Politika

Onkolog Dr. Dizdar: "Yenecek bir şey kalmadı" duygusuyla önlemler gevşedi, kabullendik

"Yediklerimizin içtiklerimizin tamamen değişmiş olduğunu apaçık biliyoruz"

26 Mart 2017 17:07

İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nde radyasyon onkolojisi uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, sofralarımıza koyduğumuz gıdalarda kötü örneklerin yenebilecek bir şey kalmadığını düşündürerek konunun kabullenilmesine ve önlemlerin gevşemesine neden olduğunu söyledi. Bakliyat başta olmak üzere mutlaka yerli ürünlerin tercih edildiği takdirde bir sorun yaşanmayacağına dikkat çeken Dizdar, ambalajlı ve tüketmeye hazır gıdalardan uzak durulmasını öneriyor. Dizdar, "Özellikle yoğurdun gerçek yoğurt olmasına özen gösterin, bu çok önemli. Soğan ve sarımsak gibi ana ürünlerde sorun yok, sebze ve meyve için de pazara gidin ya da organik alın diyoruz. Vatandaş durumu bildiği için organik lafına da kuşkuyla yaklaşıyor, ama yerinden getirip, mevsiminde yemek en iyi seçenek" dedi.

Onkolog Yavuz Dizdar, T24’ün tartışması bitmek bilmeyen gıda tartışmalarına ilişkin sorularını yanıtladı. Yerli tohumun öneminden sağlıklı beslenmeye kadar önemli ipuçları veren Dizdar’ın yemek yapma kültürünün yok olmasına dikkat çekmesi çarpıcı bir ayrıntı oldu. Dizdar, ucuzdur diye "beyaz et, yapay yumurta" gibi ürünlerden özellikle uzak durulmasını söylüyor ve "Patates, soğan gibi ana yemek bileşenlerinde ise zaten sorun yok. Biraz az kemikli et de kattınız mı zaten çok lezzetli bir yemek pişirirsiniz" diyor.

Dizdar’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

"Yediklerimizin içtiklerimizin tamamen değişmiş olduğunu apaçık biliyoruz"

Yabancı tohum, GDO, şeker, katkı maddeleri derken yediklerimiz içtiklerimizin 'zehir' olduğu söyleniyor.

Zehir olup olmadığı ayrı mesele, ama yediklerimizin içtiklerimizin tamamen değişmiş olduğunu apaçık biliyoruz. Yabancı tohum denince kendi tohumumuzun artık kullanılamadığı anlamına geliyor. GDO deyince aslında en hafifinden tarım ilacı artığı anlamına geliyor. Buna katkı maddeleri, sentetik yumurta sarıları, besicilikte kullanılan antibiyotikleri ve gereksiz aşırı şeker kullanımını da katarsanız elbette pek parlak bir durumda olduğumuzu söyleyemiyoruz. Bunun bir etkisi ekonomiktir, kendi kendimize yeterli olmanın artık çok uzağındayız, ama beri yandan sağlık sorunlarının artışı da aşikar.

"GDO soya, mısır gibi ürünleri sınırdan soktuğunuzda denetiminin layıkıyla yapılması olanaksız"

Ekmekle ilgili bitmek bilmeyen tartışmalar 'GDO' ile yeni bir boyuta taşınıyor, resmi açıklamalar birbirini izliyor.

Evet ekmekte GDO soya çıkması mevcut tartışmaları apayrı bir yere taşıdı. Bu noktadan sonra resmi açıklaması yapılmasının bir anlamı yok, sorunun çözümü için öneri getirilmesi gerekiyor. Zira hiç istenmediği halde, sırf üretim ucuzlayacak diye ülkemizde yetiştirilmesi yasak olan GDO soya, mısır gibi ürünleri sınırdan soktuğunuzda bunun denetiminin layıkıyla yapılması olanaksız. Benim bilgim, bu olay ilk ya da münferit değildir. Daha önce de benzer durumlar yaşandı, GDO mısırın izinin kaybedildiği, dolayısıyla nereye, kime satıldığının bilinmediği, GDO pirincin dağıtıma sokulduğu bizatihi ilgili güvenlik kuruluşları tarafından anlatıldı.

"Sebze meyve için pazara gidin; yerli ürün tercih edin"

Yavuz Bey, bizim ülkede sağlıklı bir gıda var mı? Nedir bu ekmek konusunda olan biten?

Aslında elbette var, ama bu kötü örnekler yenebilecek herhangi bir şey kalmadığını düşündürerek konunun kabullenilmesine ve önlemlerin gevşemesine de neden oluyor. Bakliyat başta olmak üzere mutlaka yerli ürünleri tercih ederseniz, ki bu etikette yazar, sorun yaşamazsınız. Benzer şekilde makarnadan tutun, kırmızı ete kadar aslında ciddi bir soru yok. Ama ambalajlı, tüketmeye hazır ürünlerden uzak durun, beslenmenizi buna dayandırmayın. Ama ikincisi özellikle yoğurdun gerçek yoğurt olmasına özen gösterin, bu çok önemli. Soğan ve sarımsak gibi ana ürünlerde sorun yok, sebze ve meyve için de pazara gidin ya da organik alın diyoruz. Vatandaş durumu bildiği için organik lafına da kuşkuyla yaklaşıyor, ama yerinden getirip, mevsiminde yemek en iyi seçenek.

"Ucuzdur diye beyaz et, yapay yumurta almayın"

İşsizliğin, yoksulluğun, geçim derdinin bu kadar yaşandığı bir ülkede dar gelirli bir aile sofrasına ne koymalı ki sağlıklı olsun?

Aslında bunu yukarıda saydık, ucuzdur diye beyaz et, yapay yumurta gibi ürünlerden özellikle uzak duracaklar. Patates, soğan gibi ana yemek bileşenlerinde ise zaten sorun yok. Biraz az kemikli et de kattınız mı zaten çok lezzetli bir yemek pişirirsiniz. Burada bir sorun yemek yapma kültürünün kaybolması, bir sorun da ucuz, tüketime hazır ürünün kaliteli olduğu yanılsaması. Bu açından bakıldığında sorun sadece dar gelirlinin sorunu değil, koşulları iyi olanları da ilgilendiriyor. Bizim saydığımız ürünler belli, ama tarımsal üretim faaliyetinin yerini ithalata bırakmasının bedeli ağır ödenir.