Donald Trump, 5 gün sonra yemin edecek ve ABD’de ikinci Trump dönemi başlayacak. 5 Kasım 2024 seçimlerinde farkla kazanarak Oval Ofis’e bir dönemlik ara sonrası oturmaya hak kazanan 47. ABD Başkanı, Kongre’nin her iki kanadında da çoğunluğu sağladı yani Trump’a Cumhuriyetçi bir Senato ve Cumhuriyetçi bir Temsilciler Meclisi ‘yardımcı’ olacak.
2024 yılı, dünya nüfusunun yarısından fazlasının sandık başına gittiği seçimlerle geçti. 2025 yılı, seçmenlerin geçen yıl boyunca verdiği kararların sınandığı bir yıl olacak gibi görünüyor. Donald Trump’ın ikinci dönemi de yalnızca ülkesi ABD için değil, dünyada önemli gelişmelerin yaşanmasının beklendiği bir dönem. Trump, seçim sonuçlarının Kongre’de resmen onaylanmasının hemen ardından yaptığı ilk açıklamada Gazze savaşına, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşta olası barış sürecine, Suriye’deki geçici yönetim sürecinde ülkesinin hangi askerî ve siyasî adımları atabileceğine ve Avrupa ile ilişkilere değinmişti. Bir yandan da Panama, Grönland ve Kanada ile ilgili açıklamaları Avrupalı müttefiklerinde tedirginlik yaratıyor.
Dünyanın gözü Trump’ın atacağı adımlarda ve bu adımların dünya siyasetine etkilerindeyken Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR), Trump’ın Beyaz Saray’daki ikinci döneminin resmen başlamasına günler kala 24 ülkeden elde ettiği anket verilerini yayımladı. Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün küresel çapta tartışmalı bir etki yarattığı ve Türkiye gibi ‘orta güçler’ olarak adlandırılan ülkelerde, Trump’a yönelik kısmî bir iyimserliğin öne çıktığı anlaşılıyor. Türk katılımcıların yüzde 48’i, Trump’ın Ukrayna’daki barışı sağlama potansiyeline inanırken, bu oran Orta Doğu için yüzde 34’e düşüyor. Ayrıca ankete katılan Türklerin yüzde 64’ü AB’yi “müttefik veya gerekli ortak” olarak görse de 28’lik bir kesim AB’yi “rakip veya hasım” olarak değerlendiriyor. Anket genelinde ABD’nin küresel etkisinin artacağına dair bir inanç yaygın. Buna rağmen Çin’in önümüzdeki 20 yılda dünyanın en güçlü ülkesi olacağı öngörüsü de dikkat çekiyor. Avrupa ve Güney Kore’de Trump’a yönelik genel kötümserlik belirgin bir şekilde yüksek kalırken özellikle Hindistan ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde Trump’ın "barışçıl söylemlerine" olan inanç oldukça güçlü.
24 ülkeden 28 bin 549 kişi ile yapılan anketlerle oluşturulan "Trumpvâri bir dünyada yalnızlık: ABD seçimlerinin ardından AB ve küresel kamuoyu” başlıklı çalışmaya göre dünya genelinde çok sayıda kişi, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünden umutlu. Ankete katılanlar arasındaki çoğunluk, Trump’ın hem ABD için hem de Ukrayna, Orta Doğu ve ABD-Çin ilişkilerinde ‘barışı getireceğine veya gerilimi azaltacağına’ inanıyor. Diğer yandan Avrupa ve Güney Kore, yeni başkan konusunda kötümser. Ukraynalılar Trump’ın Rusya ile olası bir barış anlaşmasını sağlayabileceğini düşünürken bu anlaşmanın şartları konusunda tedirginler.
“Orta güçler, Trump’ın geri gelişi konusunda iyimser”
Aralarında Türkiye, Hindistan, Çin ve Brezilya’nın da bulunduğu, çalışmada ‘orta güçler’ olarak adlandırılan ülkelerde çoğunluğun görüşü Trump’ın dönüşünün dünya barışı, ülkeler ve Amerikan vatandaşları için ‘iyi bir şey olduğu’ yönünde. Hindistan başta olmak üzere önde gelen orta güçlerin vatandaşları, Trump’ın geri gelişi konusunda iyimser.
Trump, başkanlık kampanyası boyunca 3 yıla yaklaşan Rusya-Ukrayna savaşında göreve geldikten sonraki 24 saat içinde barış anlaşması sağlayacağı vaatlerini dile getirmişti. Yine 20 Ocak’ta göreve gelecek olan Trump, İsrail ile Hamas arasında ateşkes sağlanması gerektiği yönündeki fikrini defalarca dile getirdi. Hatta 6 Ocak’ta Kongre’nin seçim sonuçlarını onaylamasının ardından yaptığı ilk açıklamada Hamas’ın elindeki rehinelerin görevine başlayana kadar serbest bırakılmaması halinde ‘Orta Doğu’yu cehenneme çevireceği’ tehdidinde bile bulunmuştu. Trump’ın Ukrayna ve Orta Doğu’ya yönelik ‘çatışmaları bitirme’ söylemi küresel çapta da karşılık bulmuş gibi görünüyor.
Ruslar iyimser, Ukraynalılar ihtiyatlı
Anket verilerine göre yine ‘orta güçlerden’ Hindistan vatandaşlarının yüzde 65’i, Suudi Arabistan vatandaşlarının yüzde 62’si, Rusların yüzde 61’i, Çinlilerin yüzde 60’ı, ABD'lilerin yüzde 52’si, Türk vatandaşlarının yüzde 48’i, Ukraynalıların yüzde 39’u Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşında barışı olası kılacağına inanıyor. Ancak Ukrayna’dan ankete katılanların yüzde 35’i bunun mümkün olmadığını düşünüyor.
Ukraynalılar bu konuda ikiye bölünmüş ve barış umutları konusunda belirgin bir ihtiyata sahip gibi görünüyor. Ruslar ise daha belirgin şekilde iyimser.
Orta Doğu’da devam eden çatışmalarla ilgili olarak da Hindistan vatandaşlarının yüzde 62’si, Suudi Arabistan vatandaşlarının yüzde 54’ü, Rusya vatandaşlarının yüzde 41’i, Çin vatandaşlarının yüzde 48’i, ABD vatandaşlarının yüzde 44’ü ve Türk vatandaşlarının yüzde 34’ü Trump’a olumlu bir etki atfediyor.
Türk vatandaşlarının Orta Doğu’da barışı sağlama gündeminde Trump’a daha az güven duyduğu görülüyor. ABD’de güvenin yüzde 44 seviyesinde kalması, Trump’ın Orta Doğu’ya yönelik politikalarına güvensizliği yansıtıyor.
ABD’nin önemli müttefikleri ve Batılılar iyimser değil
Araştırma sonuçlarına göre tüm ülkelerde Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşında barışı sağlama kapasitesine yönelik iyimserlik oranları Orta Doğu’ya kıyasla daha yüksek. Orta Doğu söz konusu olduğunda, iyimserlik oranlarının daha düşük seyretmesi, bölgedeki sorunların daha karmaşık, uzun süreli ve çok taraflı olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşı ve Orta Doğu’daki barış çabaları konusunda ABD’nin Batılı müttefikleri ve Güney Kore’de durum biraz daha karmaşık. Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşında barış sağlama ihtimali İngilizler arasında yüzde 24, Güney Koreliler arasında yüzde 31, AB ülkeleri vatandaşlarının arasında yüzde 34 seviyesinde.
Orta Doğu’daki barış çabalarında Trump’ın olumlu etki yaratacağı yönündeki görüş bu oranlara göre daha da düşük. Ankete katılan İngilizlerin yüzde 16’sı, AB vatandaşlarının yüzde 25’i, Güney Korelilerin yüzde 19’u Trump’ın Orta Doğu’ya barış getirebileceğini düşünüyor.
Hem Ukrayna hem de Orta Doğu için, ABD’nin önemli müttefikleri olan Britanya, Güney Kore ve AB ülkelerinde iyimserlik oldukça düşük.
Dünya Trump konusunda kutuplaşmış durumda
Ankete katılan Hindistanlıların yüzde 75’i, Suudi Arabistan vatandaşlarının yüzde 49’u, Rusların yüzde 38’i, Güney Afrikalıların yüzde 35’i, Çinlilerin yüzde 34’ü, Brezilyalıların yüzde 33’ü Trump’ın başkanlığının hem Amerikalılar hem de dünya barışı için olumlu olacağını düşünüyor. İngilizler ise yüzde 50 oranında bu konuda en yüksek seviyede olumsuz görüş bildiriyor. İngiliz katılımları yüzde 37 ile İsviçre, yüzde 28 ile AB ülkeleri izliyor. Türklerin yüzde 30’u da Trump’ın seçilmesinin dünya barışı ve Amerikan vatandaşları için faydadan çok zarar getireceğine inanıyor. Temkinli yaklaşan ise iki ülke var: yüzde 20 ile Ukrayna ve yüzde 16 ile Rusya.
Britanya ve AB ülkeleri, Trump’a en eleştirel yaklaşan ülkeler arasında.
|
AB vatandaşları ABD’yi müttefik olarak görmüyor
Öte yandan AB ülkelerinde yaşayan ve ankete katılanların yalnızca yüzde 22’si ABD’yi ülkelerinin müttefiki olarak görüyor. Bu oran, iki yıl önce yüzde 31’di. Buna karşılık ankete ABD’den katılanların yüzde 45’i AB’yi müttefik olarak görüyor.
“ABD’nin küresel etkisi artacak ama Çin, dünyanın en güçlü ülkesi olacak”
24 ülkeden ankete katılanlar, ABD’nin önümüzdeki 10 yıl içinde daha fazla küresel etkiye sahip olacağını düşünüyor. Ancak bu küresel etkinin Trump’ın “Make America Great Again (Amerika’yı yeniden büyük yap)” sloganının bir başlangıcı olmayacağı görüşü de öne çıkıyor.
Çin, Rusya, Suudi Arabistan, Endonezya, Güney Afrika, İsviçre, Brezilya, AB ve Britanya’da çoğunluk Çin’in önümüzdeki 20 yıl içinde dünyanın en güçlü ülkesi olacağını öngörüyor. Yani ABD’nin daha fazla küresel etkiye sahip olacağı öngörülse de dünyanın geneline göre bu etki, ABD’yi ‘en güçlü ülke’ olma seviyesinde tutamayacak. Ukrayna ve Güney Kore, ABD’nin küresel hâkimiyetine en şüpheyle yaklaşan ülkeler arasında yer alıyor.
Türklerin yüzde 64’ü AB’yi müttefik olarak görüyor
AB’nin önümüzdeki 10 yılda daha fazla etkiye sahip olacağını düşünen katılımcıların oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 62 ile Hindistan, yüzde 49 ile Ukraynalılar, yüzde 48 ile Türkler, yüzde 44 ile Çinliler ve yüzde 38 ile Amerikalılar takip ediyor.
Ukraynalıların yüzde 93’ü AB’yi ‘müttefik veya gerekli ortak’ olarak görürken Amerikalıların yüzde 76’sı AB’nin ‘müttefik veya gerekli ortak’ olduğunu düşünüyor. Türklerin yüzde 64’ü AB’yi ‘müttefik veya gerekli ortak’ olarak görüyor; ‘rakip ya da hasım’ olarak görenlerin oranı ise yüzde 28.