Sağlık

Osteoporoz tedavisinin maliyeti yüksek

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eftal Yücel, osteoporoz tedavisinin yüksek maliyetli bir hastalık olduğunu belirtti.

12 Ekim 2008 03:00

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eftal Yücel, osteoporoz tedavisinin yüksek maliyetli bir hastalık olduğunu belirterek, "Türkiye'de osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlara bir yıl içinde yaklaşık 300 milyon dolar harcanıyor. Bu paranın yaklaşık 200 milyon dolardan fazlası gereksiz yapılan tedaviler için ödeniyor" dedi.

Osteoporoza 20 dakikada süper teşhis

Hipertansiyon ilacı osteoporoza da iyi geliyor

Romatoloji Araştırma ve Eğitim Derneği (RAED) tarafından 11-15 Ekim 2008'de Antalya'da düzenlenen 9. Ulusal Romatoloji Kongresinin başkanlığını yürüten Yücel, yaptığı açıklamada halk arasında kemik erimesi olarak bilinen osteoporozun, kemiklerin güçsüzleşip kırılmasına neden olan ve kırık olmadığı sürece ağrı yapmayan bir hastalık olduğunu söyledi.

Dünya genelinde yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak akciğer, alzheimer, parkinson, yüksek tansiyon, şeker, kemik erimesine bağlı kırıklar, duyu ve görme bozuklukları gibi hastalıkların görülme sıklığının da yükseldiğini belirten Yücel, özellikle 65 yaş üstündekilerde osteoporozun görülme oranının yüksek olduğunu bildirdi.

Yücel, osteoporozun genetik olma özelliği taşıdığını, ailesinde kalça kırığı olanların, 3 aydan uzun süre ve günde 5 miligramdan fazla kortizon kullananların ya da kullanacakların, bazı hormonal bozukluğu olanların, çok sigara içenlerin ve zayıf kişilerin risk grubunda olduğunu kaydetti. Risk taşıyan kişilerin kemik mineral yoğunluklarına 65 yaşından daha önce bakılabileceğini dile getiren Yücel, risk taşımayanların ise 65 yaşından önce kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırmalarının gereksiz olduğunu söyledi.

"Geri ödeme kriterleri yeniden düzenlenmeli"

Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Romatoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Eftal Yücel, osteoporoz tedavisinin maliyetinin yüksek olduğunu belirterek, "Türkiye'de osteoporoz tedavisinde kullanılan ilaçlara bir yıl içinde yaklaşık 300 milyon dolar harcanıyor. Bu paranın muhtemelen 200 milyon dolardan fazlası gereksiz yapılan tedaviler için ödeniyor" diye konuştu.

Osteoporozun kronik bir hastalık olduğu için ilaçların uzun süre kullanılması gerektiğini anlatan Yücel, ilaç tedavisine ilişkin kararın dikkatli alınması gerektiğini söyledi.

Yücel, batı ülkelerinde osteoporoz tedavisi için uygulanan geri ödeme sisteminin Türkiye'den çok sıkı olduğuna işaret ederek, "Örneğin İngiltere'de kişi 70 yaşından ileriyse, risk faktörü taşıyorsa ve kemik mineral yoğunluğu ölçümü osteoporozu gösteriyorsa ilaç parası ödeniyor. Türkiye'de ise kriter sadece kemik mineral yoğunluğu ölçümü olarak alınıyor, risk faktörlerine ve kişinin yaşına bakılmıyor. Dolayısıyla, kırık riski fazla ve yaşı ileri olmayan kişilere gereksiz ilaç tedavisi yapılabiliyor. Bu durumda Sosyal Güvenlik Kurumu, binlerce hastanın tedavi masrafını gereksiz olarak üstleniyor. Buna karşılık çok az kırığın önüne geçilebiliyor" dedi.

Sağlık Bakanlığı'nın 2 yıl önce öneriler doğrultusunda gereksiz osteoporoz ilacı karşılanmaması için çalışma başlattığını ancak uygulamaya geçmediğini ifade eden Yücel, "Bu ilaçların verildiği hastaların çoğu kırık riski fazla olmadığı halde ilaç kullanıyor. Bu, maddi kaybın yanı sıra hasta için de vücuda gereksiz ilaç yüklenmesine ve yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olabiliyor" şeklinde konuştu.

Yücel, Türkiye'deki ilaç tedavisi için gerekli kriterlerin yeniden düzenlenmesi gerektiği görüşünü savunarak, şöyle devam etti:

"Osteoporoz ilaçlarının geri ödemesi için en azından kırık riski Türkiye'dekinden çok daha fazla olan İngiltere'de uygulanan ölçütler uygulanmalı. Özellikle 70 yaşından önce sadece kemik mineral yoğunluğu sınırın altında ancak diğer riskleri taşımayan (osteoporotik) hastaların osteoporoz ilaçları Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanmamalı.

Kemik mineral yoğunluğu osteoporotik olan ancak diğer risk faktörlerini taşımayan kişiler için yeterli kalsiyum ile D vitamini alınması ve fiziksel aktivitenin artırılması yeterlidir. Zaten kemik kitlesi 30 yaşında üst düzeye çıkar, bu yaştan sonra mevcut değerin üstüne çıkarılamaz anca azalması yavaşlatılabilir."

(AA)