Gündem

Ömer Çelik'ten MYK toplantısı sonrası Kaz Dağları açıklaması

06 Ağustos 2019 19:39

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Kaz Dağlarıyla ilgili açıklama yapan Çelik, "Bahsedilen maden Kaz Dağları'nda değildir arada 40 kilometre mesafe vardır. Burada kesilen ağaçların tamamının fazlası başka bir alana dikilmiştir. 13 bin civarı ağaç kesilmiştir. 197 bin rakamı yanlıştır. Ayrıca burada işlem bittikten sonra yeniden ağaçlandırılacak ve siyanürle arama söz konusu değildir. Kaz Dağları ya da Türkiye'nin herhangi bir yerindeki çevre meselesiyle ilgili olarak çok yüksek bir hassasiyete sahibiz" dedi.

Fırat'ın doğusuna yapılması planlanan operasyon için takvimin kısaldığını ifade eden Çelik, "Fırat'ın doğu ile ilgili ortaya çıkan gelişmeler Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları doğrultusunda artık adım atma konusunda takviminin son derece kısaldığı bir döneme girdiğimizi gösteriyor. Türkiye burada gerek diyalog, gerek diplomasinin yumuşak unsurlarıyla, gerek zorlayıcı diplomasiyle, gerek güç kullanarak kendi ulusal güvenliğini savunmadan kararlı olduğunu açık bir şekilde belirtiyor. Türkiye bir güvenli bölge, barış koridoru arayışı içindedir. Müttefiklerimizden son derece olumlu bir yaklaşım bekliyoruz. Türkiye’nin yaklaşımını, ulusal güvenliği ile ilgili yaklaşımlarını kaygılarını geri plana itmeye çalışan yaklaşımları kabul görmeyecektir. Güney sınırımızda terör bölgesi oluşturulmasın karşı müttefiklerimizle birlikte Türkiye'nin kontrolünde bir barış koridoru oluşturmak isteriz. Türkiye’nin ulusal güvenlik kaygılarını süründürmeye yönelik tavırlar söz konusuysa Türkiye kendi adımını kendi atacak kudrete kararlılığa sahiptir. Türkiye’nin takvimin son derece kısaldığını ifade etmek isterim" diye konuştu.

Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:

Adil bir şekilde risk paylaşımının söz konusu olması lazımdır. Dünyanın başka ülkelerinde riskler dayanışması söz konusu olduğunda NATO dayanışmanın altını çizen çevrelerin söz konusu Türkiye olduğunda geri plana itilen yaklaşımlar hiçbir şekilde kabul edilmeyecektir. Güney sınırımızda terör bölgesi oluşturulmaya karşı müttefiklerimizle güvenli bölge kurmak isteriz. Ama bu söz konusu olmuyorsa önümüze uzatmalar, sündürmeye dönük tavırlar söz konusu olursa Türkiye kendi adımını atacak kapasite ve kararlığa sahiptir. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız da bu kararlığın altını çizmiştir.

"Suriye konuşulurken CHP'de tansiyon yükselmesi yaşanıyor"

Yabancı devletlerin bu tavırlarını anlayabiliriz. CHP'den şaşırmaktan usandığımız bir tavır geldi. CHP yönetimi Fırat'ın doğusuyla ilgili hazırlıkla ilgili olarak 'sırada seçim mi var, saf mı sıklaştırıyor' şeklinde son derece samimiyetsiz ve saygısız bir ifade kullandı. Basit bir polemikle bu olayı geçiştirmeyi çalışmak doğrusu insanın aklına başka şeyleri getiriyor. Niçin Suriye ile ilgili konuşmalarda CHP'de bir tansiyon yükselmesi oluyor? Daha önce de bizzat genel başkanları Suriye'nin kuzeyinden Türkiye'ye tehdit olmadığını, Türkiye'ye saldırı olmayacağı yönünde açıklamalar yapılmıştı. Halbuki Ankara'daki gar patlaması gibi olaylar önümüze çıktı. CHP'nin sürekli olarak frenleyici, şaşırtmacaya dönük olarak bu şekilde açıklama yapması, Suriye'nin kuzeyine operasyon söz konusu olduğunda son derece basit ve üzücüdür.

"Bu anlayış dış politika yazılımımıza girmiş bir virüstür"

Allah'a şükür ordumuz dünyada en yüksek moral ve motivasyona sahip bir ordudur. Buradan gidecek güçlü mesajlar onların motivasyonuna katkı sağlayacaktır. Buradan yapılan açıklamalar dikkatli bir şekilde düşünülmelidir. CHP yönetimi basiretsiz açıklamayla 'Ortadoğu meselesi Ortadoğu devletler tarafından çözülmelidir' demiştir. Bu yaklaşım Ortadoğu'nun gerçeğine ve şu anki fiili duruma aykırıdır. Ortadoğu'da dünyada ne kadar güçlü devlet varsa orada faaliyet gösteriyor. Bu sorunun çözümünü hangi devlete havale edeceğiz. Bu tipik oryantalist Ortadoğu yaklaşımı sürekli dillendiriliyor. CHP'nin bu yaklaşımdan uzaklaşması söz konusu olmadı. Bu bizim kendi yazılımımıza girmiş bir virüstür, Ortadoğu'yu aşağılamak ve Ortadoğu'yu Ortadoğululara bırakalım gibisinden. Türkiye bunları geride bırakmıştır. Bu geride bırakmayanların sorunudur.

"Teksas saldırganı, Yeni Zelanda saldırganına selam göndermiştir"

15 yılda yapılmayan işlerin bir kısmının bir iki yıl içerisinde yapıldığını, 50 yılda yapılamayacakların AK Parti iktidarında gerçekleştiğini hep beraber görüyoruz. CHP'nin sürekli olarak karşı çıktığı yatırım modelleriyle elde edilen birikim ve değerlerdir bunlar. Teksas'ta meydana gelen saldırıdan sonra bir saldırı daha meydana geldi. Amerika'da hayatını kaybeden ailelere başsağlığı diliyoruz. Teksas saldırganının Yeni Zelanda'da saldırıyı gerçekleştiren caniye selam gönderen açıklaması, yani Teksas ile Yeni Zelanda saldırganın ideolojisinin aynı çıkması bizi düşündürmelidir. Yeni Zelanda'da İslam düşmanlığını ortaya koyarak, Cumhurbaşkanımızın öldürülmesinden bahsederek, insanları cami içerisinde katlederek bir bildiri yayınlamışlardı. Bu cani yaklaşımın Teksas'taki cani tarafından selamlandığını görüyoruz. Birilerin İslam düşmanlığı meselesini sadece Müslümanları ilgilendiren bir mesele diye sunması nelere yol açtığı görülmektedir. Yeni Zelanda'da bu saldırıya seslerini çıkarmayanlar, hatta orada şehit edilenlerin Müslüman olduğundan bahsetmeyenler bugün beyaz ırkçılığın mücadele edilmesi gereken bir nokta olduğuna gelmiş görünüyor. İslam düşmanlığı Müslümanlara düşmanlık değil, insanlığa ve insanlığın tüm değerlerine saldırdı.

"Türkiye'nin ekseni ne orası ne şurasıdır! Eksen Ankara'dır"

Bu seneki büyükelçiler konferansının ana teması yeniden Asya açılımı. Hemen yine geçmişteki birtakım eksen kayması tartışmalarının gündeme geldiğini görüyoruz. Türkiye'nin ekseni şurası veya burası değil Ankara'dır. Ankara'dan verilen kararlarla Türkiye yönetilir. Ortadoğu, Asya'ya olan yakın ilgimizi, Afrika'ya ilgimizi 'Türkiye'de eksen kayması' diye sunuyorlardı. Dünya artık eski sabit eksenler üzerinden dönmüyor. Bundan 5 yıl önce aklımıza gelmeyecek konular gündem oluyor. Bilinen ittifakların dikişlerin söküldüğünü net bir şekilde görüyoruz. Türkiye liberal konsensüse bağlı dünya düzeni çözülürken müttefiklerine çağrı yapmaya devam etmektedir. Terörle mücadelenin ilkeli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini net bir şekilde ortaya koymaktadır. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır. Türkiye Batı ile ilişkilerinde NATO, OECD, AB ve Avrupa Konseyi'yle ilişkilerimiz tabii ki devam edecektir. Ama aynı zamanda dünyadaki dinamizmin seyirci değil aktörü olacak şekilde inisiyatif almaya devam edecektir.

"Türkiye'nin ekseni, pergelin sabit ayağı Ankara'dır"

ABD Başkanı serbest ticarete karşı açıklamalar yaparken Çin Genel Başkanı küreselleşmeden bahsediyor. 5 yıl önce kim küresellikten bahsediyor diye sorsaydık ABD Başkanı diyecektik. Ekonomik ilişkiler, çeşitli siyasi ilişkiler yoğunlaşıyor, çeşitleniyor ve yön değiştiriyor. Türkiye gelecek perspektifini tahkim etmek için buralarda yerini alacaktır. Türkiye'nin ekseni Ankara'dır, pergelin sabit ayağı Ankara'dır. Onun dışında dinamik coğrafyalara özel bir önem vermeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanının, zatı devletlerinin Çin'e, Japonya'ya ziyareti olmuştur.

Kaz Dağları açıklaması

Bahsedilen maden Kaz Dağları'nda değildir arada 40 kilometre mesafe vardır. Burada kesilen ağaçların tamamının fazlası başka bir alana dikilmiştir. 13 bin civarı ağaç kesilmiştir. 197 bin rakamı yanlıştır. Ayrıca burada işlem bittikten sonra yeniden ağaçlandırılacak. ÇED raporuna aykırı bir duruma kesinlikle müsaade edilmeyecektir. Siyanür konusunda söylenenlerin de doğru olmadığı bir çok uzman tarafından söylenmektedir. İzinler iktidarlarımız öncesinde 2001 yılında verilmiş. Mimarlar Odası üyesi, CHP'den defalarca milletvekili adayı olmuş bir şahıs tarafından SİT izninin kaldırılması sağlanmış.

Kılıçdaroğlu'nun 'galoş' sözlerine tepki

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'ın tarlada galoşla çektirdiği fotoğrafa ilişkin "Bir ülkeyi yöneten insan kendi ülkesinin toprağına galoşla basmaz" sözleriyle ilgili de konuşan Çelik, "CHP Genel Başkanı'nın taziye evine galoşla girdiğini görürüz. Cumhurbaşkanımızın halkımızla iç içe olmasını eleştirecek son kişi CHP Genel Başkanıdır. Cumhurbaşkanımızla halkımız arasında bir perde, filtre yoktur. Sürekli olarak vatandaşımızın sofrasındadır, evindedir. Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği yer bir tarla. Kendisi taziye evine giriyor. Bu resmi saklayın. Eve galoşla girildiği görülmüştür. Siyasi etik meselesi, siyasi etik, ahlak siyasetin nefes aldığı alandır. Siyaset sandıkta kurulur, etikle nefes alır. Siyasi etik diyenlerin sürekli olarak bunun altına başka maddeler, hesaplaşmalar yerleştirdiklerini gördük. Herhangi bir odağın, partinin, kurumun siyasi etikle ilgili laf etmesi için kendi siyasetindeki toksinleri atması lazım. CHP için bunun başlangıcı İş Bankası hisselerinin Hazine'ye devretmeleri olur. Atatürk'ün vaziyetinde söz konusu edilen kendisinin bunu CHP'ye devredilmesiyle ilgili olarak bu gelirlerin Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na verilmesiyle ilgilidir. 4-5 kez Türk Dil Kurumu ve Tarih Kurumu'na ödememişler mahkemelik olmuşlardır. Bu hisselerin CHP'ye verildiği zamanlarda CHP ile devlet özdeşti. Atatürk'ün bu hisseleri aslında Türk milleti adına Hazine'ye bıraktığı açıktır. CHP'nin yapması gereken bunları Hazine'ye devretmesidir. 5 kere Atatürk'ün vasiyetine aykırı bir şekilde bu hisseleri Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu'na ödememişlerdir. CHP siyasi bir detoks yapmalıdır. Önce hisseleri Hazine'ye devretsinler ve siyasi etikle ilgili söylediklerini ciddiye alalım. Önce herkes kendi evinin önünü süpürsün" dedi.