Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk, “İnşallah seçimden evvel bir barış olur diye düşünüyorum. Bu konuda karamsarım. Bu çatışma ve savaş halinin böyle giderse hepimiz için çok kötü olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
Cumhuriyet’ten Ezgi Atabilen’e konuşan Orhan Pamuk, “Barış için seçim sonuçlarını beklememeliyiz. İki ay var daha seçime. İki ay daha böyle gitmemeliyiz. Bu hepimiz için korkunç olur. Bir an evvel barış olması gerektiğini düşünüyorum. HDP zaten dile getiriyor barış talebini. Hükümet de barışı istemeli. Bu savaşın oylarını artıracağına inanmamalı” dedi.
Ezgi Atabilen'in Orhan Pamuk'la yaptığı söyleşi şöyle:
- Bu akşam (dün akşam) 8. Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nü alacaksınız. Aslında sizi Erdal Öz keşfetmiş, değil mi? Onun hikâyesini anlatır mısınız?
1975 yılında “Cevdet Bey ve Oğulları”nı yazıyordum. Henüz hiçbir yazısı yayımlanmamış bir yazardım. Aslında ressam olmak istemiştim ama birden 23 yaşında romancı olmaya karar verdim. Fazla kararsızlık geçirmeden ilk romanımı yazmaya başladım. Roman yavaş ilerliyordu. Ne olacak, kitaplarım yayımlanacak mı, yetenekli miyim, nereden yayıncı bulacağım gibi bütün yazarlarda olan dertlerim vardı. Derken bir ilan gördüm gazetede. Antalya Film Festivali’nde bir kısa hikâye yarışması açılıyordu. Güzel, işte buraya bir öykümü yollayayım, dedim. Orada üçüncü oldum. Sonra beni ödül almaya Antalya’ya davet ettiler. 23 yaşındaydım, ilk defa insanlara bir metin göstermiştim. Çok mutlu olmuştum çünkü hemen ödül vermişlerdi. Antalya’ya da çağırdılar. Yazı yazdığım için Antalya’ya uçak bileti, konaklama ve geri dönüş. “Vay be, yazarlık iyiymiş” diye düşünmüştüm. Jüridekiler Fakir Baykurt gibi 1970’lerde Türk edebiyatının ana gövdesi olan, başta Yaşar Kemal olmak üzere en çok okunan yazarlar, o kuşaktı. Sol roman demek köyde geçen roman yazmaktı. Ama benimkisi tarihi bir hikâyeydi. Bütün o yazarlarla 23 yaşında tanışma fırsatı bulmuştum.
- Erdal Öz de jürideydi değil mi? Onunla da orada mı tanıştınız?
Jüride Erdal Öz’ün olduğunu biliyordum ama törende kendisi yoktu. Fakat ödülü düzenleyenlerden birisi dedi ki, Erdal Öz size bu numarayı verdi, sizi tanımak istiyor, çok beğenmiş hikâyenizi. Bu beni çok heyecanlandırdı. Hemen iki tane daha yazdım o hikâyelerden yine “Cevdet Bey ve Oğulları”na ara verip. Belki Erdal Öz veya birisi basar diye. Erdal Öz o sırada Cem Yayınları’nın çocuk bölümünü yönetmek üzere Ankara’dan Bâbıâli Yokuşu’na gelmişti. Yayınevinin arka bölümünde, küçük bir odada çocuk kitaplarının editörlüğünü yapıyordu. Erdal o zaman 40, ben 23 yaşındaydım. Orada tanıştık. Tatlı sözler söyledi. 40 yaşındaki ünlü bir yazardan 23 yaşındaki gencin duymaktan çok hoşlanacağı, sen çok yeteneklisin, gibi lafları bol tarafından söyledi. Fakat bana büyük bir şevk verdi. Çünkü ben evde tek başına yazarlık yapıyordum. Genç yazar adayların yazılarını yayımlayacakları dergileri, arkadaşlıkları falan olur, öyle bir şeyim yoktu. Anlattığım 1975 yılı.
- Yarışmanın birincisi ve ikincisini hatırlıyor musunuz? Öykünüzün adı neydi?
“Hançer”di hikâyemin adı. Birinci Dursun Akçam, ikinci Celal Özcan’dı.
- Erdal Öz’le ilk karşılaştığında 23 yaşında olan genç Orhan Pamuk’u şimdi karşınıza alsanız, ona ne tavsiye edersiniz?
Vaktin çok kıymetli olduğunu söylerdim. Bildiğini yap, istediğini yap derdim. Bunlara aslında sadık kalmaya çalıştım. Korkma, edebi olarak daha radikal ol, derdim.
- Erdal Öz adını taşıyan ve Can Yayınları’nın desteklediği bu ödülü almak size neler hissettiriyor?
Çok seviniyorum. Arkadaşımdan tatlı bir şekilde bahsetmek için de imkân sunuyor. Türkiye’den ödül almanın bir başka tadı var.
AKP savaşın oylarını artıracağına inanmamalı
- Ülkedeki mevcut savaş ortamını Erdoğan’ın başkanlığının da önünü açacak bir seçimin AKP tarafından ‘kaybedilmesine’ bağlayan görüşü nasıl değerlendiriyor, siz nasıl düşünüyor, ülkenin çeşitli yerlerinden gelen haberler karşısında neler hissediyorsunuz?
İnşallah seçimden evvel bir barış olur diye düşünüyorum. Bu konuda karamsarım. Bu çatışma ve savaş halinin böyle giderse hepimiz için çok kötü olacağını düşünüyorum. Barış için seçim sonuçlarını beklememeliyiz. İki ay var daha seçime. İki ay daha böyle gitmemeliyiz. Bu hepimiz için korkunç olur. Bir an evvel barış olması gerektiğini düşünüyorum. HDP zaten dile getiriyor barış talebini. Hükümet de barışı istemeli. Bu savaşın oylarını artıracağına inanmamalı.