Gündem

Örsan Öymen, CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı

15 Eylül 2023 16:06

Prof. Dr. Örsan K. Öymen, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanlığı'na aday olduğunu açıkladı. Öymen, konuşmasında, "Ne yazık ki partimiz statükocularla sahte değişimciler arasında sıkışıp kalmıştır. CHP çıkmaz sokağın içindedir. Bizim üçüncü yol açmamız gerekiyor. Bu yol, Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Bu yol, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerinin yoludur. Bu yol, Altı Ok yoludur. Bu yol, sosyal demokrasi ve demokratik solculuğun yoludur. Bu yolu açmak için 38. Olağan Kurultay’da CHP Genel Başkan aday adayı olmaya karar verdim” dedi.

Eski CHP Parti Meclisi (PM) üyesi Prof. Dr. Örsan K. Öymen, bugün saat 16.00’da CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısıyla Genel Başkanlığa aday olma kararı aldığını duyurdu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Semra Dinçer, Genel Merkez girişinde karşıladığı Öymen’e, toplantının yapıldığı ikinci kattaki salona kadar eşlik etti. Ayrıca Öymen’in basın toplantısı, CHP’nin kurumsal X hesabından da yayınlandı.

Öymen, şöyle konuştu:

“Buraya Anıtkabir’den geldik. Biraz önce CHP’nin kurucusu ve ilk Genel Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü ziyaret ettik. Haziran ayında ‘CHP İlke ve Demokrasi Hareketi’ adlı bir hareketi kurduk. Temel amacımız parti içi demokrasinin sağlanması ve partinin kurumsal kimliğine, ilkelerine, ideolojisine sahip çıkılması. Bu çerçevede 24 Haziran’da bir bildiri yayınladık. Seçimlerden sonra seçim analizini de içeren bir bildiriydi. Daha sonra sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na açık bir mektup yazdık. Onu da 4 Ağustos’ta medyayla paylaştık. Aynı basın toplantısında bu hareketin içinden bir genel başkan aday adayı çıkartacağımızı da açıklamıştık. CHP’deki kongre ve kurultay sürecini bu yıl yapılan seçimlerle birlikte ele almak gerekiyor. Seçimlerden sonraya denk geldi malum. Burada birkaç tespiti öncelikle ortaya koymak isterim.

“Partimiz, oylarını uzun yıllardır artıramamıştır”

Birincisi mevcut yönetimin ve genel başkanımızın liderliğinde 13 yılda girilen seçimlerin tamamı kaybedilmiştir. 13 yılda 12 seçim kaybedilmiştir. 5 Milletvekilliği Seçimi, 3 Cumhurbaşkanlığı Seçimi, 2 referandum ve 2 belediye seçimi. Belediye seçimlerinde birisinde İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gibi şehirlerin kazanılması göreceli olarak başarıdır. Türkiye çapında kaybedilmiş bir seçimdir. CHP’nin oyu yüzde 22-26 bandı arasında bir yere takılmıştır. Partimiz, oylarını uzun yıllardır artıramamıştır. Bu daha önceki dönemi de kapsıyor. Deniz Baykal’ın döneminde de hatta barajın altında kaldığı dönemler de oldu. 12 Eylül’den sonra partimiz yeniden açıldıktan sonra ne yazık ki bu oy oranının arasına sıkışmış durumda. Üçüncü tespit, yüzde 48 alınan oy elbette önemli, değersiz değil. Daha önceki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefet partilerinin gösterdikleri Cumhurbaşkanı adaylarının aldığı toplam oy ile aynı. Daha önce muhalefet partilerinin de gösterdikleri adaylar vardı. Onların oylarını topladığın zaman o da yüzde 48 ediyor. Elbette tek adayla girmiş olması önemli bir gelişme. Ne yazık ki mevcut yönetimle bu oy oranında bir artış sağlanamamıştır.

"Demokratik bir ülkede genel başkan bir veya iki seçimi kaybettiği zaman istifa eder"

CHP’de bir yönetim değişikliğinin olmaması durumunda, genel başkanlık dahil buna, önümüzdeki belediye seçimlerinde de başarılı bir sonucun alınma olasılığı oldukça düşüktür. Bütün araştırmalar, halktan gelen tepkiler, ilçe kongrelerindeki hava bunu göstermektedir. Ne yazık ki CHP tabanında da çok ciddi bir tepki oluşmuş durumda bir yönetim değişikliği gerçekleşmediği için. Normalde demokratik bir ülkede bir genel başkan bir veya iki seçimi kaybettiği zaman istifa eder veya yeniden aday olmayacağını açıklar. Bu demokratik ülkelerde bir teamüldür, demokrasinin gereğidir. Ne yazık ki partimizde böyle bir gelişme yaşamadık.

"PM'de ayrıntılı tartışmalar yürütülmeden kararların alınması büyük hatalara neden oldu"

AKP’nin baskıları konusunda CHP yönetiminin belki yapabileceği fazla bir şey yoktu. Ama CHP yönetiminin yapabileceği şeyler vardı. Bu nedenlerden bir tanesi de parti içi demokrasi sorunu. Parti organlarının çalıştırılmamış olması, partide oligarşik bir yapının oluşması ve kararların yukarıda 5-10 kişi tarafından veriliyor olmasından dolayı birçok lojistik, stratejik ve ideolojik hatalar yapılmıştır. Parti Meclisi’nde ayrıntılı tartışmalar yürütülmeden kararların alınması büyük hatalara neden olmuştur. Örneğin listeler konusu. Yüzde oyu 1-2’yi bulmayan siyasi partiler 39 milletvekili elde etmiştir CHP listelerinden. Bu halkın egemenliği ilkesine, temsiliyet ilkesine aykırı bir durum. Temsiliyetin gasp edilmesi anlamına geliyor. Örgütlerimizde ayrıntılı bir şekilde tartışılsaydı bu büyük hata yapılmazdı.  Örgütün seçime hazırlanması için daha büyük bir motivasyon sağlanabilirdi.

“CHP, kimliğini yitirmiştir ve kaybetmiştir”

CHP, kimliğini yitirmiştir ve kaybetmiştir. CHP, ilkelerinden uzaklaşmıştır. Bir siyasi partinin üyesi kurultay tarafından belirlenen partinin temel ilkelerine uymakla yükümlüdür. Partinin temel ilkelerinin ne olduğu bellidir. Altı Ok. Cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, milliyetçilik, devrimcilik, sosyal demokrasi, demokratik solculuk ve bunlara bir bütün olarak sahip çıkılması. Bu bir çoktan seçmeli sınav gibi değil. Keyfinize göre istediğiniz ilkeyi seçebilirsiniz, istediğinizi bir kenara atabilirsiniz gibi bir durum söz konusu değil. Partimizde ideolojik bir bütünlük de sağlanamamıştır. Bu halkta güven ve tutarlılık sorununa yol açmıştır. Partinin neyi temsil ettiği belirsizdir.

Sosyal demokrasi ve demokratik solculuk, karma ekonomik modeli savunur.  Sosyalist Enternasyonal’de de bu açık bir biçimde yer alır. Özel sektörün karşısına güçlü bir kamu sektörünün getirilmesi, daha çok kazanandan daha çok vergi alınması, yoksul kesimin vergi yükünün hafifletilmesi, sendikaların güçlendirilmesi gibi yollarla ekonomik ve sosyal adaletin sağlanmasını hedefler.

“İsimler değişti, sorunlar değişmedi”

Altı Ok ile sosyal demokrasi arasında bir karşıtlık yaratmaya çalışmak hem partimizin tarihsel ve kurumsal kimliğine aykırıdır. Hem de partimizde çok ciddi ideolojik ve kadrosal bölünmelere yol açacaktır. Ne yazık ki bu konuda yıllardır parti yönetimi gereğini yapmamıştır. Ben benzer eleştirileri, Deniz Baykal döneminde, 2003-2008 yılları arasında, 5 yıl PM üyeliği yaptım. Aynı eleştirileri o zaman da yöneltiyordum. Ne yazık ki aynı eleştirileri hala yapmak zorunda kalıyoruz. İsimler değişti, sorunlar geçen yıllar içerisinde değişmedi.

“SORUNLARIN PARÇASI OLAN KADROLAR DEĞİŞİMİ NASIL SAĞLAYACAK? TEMEL SORU BU”

Bir değişimden, değişim hareketinden söz ediliyor. Bu konuda birçok girişim gerçekleşiyor. Genel Başkan aday adayı olduklarını söylüyorlar. Acaba bu arkadaşlarımız az önce saydığım yanlışlar, hatalar dahil, seslerini çıkartmışlar mıydı? O sorunların parçası olan kadrolar değişimi nasıl sağlayacak? Temel soru bu. Sorunun parçası olanlar sorunu nasıl çözecekler? Hatta ses çıkarmayarak yapılan hatalara ortak oldular. Zaman zaman da birçok kararın altına imza attılar. Dolayısıyla bu değişim taleplerinde bir samimiyet göremiyorum.

“CHP Genel Başkan aday adayı kapalı kapılar ardında müzakerelerle mi belirlenir”

CHP Genel Başkan aday adayı kapalı kapılar ardında birtakım müzakerelerle mi belirlenir? Yoksa örgütten tabandan, ilçelerin, illerin, seçmenin onlarla da görüşerek ve görüşleri alınarak bu sürecin yürütülmesi daha doğru olmaz mı? Kapalı kapıların ardından neler döndüğünü çok iyi bilmiyoruz ama şöyle bir algı oluşuyor. ‘Emanetçi’, ‘uydu’ genel başkan aday adayı gibi izlenimlere yol açıyor. Değişim talebinde bulunanlar partinin temel ilkelerine, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine ne kadar sahip çıkıyorlar? Atatürk’ün aydınlanma devrimlerine, altı ilkeye de demokratik solculuk ile birlikte sahip çıkmamız, bu ilkeler doğrultusunda tarım, sanayi, teknoloji, eğitim, sağlık, ulaşım, iletişim projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Mevcut yönetim ile değişim talebinde bulunup yönetime talip olanlar arasında ne kadar fark var? Belki nüanslar olabilir. 

“Mutlaka bir üçüncü bir yol açmamız gerekiyor”

Ne yazık ki partimiz mevcut genel merkez yönetiminin temsil ettiği statükocularla, sahte değişimciler arasında sıkışıp kalmıştır. Bir kısır döngü söz konusudur. CHP, çıkmaz sokağın içerisindedir. O nedenle bizim mutlaka bir üçüncü bir yol açmamız gerekiyor. Bir başka yol açmamız gerekiyor. Bu yol, Mustafa Kemal Atatürk’ün yoludur. Bu yol, Atatürk’ün aydınlanma devrimlerinin yoludur. Bu yol, altı ok yoludur. Bu yol, sosyal demokrasi ve demokratik solculuğun yoludur. Bu yolu açmak için 38. Olağan Kurultay’da CHP Genel Başkan aday adayı olmaya karar verdim. Sizlerin vasıtasıyla kamuoyuyla paylaşıyor ve bunu ilan ediyorum. İlkeler sadece bir sözcükten ibaret değillerdir. İlkeler aynı zamanda projelerinizle, çözüm önerilerinizle karşılığının olması gerekir.”