Gündem

OSTİM faciasına bakanlık savunması: Biz sadece tüpün içinden sorumluyuz

Ankara OSTİM'de 20 işçinin patlama sonucu yaşamını yitirmesinin ardından Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nın verdiği savunma ortaya çıktı

20 Haziran 2014 19:00

Ankara'da, 2011 yılında OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi'nde 20 işçinin ölümüyle sonuçlanan patlamada, bilirkişi raporuna göre kusurlu bulunan dört bakanlığın yetkilileri ve görevlileri hakkında soruşturma izni verilmediği ortaya çıktı.

Üstelik bu kararın iki yıl önce verildiği ve yeni tebliğ edildiği anlaşıldı. Dahası Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın “Biz tüpün dışına değil, içinden sorumluyuz” derken, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ise “Bize ihbar gelmediği için sorumlu değiliz” gerekçesini gösterdi.

İsmail Saymaz’ın Radikal’deki haberine göre, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, şüpheli iş müfettişlerini “Bize dava açarsanız, her trafik kazasında trafik polisleri suçlarsınız” diye savunma yaparken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ise iki ayrı bakanlığa topu attı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise kararlara idare mahkemesinde itiraz etmesi gerekirken, bu yola bile başvurmaksızın, kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti.

 

‘Biz tüpün dışına değil, içine baktık’

 

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı OSTİM faciasına ilişkin Bilim, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İl Müdürü Mustafa Dak hakkında 24 Şubat 2012’de Ankara İl İdare Kurulu Müdürlüğü’ne başvurarak, soruşturma izni istedi. Kurul, iki gün sonra, 26 Şubat’ta gönderdiği yanıtta soruşturma izni vermedi. Kararda, “İl müdürlüğünün sadece tüpün dış kısmını denetleyebildiği, dışını denetleme yetkisinin bulunmadığı” gerekçesi gösterildi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, savcılığın izin başvurusu üzerine verdiği 4 Nisan 2012 tarihli kararında, Enerji Piyasaları Denetleme Kurulu’nun (EPDK) bir ihbara dayalı olarak denetim yaptığını belirterek, “Netice itibariyle patlama öncesinde kuruma yapılmış bir ihbar ya da şikâyetin bulunmaması nedeniyle, piyasada faaliyet göstermek için hiçbir lisansı, hatta lisans müracaatı dahi bulunmayan firmanın EPDK tarafından denetlemeyeceği, kaldı ki bu tür denetimlerin söz konusu firmaya ‘iş yeri açma ve çalışma ruhsatı veren’ kurum ve kuruluşlarca yapılması gerektiğini savunarak, soruşturma izni vermedi.

Savcılığın, denetim görevlerini yerine getirmemekle suçlanan iş müfettişleri hakkında soruşturma izni için başvurduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ise 25 Mayıs 2012’deki kararında, “İş kazalarından ötürü iş müfettişlerinin suçlanmasının söz konusu olmadığı, denetimin iş kazaları ve meslek hastalıklarını ortadan kaldırmayacağı, aksi değerlendirme halinde, işlenen her adli olayda emniyet mensuplarını, her trafik kazasında trafik polislerini suçlamak gibi bir soruç doğuracağı” gerekçesiyle soruşturma izni vermedi.

Tüplerin içerdikleri tehlikeli kimyasallara göre etiketlenmesi gerekirken, bu işlemlerin yerine getirilmemesinden sorumlu tutulan Çevre ve Orman Bakanlığı da soruşturma izni için yapılan başvuruya karşılık, “Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sorumlu olduğunu” savunarak, izin vermedi. Bu kararlara itiraz etmesi gereken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise izin verilmeyişi yerinde bularak, 9 Haziran 2014’te kararın işlemden kaldırılmasına ve kovuşturmaya yer olmadığına hükmetti.

 

Bayram Otel kararı iptal edilmişti

 

OSTİM ve İvedik Patlaması Davası’nın gönüllü hukukçularından Erbay Yucak, iş cinayetleri artarak devam ederken, soruşturmaya izin verilmemesinin etkin bir yargılamayı baltalayacağını savundu. Van Depremi’nde yıkılan Bayram Otel’deki ölümlere ilişkin benzer bir kararın Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiğini hatırlatan Yucak, “İşlemden kaldırma gibi bir yola gidilmesi, doğru değildir. Yasal mevzuattaki boşluğun bu tarzda kullanılması hukuk devleti prensipleri ile uyuşmamaktadır. İş cinayetlerinin durmasını istiyorsak öncelikle işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması ve etkin kamusal denetim yapılması ilk akla gelen işlem olsa da, bu davalarda idarenin ve yargılama mercilerinin caydırıcı sonuçları olabilecek yargı pratikleri sergilemesi de en az tedbirler ve denetim kadar önemlidir” dedi.

 

Ankara’yı sarsan patlama

 

Ankara, 3 Şubat 2011’de başkenti sarsan ilk patlama saat 11.00’de OSTİM OSB’deki Özkanlar Hidrolik İmalat’ta olmuştu. Dokuz işçi göçük altında can verdi. Dokuz saat sonra, 1,5 kilometre uzaklıkta İvedik OSB’deki Metsan’da patlama ve yangın meydana geldi. Bilanço ağırdı: 11 işçi öldü.

Patlamanın doğalgazdan kaynaklandığı saptandı. Buna göre Özkanlar ve Metsan’ın oksijen gazı satın aldığı Ersoy Gaz ve kardeş şirketi Asgazsan ruhsatı olmadığı halde, ‘el altından’ doğalgaz dolumu ve satışı yapıyordu. Fakat bunun için, tüpü ve vana sistemi farklı olduğu halde oksijen tüpü kullanılıyordu. Patlama günü, içine daha önce doğalgaz doldurulmuş boş tüpler, oksijen konularak satışa çıkarılmıştı. Patlamaya ilişkin davaya bakan Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi; Ankara Büyükşehir ve Yenimahalle ilçe belediyelerine, iki bakanlığa, TSE’ye, EPDK’ya, Ostim ve İvedik OSB’ye, “Son beş yılda kaç kez denetim yaptınız?” diye sordu. Sekiz kurum ve kuruluş topu birbirine atarken sadece Çalışma Bakanlığı’nın, o da en son 2007’de denetim yaptığı ortaya çıktı.