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın tam 50’nci yılında resmi törenlerden sonra Türkiye’ye dönmeden önce son siyasi parti ziyaretimizi Halkın Partisi’ne gerçekleştirdik. Halkın Partisi siyasi duruşuyla, Atatürk’e, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in değerlerine, kurucu iradeye ve kurucu iradenin önemsediği değerlere sahip çıkmasıyla, yakından takip ettiğimiz bir parti. Bugün hem sayın Genel Başkan hem heyetiyle pek çok konuda fikir birliği içinde olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. İlk Genel Başkan olduğumda yaptığım Kıbrıs ziyaretinde, Halkın Partisi’ni ziyaret edememiştim. Ama bir sonraki ziyarette geleceğimizi ifade etmiştim. Bugün 50’nci yıldönümünün olduğu güne denk geldi. Bu açıdan, bizim açımızdan çok anlamlı” dedi. Özel, sözlerine şöyle devam etti:
“Bu Kıbrıs seçimlerinde taraf olmak değil Kıbrıs’ta demokrasinden taraf olmaktır”
“Geçtiğimiz dönemde Kıbrıs’ta yapılan gerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, gerek parlamento seçimlerinde Türkiye’den bazı siyasi partilerin doğrudan müdahil oldukları ve kamu görevlilerinin alet edildiklerini takip etmiştik. Buna tepki göstermiştik. Biz Kıbrıs halkının iradesine saygılıyız. Bu Kıbrıslının çözüm iradesi noktasında da onlar ne karar verirse arkasındayız. Siyasi noktada da cumhurbaşkanlığı noktasında da. Ne karar verirlerse bu kararın arkasındayız ama bir kırmızı çizgimiz var. O da demokrasi, özgür ve eşit şartlarda yapılan seçimler. Türkiye’den birileri kamu gücünü kullanarak, orantısız şekilde Kıbrıs seçimlerini manipüle etmeye yine kalkarlarsa karşısında CHP’yi bulacaklar. Bu Kıbrıs seçimlerinde taraf olmak değil Kıbrıs’ta demokrasinden taraf olmaktır.
“Erdoğan’ın Kıbrıs’taki bütün partilerle görüşmesini tavsiye ediyorum”
50’nci yıla ilişkin sabahtan itibaren törenlere katıldık. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Devlet Bahçeli, Sayın Müsavat Dervişoğlu, Meclis Başkanımız, Meclis’te grubu bulunan ve bulunmayan siyasi partilerin genel başkanları ile Kıbrıs’ta iktidarı ve muhalefetiyle birlikteydik. Kıbrıs’ı bir bütün olarak sahipleniyoruz. Türkiye’deki bütün siyasi partilerin bu meseleyi sahiplenmesini çok doğru buluyoruz. Bu noktada farklı öneri ve görüşler olabilir.
Biz Kıbrıs’taki tüm siyasi partilerle görüştüğümüz gibi Sayın Erdoğan’ın da Kıbrıs’taki bütün muhalefet partileriyle görüşmelerini tavsiye ediyorum. Kıbrıs’ın bundan sonra barış içinde, kardeşçe yaşaması ve her geçen gün ekonomisinin daha iyiye gitmesi, daha özgürleşmesi için ikinci 50 yıla umutla girdiğimizi ifade etmek isterim. Ama bunun için yapılacak çok şey var. Bunun için birlik ve beraberlik halinde olmak çok önemli. Kimsenin fikrinin kimseye tahakküm kurmasını tarif etmiyorum ama fikirlerin özgürce tartışılmasını, kararın halk tarafından verilmesini tarif ediyoruz.
“Kıbrıs’a üstten bakan ‘yavru vatanımız’ söylemi ile değil, dost ve kardeş olarak yaklaşıyoruz”
Üç sayın genel başkanımızla ki ikisi önceki dönem Dışişleri Bakanımızdır. Sayın Hikmet Çetin, Sayın Murat Karayalçın’la, Sayın Altan Öymen ile birlikte bugün buradaydık. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın harekât kararının altına imza atan -ki bugün o tarihi belgeyi de bir kez daha gördük- Sayın Önder Sav ile birlikte buradaydık. Kıbrıs Barış Harekâtı’nın efsane Dışişleri Bakanı Turan Güneş’i bir kez daha rahmetle anıyoruz. Kızı Ayşe Ayata ile buradaydık. Genel başkan yardımcılarımızla buradaydık. Bundan sonra hep birlikte Kıbrıs’ta olmaya, gözümüz, kulağımız Kıbrıs’ta olmaya ama Kıbrıs’a üstten bakan ‘abi, anavatan, yavru vatanımız’ söylemi ile değil dost ve kardeş olarak yaklaşıyoruz. Kıbrıs’taki siyasetçileri, onların nezdinde tüm üyelerini ve Kıbrıs’taki tüm vatandaşlarımız bir kez daha saygı ile selamlıyorum.
Erdoğan ile sohbeti
Özel, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile kurulan temasa ilişkin soruya, “Önce nezaket cümleleri kuruldu, hal hatır sordu. Kıbrıs ile ilgili değerlendirmelerde bulunduk. 3 gündür Kıbrıs’tayız. Yaptığımız yoğun temaslar hakkında bilgi verdim. Heyetimiz hakkında bilgi verdim. Heyetimizde bulunan genel başkanlarımız, bakanlarımız, geçmişte Türkiye siyasetine damga vurmuş isimler. Onunla ilgili sohbetlerimiz oldu. Meclis’in ortak kaleme aldığı ve oybirliği ile kabul edilen bildiri ile ilgili değerlendirmeler oldu. 50’nci yıla uygun, burada ihtiyaç duyulan birlik ve beraberlik ruhuna uygun, son derece nazik temaslar oldu. Onun dışında çok merak edilecek bir gündemimiz yoktu. Pozitif gündemimiz vardı o da Kıbrıs’tı. Kıbrıs’ın bağımsızlığıydı, Kıbrıs’taki insanların geleceği ve Kıbrıs’ın mutluluğuydu” yanıtını verdi.
TIKLAYIN - Özgür Özel, Erdoğan ile ne konuştuklarını açıkladı; yeni görüşme için tarih verdi
“Türkiye ile mutlaka Kuzey Kıbrıs da AB’ye girmeli”
Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"Biz o gün adaya giderken Kıbrıslı çocuklar gökyüzüne bakıp, bizimkiler diye paraşütçüleri selamlarken adayı işgal etmeye gitmiyorduk. Bunun en önemli kanıtı, adanın siyasi hedeflere, askeri hedeflere ulaşıldığı anda harekâtın durdurulmasıdır. İki gün içinde adanın üçte birini hedeflerine ulaşan Türk Silahlı Kuvvetleri istenseydi, saatler, günler içinde bütün adayı alabilir, Türkiye’ye ilhak edebilirdi. Bunu yapmadık, çünkü barış için buradaydık. Halen barışı savunuyoruz. Barıştan yana tutum takınan KKTC’nin her müzakerede üstüne düşen KKTC’nin, hatta Annan Planı’nı onaylayan KKTC’nin her seferinde cezalandırılıp, müzakereleri bozanların, masadan kalkanların, sözünü tutmayanların ödüllendirildiği sürece itirazımız var.
Güney Kıbrıs’ın tek başına AB üyesi olması kabul edilemez. Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği ile birlikte Kıbrıs sorununun çözülmesini, Kıbrıs’ın da KKTC’nin de içinde bulunduğu şekilde AB’ye tam üye olmaları gerektiğini düşünüyoruz. Aksi durum statüde eşitsizlik yaratıyor. Güney Kıbrıs’ın üyeliğinden geri adım atılamayacağına göre Türkiye ile mutlaka Kuzey Kıbrıs da AB’ye girmelidir. Yok, Kuzey Kıbrıs’ı almayacaklarsa, o zaman Güney Kıbrıs ile Kuzey Kıbrıs’ı ortak statüde AB üyesi yapmanın yolu bulunmalı. Ama buna Kıbrıs’taki herkesin rızası olmalıdır. Biz çözüm istiyoruz. İlk 50 yıl teslim olmamanın, müzakere etmenin, haklı davayı anlatmanın dönemiydi. İkinci 50 yıl çözüm, çare ve Kıbrıs’ın daha mutlu ve müreffeh olmasının başlangıcı olacak diye ümit ediyorum.”
"Kıbrıs’ta bir kusur yapıldıysa, o kusuru yapan Kıbrıs’taki Türkiye Büyükelçisi"
"Kıbrıs’ta bir kusur yapıldıysa, o kusuru yapan Kıbrıs’taki Türkiye Büyükelçisi’dir" diyen Özel, büyükelçiliğin kendilerini karşılamamasına şu sözlerle tepki gösterdi:
"Dünyanın neresine gidersek gidelim büyükelçilerimiz bizleri karşılıyorlar. Gelemezlerse mutlaka bir görevli orada oluyor. Ama biz ne büyükelçiyi, ne büyükelçilikten kimseyi havaalanında da görmedik. Herhangi bir yerde hatırımızı sormadılar. Bu tabii meslekten gelmemenin ve geldiği makamı hazmedememenin sonucudur. Bu konudaki rahatsızlığımızı Dışişleri Bakanlığı’na resmi olarak bildireceğiz.
Dünyanın öbür ucunda bizi büyükelçilerimiz karşılarken, bu büyükelçi Türk bayrağının dünyanın dört bir yanında dalgalandıran Washington’da, İsrail’de büyükelçi olarak görev yapan Namık Tan’ı karşılamadı. Bu büyükelçi iki Dışişleri Bakanı'nı karşılamadı. Bu büyükelçi CHP’nin dört genel başkanını karşılamadı ki bir tanesi mevcut Genel Başkan. Bu büyükelçi Türkiye’nin ana muhalefet partisi liderini karşılamadı. Bu büyükelçinin bunu yapmaması kendisi yapmayabilir, mazeret bulur ama büyükelçiliğe bunu yaptıramaz. Bunun hem diplomatik olarak, hem de devlet geleneklerimize uygun olarak kendisine eleştirilerimizi resmi bir yazı ile sayın bakana bildireceğiz. Dışişleri Bakanlığı gelenekleri olan bir kurumdur. Böyle vasatların elinde vasatlaştırılamayacak bir kurumdur.”