Bugünkü yazısında futbolun barışa katkı sağladığına değinen Radikal Gazetesi Yazarı İbrahim Altınsay, bu evrensel oyunun, kimi zaman milli dava haline getirilmesini şu sözlerle eleştiriyor:
Son Ermenistan maçında gördük ki, futbolun barışa katkısı oluyor. Tabii futbol dünyanın en basit, dolayısıyla en evrensel oyunu...Topu ayakla iki direğin, direk yoksa iki taşın arasından geçireceksiniz. Ama bu oyunu oynamak için bir rakibe, karşı tarafa, yani, öteki takıma ihtiyacınız var. Orta çizgiye teli örgü çekip girişi kapatamazsınız
Ancak futbolun etkisi de bir yere kadar... Bu oyun, şiddet ve saldırganlık gibi dertleri kendi üretmiyor. Çok yaygın bir mecra. Herkes şu ya da bu düzeyde futbolla ilgileniyor. Üstelik çok da heyecanlı bir alan. Böyle olunca toplumda olan ne varsa futbol bunu hemen ve ateşli" biçimde yeniden üretiyor. Yengilerden sonra silahla kutlamalar örneğin. Sanki toplumda önüne gelen silah almıyormuş, en küçük sorunda silaha sarılmıyormuş, devlet içindeki güçler karanlık işlere karışmıyormuş gibi, yengilerden sonra bir iki kişi şarjör boşalımca "çok ayıp, çok ayıp" diye kulak çekiyoruz.
Futbol yapısı gereği sinir, milliyet falan tanımıyor. Ancak iktidarlar tarihi sorunlarla yüzleşemiyor, ülkede demokratik ve eşitlikçi bir ortamın oluşmasını kabullenemiyor, yoksulluğa, eğitimsizliğe çare bulamıyor, sonra milli karşılaşmaları "milî dava" haline getiriyor. Oysa bir maç kazanmakla toplum daha demokratik ve gelişmiş olmaz. Maç kaybetmekle de mahvolmaz. Sorunuza dönersek, evet Dünya Kupası eleme grup kuraları çekilirken toplar denk geldi, aralarında diplomatik ilişki olmayan, kara sınırı kapalı iki ülke birbiriyle eşleşti. Milliyetçiler, intikamcılar düşmanlığı körüklemek için fırsat bildi bunu.
Ancak futbol bu. Gideceksiniz, sahaya çıkacaksınız, topunuzu oynayacaksınız… Ermenistan-Türkiye maçındaki bu zorunluluk iki ülke arasındaki yumuşamaya kapı açtı. Cumhurbaşkanı Gül'ün ziyareti önemli bir jest oldu. Yüz yüze görüşmek, görüşmemekten daha iyi. Ayrıca Ermenistan ile Azerbaycan arasında savaş durumu var. Özellikle Yukarı Karabağlı Azeriler yıllardır sürgün hayatı yaşıyor. Perişan olmuş durumdalar... Azerbaycan ve Ermenistan'ın bir an önce onurlu bir barış için malaya oturması gerek. İki taraf isterse Türkiye buna katkıda bulunur.
Aslında Sınır Tanımayan Taraftarlar Girişimi maç için bir günlüğüne de olsa kara sınırının açılmasını önermişti. Sorunlara hep sıradan halkın, futbolseverin gözüyle bakmak gerek, Sınır kapalı olduğu sürece özellikle Kars yöresi halkı önemli bir gelir kaynağından yoksun kalıyor. İnsanlar geçimlerini sağlayamadıkları için başka yerlere göçüyor. Ermenistan da gereksin imlerini başka yerlerden daha pahalıya karşılıyor, halk yoksulluğun acısını çeki¬yor. Sınır bir günlüğüne açılsaydı hem Türkiye'den futbolseverler maça giderdi, hem de sınır kapatmanın bir işe yaramadığı ortaya çıkardı.