Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanvekili bülent Arınç ile Köşk'te bir araya gelen BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Görüşmede konuşulanları aktaran Önder, Arınç'ın Gezi Parkı'na dönük meselede kenti de kararın içine katacak bir süreç başlatacaklarını söylediğini iletti. Önder eylemlerin durdurulması için bir çağrınız olacak mı sorusuna da "Ben hiçbir zaman bir eylemi durdurma çağrısında bulunmam. Tabitamıda yok" şeklinde yanıt verdi. Önder, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye de yanıt verdi: " 'Meydanda hiç MHP'li yok' diyordu, yanılıyorsunuz Sayın Bahçeli MHP'li bir çok kişi bizimle o meydandaydı."
'Bilgi kirliliği başladı'
Yaptığımız görüşmede özellikle Sayın Arınç ile olan konuşmamız önemli. Sayın Cumhurbaşkanı dinledi, notlarını aldı. Sayın Arınçla da bugüne dek gelinen noktada hangi yanlışların yapıldığını, devlet şiddetinin fütursuzluğunu, aşırılığını, pervasızlığını anlattım. Bilgi kirliliği de başladı. Sürece dair bir değerlendirme yapıp Sayın Arınç'ın yaklaşımını aktarmak istiyorum.
Bu eylem, basit bir hukuk ihlaline en domokratik karşı çıkıştı. Halkı karar sürecine katmayan, kendi bildiğini okuyan bir siteme karşı çıkış olayları bu noktaya getirdi. Sıkıntı sırf bununla alakalı değil. Demokratik mekanizmalara tahmmülün henüz gelişmediğini görmek mümkün. Ekolojik sistem söz konusu, bu bir hükümet sorunu değildi, bütün insanların sorunudur. Siz bunları yok sayarak kendi dar perspektifinizle kararlar alamazsınız. Dünyanın geldiği nokta başka ölçüler getirmiştir, bunları dikkate almak zorundasınız.
'Polis bizi şahsi düşmanı gibi görüyor'
Nüfusun yüzde 70'inin genç olduğu bir ülkede itiraz edenleri daraltıp onlara şiddet uygulamak isyan edenlerin çoğalmasın yol açar. Bence polis bütün yapılanmasını gözden geçirmek zorundadır. Vahim olan bir diğer yanlış, oradaki polisler bunu şahsi mesele, biz de şahsi düşmanları gibi görüyorlar.
Gelinen noktada, düne kadar meselenin gelişim biçiminde demokatik süreçler bir türlü devreye girmemiştir. Bugünkü görüşmeden edindiğim izlenime göre, demokratik gerekilikler devreye girdi. Bu konuda gerçekten kollektif bir akla ihtiyaç var, bu da ancak sürecin tarafı olan insanları muhatap kabul etmekle mümkün.
Eylemcilere öneri
Sayın Arınç, parka dönük meselede kenti de kararın içine katacak bir süreç başlatacaklarını söyledi. Polis tarafından vuku bulunan bu zehirli güç kullanımına dönük süratle adli soruşturma başlattıklarını söyledi ve gerekenin yapılacağını söyledi.
Taksim platformu da Sayın Arınç'la görüşecek, resmi kitle onlardır. Açıklamayı da onlar yapacaklar. Ben ilk günden yıkımın önünde duran o bölgenin vekili sıfatıyla bu görüşmeyi yürüttüm.
Direnişçi bütün arkaşlara selam ediyorum. Yarattıkları demokratik farkındalık bu ülke açısından büyük önem taşıyor. Bu ülkede, basından tutun bir çok kuruma varıncaya değin herkesin kendine dersler çıkaracağı derinlikte bir olay oldu. Bundan sonrası için ben ancak şunu önerebilirim:
Demokratik süreçler çalıştırılmaya başlandı. Bu süreçte hiç geri atmayan, halkın kararlarını ön planda tutan birisi olarak bunu söylüyorum. Bundan sonrası şölene dönüştürülmelidir. Çünkü bu süreç önemli bir mihenk taşı olma vasfı taşımaktadır. Bundan sonrasını da demokratik ve barışçıl bir şekilde yürütmek gerekir.
'İstanbul Valisi hakkında suç duyurusunda bulunacağız'
Polis bu anlayışa gelebilmiş değil. Özellikle Ankara'da polis, alanlardan çekilip insanların kalbini kazanmalı. Bunun da olabileceğine dair bir umudum var. Direnişçileri kutluyorum. Bu dönüşüme vesile olmuş bir hareketin şiddete dönük şeylerle gölgelenmemesi gerektiğini düşünüyorum. İsterim ki bu hafta sonu ülkenin her yerinde insanlar bu süreci bir şölene dönüştürsün.
Ben hiçbir eyleme çekilin çağrısı yapmam, ama şunu önerebilirim: Kesinlikle demokratik ve barışçl bir şekilde yönetmeliyiz bu direnişi. Çünkü böyle başladı, şiddet bunu gölgeler. Kitleyi ajite eden de polisin fütursuz yaklaşımıdır. Özellikle İstanbul Valisi hakkında soruşturma başlatılmalı. Kendisiyle görüştüm, sıradan bir maiyet memuru kendisinden çok daha sağduyulu davranırdı. Bunlarla ilgili suç duyurusunda bulunacağız. Direnişçiler de kendi kararlarını kendileri verecekler.
Devlet Bahçeli'ye yanıt
Bu eylem halka şöyle bir özgüven getirdi. Bizi karar süreçlerine katmazsanız bize dayatmalarda bulunursanız, bu olmaz. Bir ülke, parti teşkilatı gibi değildir. Halk süreci denetleyebileceğini gördü, bir özgüven kazandı. Bu olayın bir siyasal örgütü yok. Bitmesi de böyle olmayacaktır. Bitmesine yönelik biz demokratik farkındalığın yeterince oluştuğunu alanda aktarabiliriz. Sürecin takipçisi olacağımız söyleyebiliriz. Halkın özgüveni öyle bir noktaya geldi ki siz halka rağmen yukarıdan aşağıya bir şey yapamazsınız. Bize düşen, ısrarla bunun barışçıl sivil ve demokratik bir siyaset çerçevesinde kalmasını sağlamak olacak.
Devlet Bahçeli'ye de bir şey söylemek istiyorum. "İmralı'nın postacısının başrolünde olduğu bir işin içinde olmak istemiyorum" diyordu. Sayın Bahçeli bilmeli ki orda evlatlarımızı canını, burada da ağaçlarımızın canını kurtamak için bir arayadık. Orada da burada da hep demokratik bir tavrımız oldu. 4 aydır hiçbir evladımızı kaybdetmiyoruz. Bu duyguyu anlayabilir mi? Sanırım anlayamadığı için empati yapamıyor. 'Meydanda hiç MHP'li yok' diyordu, yanılıyorsunuz Sayın Bahçeli MHP'li bir çok kişi bizimle o meydandaydı.