29 Nisan 2018 20:30
"Annem taş kokain çekmekten başka bir şey yapmazdı ve üvey babam altı yaşımdan itibaren bana tecavüz etti".
"Bir gün canıma tak etti ve onu öldürdüm. İlk defa birini öldürmüştüm. Bıçakla yaptım ve çok zor oldu".
"Sadece 12 yaşımdaydım ve çok küçüktüm. Oldukça iri bir adamdı. Son nefesine kadar tüm vücuduyla mücadele etti".
Teresa* konuşurken hissetmek ve acı çekmek gibi insani yetilerini sadece iki seferde ortaya koyuyor: kendi çocukluğunu hatırladığı zaman ve bana çocuklardan söz ettiği zaman.
Öykünün geri kalanını, yani şiddet, işkence ve cinayetleri bana sanki sıradan bir iş yapıyormuş gibi anlattı.
27 yaşındaki ufak tefek bu kadın 1.5 metre boyunda. Kusursuz jean pantalonları, gri spor bir ceketi ve yeni ayakkabıları var. Vücudundaki dövmeleri görülmüyor. Yüzü temiz, saçları arkada at kuyruğu yapılmış. Teresa acılı hayatının yarıdan fazlasını hapishanede geçirmiş.
Onun, Barrio 18'in sayılı kadın üyelerinden birine olduğuna inanmak güç. Ya da bir dizi cinayet ve gasp suçlarından 198 yıllık hapis cezasına çarptırıldığına...
Barrio 18 ve Mara Salvatrucha 13 El Salvador, Guatemala ve Honduras'a terör saçan iki büyük çetenin isimleri. Bu çeteler Orta Amerika'nın kuzeyinde gezegenin en tehlikeli üçgenini oluşturuyor.
Kadın olarak çetelere üye olmak oldukça nadir.
Belki de bu yüzden çetelerin erkek üyeleri üzerinde yazılan makaleler ve akademik çalışmalara kıyasla bu kadınlar hakkında bu kadar az bilgi var.
Kadınların çoğu yapıda merkezi bir role sahip değil. Daha çok bu çetelere yan işlerde yardım ediyor.
Buna karşın erkek gangsterler kadınları ikinci sınıf ve çetenin mülkü olarak görüyor.
Bu çeteler içinde çevre topluluklarındaki ataerkil sistem bir kez daha yaratılarak kadınları vahşi şiddete maruz bırakıyor.
BBC'nin İspanyolca servisi Orta Amerika'ya giderek bu kadınların öykülerini, tanıklıklarını dinledi ve hem mağdur hem de zorba rollerini anlamaya çalıştı.
Teresa ile Guatemala'da Fraijanes bölgesindeki kadın hapishanesinde görüştük.
"Benim gerçek ailem Barrio 18. Kan sizi akraba yapar ama bir çetenin saygınlığı aile yapar".
"Beni kabul ettiler çünkü annem de çete üyesiydi. Ama bu hapse gitmeden önceydi" diyor Teresa.
"İlk yaptığım şey okullarda uyuşturucu satmak oldu. Okulda üniforma giydiğim için kimse kuşkulanmadı. Daha sonra çeteye sokak çocuklarını sokmaya başladım".
"Onlara yiyecek bir şeyler getiriyordum. Başka bir gün ayakkabı ya da neye ihtiyaçları varsa. Bu sayede onların güvenini kazanıyorsunuz ve çetenin onlara yardım ettiğini düşünmelerini sağlıyorsunuz. Daha sonra onlardan her şeyi isteyebilirsiniz. Mesela birini öldürmelerini".
"Üstelik yürüyüşe de çıkarıyordum".
Bir çete üyesi sizi "yürüyüşe çıkarırsa", sizi öldüreceği bir yere götürecek anlamına geliyor.
"Bunu kadınlar yapıyordu çünkü biz daha az dikkat çekiyoruz. Kim onları öldüreceğimizden kuşkulanır ki?".
"Herkes bizim daha zayıf olduğumuzu düşünüyor ya da onlar kadar dayanıklı olmadığımızı. Ama bu doğru değil. Ayrıca itaatkar da değiliz".
"Çetenin beyni biziz. Planı biz yapıyoruz ve uyguluyoruz. Ama bunu insanlara söylediğimde bana gülüyorlar".
"Bu yüzden Capo olmak istiyorum. Sadece erkekler Capo olabiliyor (belli bir bölgedeki kliklerin, hücrelerin ve grupların liderleri). Oysa ben de onlar kadar iyi olabilirim".
"Az kadın olduğu için erkekler bize kız kardeş muamelesi yapıyor".
Çete için üye olmadan gasp gibi küçük işler yapıyorsanız en ufak bir hatada hayatınızı kaybedebilirsiniz.
Ancak çetelerin kadın üyesi olmak zaman zaman çok zor. Eğer size saldıran olursa sizden çok daha büyük, güçlü erkeklerle dövüşmeniz gerekiyor.
Çeteye katılmanın ritüellerinden biri de "zıplanmak". Bu, çete üyeleri tarafından dayak yemek demek. Bu Mara Salvatrucha çetesi için 13 saniye, Barrio 18 için 18 saniye.
2013 yılında Latin Amerika İç Barış Bürosu'nun hazırladığı bir rapor kadınlar için çeteye alınma ritüellerinden söz ediyor.
Buna göre bir kaç çete üyesiyle sınırlı bir zaman dilimi içinde cinsel ilişkiye girmek de var. Buna "küçük tren" deniyor. Araştırma kadınların hemen hepsinin "dayak yemeyi tecavüze tercih ettiğini de" ortaya koyuyor.
Teresa ikinci seçeneği reddettiğini söylüyor.
"Örgüt içinde "demir" olarak bilinen cezalar da kadınlar için daha zor. Eğer rakip çeteden biriyle sokakta karşılaşırsanız onları öldürmeye hazır olmalısınız. Kadın olduğunuz için bundan kaçamazsınız. Bu yüzden öldürmeniz bekleniyor ve biz de öldürüyoruz. Sonra bu bir alışkanlığına dönüşüyor, bir uyuşturucuya. Taş kokaine başladığınızda yeniden içmek istersiniz. Her seferinde biraz daha fazla".
"Başka bir cezaevindeyken başka bir çeteye üye mahkumu öldürmem emredilmişti. Onu hiç tanımıyordum. Ama çocukluktan gelen bu çirkin duygular size hiçbir şey yapmamış birinden nefret etmeniz için iyi yakıt sağlıyor. Şimdi geriye bakınca pişman olduğum tek şey çocuklarımı da bir göreve götürmüş olmam".
Teresa'nın 10 yaşında bir kızı ve sekiz yaşında bir oğlu var. Babaları hüküm giymiş başka bir çete üyesi. Çocuklar büyükanneleriyle yaşıyor.
Teresa çocukların babasıyla birlikte giysi, ayakkabı ve diğer ihtiyaçları için her türlü ayarlamayı hapishaneden yürütüyor.
"Bir keresinde haracını ödemeyen taksi şoförünün öldürülmesi gerekiyordu. Kızımı da götürdüm ve arka koltuğa oturdum. Onu ölümüne götürdüğümü nasıl tahmin edebilirdi ki?"
"Taksi şoförünü kurşunlarla öldürdüler. Kurşunlar... Kızım bu sese çok alışmıştı. Ama o günler geride kaldı".
"Burada hapiste sabahın altısında kalkmak, yıkanmak ve saat 10'a kadar esrar içmek dışında bir şey yapmıyorum. Sonra kahvaltı ediyorum, dişlerimi fırçalıyorum ve telefonda konuşuyorum. Aslında cep telefonuna izin yok".
Teresa pantalonunun paçalarını sıvayıp sol bacağındaki dövmeleri gösteriyor. Barrio 18'in tipik sembollerinden siyah örtülü kurukafa ve tırpan dövmesi çizilmiş.
Çetenin çete haricinde inandığı tek şeyin bu olduğunu söylüyor Teresa: Kutsal Ölüm. Kökeni Meksika'ya dayanan ve ölümü karakterize eden bu figür bazıları için tapınma objesi bazıları içinse şeytanca.
"Çeteden çıkmayı hiç düşündüm mü? Hayır. Çünkü çeteyi terk etmek bir yanılgı. Onların size verdikleri, giderek uzayan bir ip. Ama herhangi bir noktada bu ipi kesebilirler".
"Çeteden çıkışın tek yolu ölüm. Çünkü çete için ölmek ve öldürmek da dahil her şeyi yapmaya hazırlıklı olmalısınız. Eğer bir üyenin karısıysanız sizi herkesle paylaşırlar".
Orta Amerikalı çetelerde Teresa gibi hakları olan ve çeteye ait dövme taşıyan az sayıda kadın var.
Ama "zıplanmayan", yani üye olma ritüellerinden geçmeyen pek çok kadın bulunuyor. Bunlar üyelerin eşleri, onlara bakan, çocuklarını yetiştiren ve saklandıkları toplulukları sürdüren kadınlar.
Düşmanı "avlayan" kadınlar erkekleri hapishanelerde ziyaret ediyor, bir hapisten diğerine talimatları taşıyor. Onlar çetenin kulakları ve gözleri, haraçları topluyor, üyelerin cesetleri için adli tıp belgelerini inceliyor.
"Ben bir Jaina'yım. Bu gangsterlerin eşlerine verilen isim. Bizim için bu isim ölümle eşanlamlı. Ya da daha kötüsü".
Jessica* 26 yaşında. Konuşurken at kuyruğu yapılmış uzun sarı saçlarıyla oynuyor. Üstünde göbeğini açıkta bırakan bir tişört ve gri tayt var.
Jessica bizimle Guatemala City kentinde hapishane içinde yer alan Santa Teresa Kadın Merkezi'nin avlusunda buluşuyor.
17 Kasım'da Jessica gasp suçundan hüküm giydiği 18 yıllık hapis cezasının sekizini tamamladı.
Önce bize tatlı bir gülümsemeyle yaklaşıyor. Ancak kısa süre sonra sohbet Barrio 18 hacını takan diğer mahkumlara gelince kavgacı karakteri ortaya çıkıyor. Özellikle de çete üyeliği yaptığı geçmişinden konuştuğumuzda.
"Sevgilimin çete üyesi olduğunu başından beri biliyordum. Ama adrenalin hoşuma gidiyordu. Ancak cinayetlerden haberim yoktu. Bunu onunla yaşamaya gidince öğrendim. Ben 16 o da 14 yaşındaydı. Başladığında bir bebekti".
"Kankalardan biriyle evlendiğinizde sizi herkesle paylaşıyorlar. Kocam bunu kafasından çıkardı. Diğerleri ona beni güzel bulduklarını söyleyince kocam da onlara onun karısı olduğumu söyledi. Evden dışarı çıkmama izin vermiyordu".
"Çifte tehlike yaşıyorduk. Rakip çete sadece eşine zarar vermek için sizi öldürebilir. Neresi acıtırsa en çok oraya vurmanız gerekir, bilirsiniz. Bir de kendi riskiniz var eğer sizin ispiyonladığınızı düşünürlerse kocanızdan sizi öldürmesini isteyebilirler. Sonunda boğazınız kesilebilir".
Bir kızın başına bunlar geldiği için Evanjelik rahip Daniel Pacheco Rivera Hernandez'i kontrol eden farklı çetelerle görüşmelere başlamış.
Yıllar boyunca burası Honduras'ın sanayileşmiş başkenti San Pedro Sula'nın en tehlikeli bölgesiydi. Şu sıralarda istatistiki olarak dünyadaki en ölümcül kentlerin başında geliyor.
"13 yaşındayken işkence gördü, tecavüze uğradı ve günler boyunca doğrandı".
Çetelerin saklandığı ve toplantılarını yaptıkları "casa destroyer" olarak bilinen "deli evleri"ne kapatılan kıza işkence yaptıkları sırada annesini telefonla arayarak kızının çığlıklarını dinlettiler.
Bu dayanılmazdı. Pacheco bir şeyler yapmalıydı. Bugün çetelerin saygısını ve bölgedeki mahallelerde belli bir statü kazanan Pacheco, vahşeti azaltmaya çalışıyor.
Jessica pek ikna olmuş görünmüyor.
"Çete içinde kocan dışında biriyle takılırsan da seni öldürebilirler. Oysa erkeklerin iki, üç, dört hatta beş kadınları var. Hata yaptığını düşündüklerinde bir Jaina'yı alır ve 10 ya da 20 erkek ona tecavüz eder. Onunla istediklerini yaparlar".
"Ben kocama çocuk veremedim. Şimdi başka karısı var. Eğer çocuğumuz olsaydı çocuğu bana getir derdi ve ben asla oradan çıkamazdım".
Orta Amerika Kuzey Üçgeni'ndeki çetelerle ilgili raporlarda kadınların hem içeride hem dışarıda erkekler tarafından kontrol edildiği belirtiliyor.
Araştırmacı Ana Glenda Tager "Erkekler onlara tam anlamıyla güvenmiyor. Onları zayıf ve çenesi düşük buluyor ve arka planda görevlendiriyor. Kadınların çeteler içinde saygı ve güç kazanması çok ufak bir olasılık" diyor.
Tager "Bu gruplarda ataerkil yapı dışarıdan yeniden yaratılıyor, kadınların bedenlerine çete üyelerinin el koyması buna bir örnek. Kadınların vücutları çetenin mülkü olarak görülüyor. Bu aşırı bir güç kullanımı" dedi.
Jessica da bunu iyi biliyor.
"Jaina olmak yerine çete üyesi olmak ister miydim? Hayır. Bunu yapmak için öldürmeniz gerekiyor ve ben kimsenin öldürülmemesi gerektiğini düşünüyorum. Öte taraftan parçası olduğum bazı gasp suçları cinayetle sonuçlandı bunun da farkındayım".
"Buradan çıktığım zaman tüm bunlardan uzaklaşacağım. Mümkün olduğunca uzağa. Belki ABD'ye".
"Çok uzun yaşamayacağım".
Abigail* Jessica'nın ulaştığı kararlara ulaşmaktan henüz çok uzak. Abigail, şu sıralar Barrio 18 çetesine "üyeliğini tazeleyip tazelememeyi" düşünüyor.
Üç aylık hamile olan Abigail eğer bebeğe bakmazsa çete tarafından öldürülme tehdidiyle karşı karşıya.
"26 Aralık 2016'da katıldım. Barrio 18 çetesinden bir çocukla sigara ve esrar içmeye başladım. Bana katılıp katılmak istemediğimi sordular. Büyükannem beni evden kovduğu için kabul ettim. Girmek için bir kankayla konuştum. O kadar".
Abigail her cümlenin sonundaki sözcüğü tereddüt içinde söylüyor. Başı yana eğik, ağzı hafif aralık, bacakları açık ve elleri ceplerinde.
Tişörtündeki resmin kime ait olduğunu bilmiyor.
"Che Guevara mı? Hiçbir fikrim yok adamım".
Onu dinlerken bir anlığına 14 yaşında olduğunu ve sadece ilkokulun dördüncü sınıfına kadar okuduğunu unutuyorsunuz. Babasını hiç tanımıyor ve küçük yaşlarından beri annesini görmemiş. Annesinin kız kardeşiyle kuzeyde yaşadığını düşünüyor.
Ama onu aramak aklına gelmemiş. Abigail alkolik olduğunu söylediği büyükannesiyle birlikte kalmış. Büyükannesiyle sürekli kavga ediyor ve defalarca evden kovulmuş.
Abigail yaşlı bir adamın çamaşırlarını yıkayarak geçindiğini söylüyor. Onu tanıyanlar ise 4 dolara fahişelik yaptığını iddia ediyor. Abigail bunu reddediyor.
Dünyanın bu bölgesinde bu, çok da olağanüstü bir öykü değil. Devletin noksanlığının göze çarptığı bu yerde vatandaşlar her türlü şiddetten mustarip. Genç kızlar ya da yetişkin kadınlar için bu genelde cinsel taciz anlamına geliyor.
Bu tür bir ortamda çete çocuklar için sağlam bir seçenek demek. Abigail'in amcası da Barrio 18'e dokuz yaşındayken katılmış. Şimdi 15 yaşındaki amcası hapiste mahkeme kararını bekliyor.
"Gasp ile suçlanıyor. Kaç yıl içeride olacak bilmiyorum. En kötüsü silah taşıyor olması"
"Ben bunun parçası değildim. Sadece polis ya da rakip çete üyelerine karşı gözcülük yapıyordum. Bir keresinde de uyuşturucu için beni Tegucigalpa'ya gönderdiler. Ama hiç hoşuma gitmedi. Tehlikeliydi".
"Çete içinde her şey paylaşılıyor. Eğer bir tabak yemek varsa 10 kişi o yemeği paylaşır. Eğer biri ölürse tabut ve mezar için para toplanır. Böylece ailelere yük olunmaması amaçlanır".
"Cezaevlerine yemek de gönderiyorlar. İhtiyacınız olan şeyleri yolluyorlar. Size bakıyorlar. Çeteden ayrılmak için izin istemedim. Sadece artık üye olmadığıma dair bir mesaj aldım. Bebek için miydi bilmiyorum. Bazıları öyle söylüyor".
Abigail daha doktora gitmemiş. Büyüyen göbeği ve bebeği istemeyen bir çete üyesi tarafından hamile bırakıldığından da pek söz etmiyor.
Peki o bebeği istiyor mu? "Hayır" diyor alaycı ve bilinçsiz bir gülümsemeyle.
"Bebeği başka birine vermek daha iyi" diyor cebinden esrar torbasını çıkarırken. Ona göre hamilelik kötü alışkanlıklarını durdurmadı ve kendine bakma niyeti de yok.
"Şimdi çeteye geri dönebileceğimi söylüyorlar ama emin değilim. Hayır demeyi düşünüyorum, sivil biri olarak hareket edebilirim. Yoksa sadece burada kalabilirsin".
"Barrio'da olmak da çok tehlikeli. Onlar için şey daha kolay..."
Başını yana yatırıp baş parmağıyla boynundan soldan sağa doğru hayali bir çizgi çiziyor. Yani birini öldürmek çok daha kolay.
"Burada şiddete alışıyorsunuz. Başı kesilmiş, beyni elinde birini bile gördüm".
"Geri gitsem fark eder mi? Kimbilir, her iki şekilde de uzun yaşamayacağım. Çok az kişi burada uzun yaşar".
© Tüm hakları saklıdır.