HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, Ordu'da yaşanan sel felaketiyle ilgili olarak değerlendirmede bulundu. Hükümetin tüm zararları karşılayacağını açıkladığı Ordu için Yılman, Tabiat Ana intikam alıyor. 'Beton yığınlarıyla doldurduğunuz nehir yataklarımı geri verin!' diyor. 'Medeniyeti getireceğim hırsıyla yaptığınız o köprüler, yollar, kavşaklar için kestiğiniz ağaçlarımı yerine dikin!' diyor" ifadesini kullandı.
Ordu'nun Ünye ilçesinde sahil yolunda aşırı yağışlar sebebiyle köprüler yıkıldı. Karadeniz sahil yolunda ulaşım durdu. Ünye'de bir tekstil fabrikasında 165 kişi mahsur kaldı. Ordu Belediye Başkanı Enver Yılmaz, sel felaketinden 500 bin kişinin etkilendiğini açıkladı.
Yılman'ın "Eyy kurban olduğum ne istedin Ordu’dan?" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Dün Ordu’nun Ünye ilçesinde başlayan ve şehrin büyük bir bölümünü teslim alan şiddetli yağışın, afetin yarattığı tahribat çok büyük!
Öncelikle bu doğal afetten etkilenen tüm Ordululara büyük geçmiş olsun diliyorum. Ben yazıyı kaleme aldığım saatlerde çok şükür bir can kaybı yoktu, sonrasında da olmamasını temenni ediyorum.
Ancak bu girizgah dolayısıyla da meseleyi klasik; “Aman aman… Cana gelen, mala gelsin!” deyiminde olduğu gibi okuduğumun da düşünülmesini istemiyorum.
Ben dün öğleden sonra bütün gün Karadeniz’de afet dolayısıyla yaşananları okudum ve ekranlarda izledim. Siz de izlemişsinizdir muhakkak. Felaket yaşanmaya başlandığı andan itibaren tüm tv ekranları bir yandan bölgeye bağlanarak yaşananları aktarıyordu, diğer yandan da hem işin uzmanlarından hem de yetkililerden açıklamalar alarak kamuoyunu bilgilendiriyordu.
Gerek bölgeden haber geçen basın mensuplarının görüntüler eşliğinde aktardıkları gerekse yetkililerin yaptığı açıklamalar gerçekten çok ürkütücüydü.
Mesela önce Ünye ilçesinde toplamda 4 köprünün sel nedeniyle çöktüğü aktarıldı. Ancak sonradan yaptığı açıklamayla Ordu Belediye Başkanı Enver Yılmaz kent genelinde 8 köprünün yıkıldığını duyurdu. Öte yandan Ordu-Samsun karayolu üzerinde bulunan diğer iki köprü de sel sularının şiddetli olması nedeniyle trafik ekipleri tarafından bir süre her iki yönlü olarak ulaşıma kapatıldı.
Sadede gelirsek…
Kuşkusuz yaşanan bir afet ancak bizim bunu sadece bir afet görüp “ah vah” edip sorunu geçiştirmemiz hakikatli bir duruş olmaz!
Bir kere şunu yazalım… Neredeyse yılın tamamında yağış alan Ordu ilimiz ilk kez böylesi yoğun bir yağışla karşı karşıya kalmıyor. Ordu var olduğundan beri bulutların çok yağmur yağdırmayı sevdiği bir şehrimizdir.
Peki, daha önceleri yoğun yağışlarla başa çıkabilen Ordu’nun tabiatına ne oldu da, önceden olmadığı kadar yıkıp geçti bu son yağış?
Söyleyeyim ne olduğunu…
Tabiat Ana intikamını alıyor.
Onun rızası olmadan, ondan alınan her şeyi geri istiyor.
Mesela; ”Beton yığınlarıyla doldurduğunuz nehir yataklarımı geri verin!” diyor. Ya da; “Medeniyeti getireceğim hırsıyla yaptığınız o köprüler, yollar, kavşaklar için kestiğiniz ağaçlarımı yerine dikin!” diyor.
"Madem benim dengemi bozdunuz, ben de sizin dengenizi işte böyle yerle bir ederim" diyor.
Velhasıl diyor da diyor yani kurban olduğum…
Ve maalesef bunu derken de can da yakıyor, malı mülkü de yıkıp atıyor!