Cem Yılmaz'ın son filmi A.R.O.G.'da, 'Mimi'yi canlandıran şarkıcı Nil Karaibrahimgil, yeni albümünü de yakında çıkartacak. Değişen tarzıyla herkesi şaşırtmaya hazırlanan güzel şarkıcı, "Soranlara 'Değiştim' diyorum. 'Hande Yener kadar mı?' diye soruyorlar. 'O kadar değil' diyorum" şeklinde konuşuyor. İşte, Nil Karaibrahimgil'in oyunculuk deneyimine ve geçirdiği değişime dair Yeni Aktüel Dergisi'ne yaptığı açıklamalar.
* A.R.O.G. ilk sinema filminiz... Nasıl oldu da 'Evet' dediniz?
En büyük neden Cem Yılmaz. Türkiye'de doğan en dinamik, en zeki ve de en komik insanlardan biri. Karakter de sanki benim için yazılmış. 'Evet' dememde bir diğer etken de, rolün beni çok gıdıklaması oldu. Hayatta kaçırılmayacak bir fırsat gibi geldi.
* Nasıl ve ne zaman dahil oldunuz peki ekibe?
Cem bana mesaj attı. Şöyle yazıyordu: 'Taş devrinde anaokulu öğretmenisin, adın Mimi.' Ben de 'Tamam' dedim.
* Çekimler başlayınca zorlandığınız anlar oldu mu?
Çoook! Michael Kane'in oyunculuk DVD'sini seyrettim. Hiçbir işe yaramadığını göreceksiniz! Kameranın önüne geçince korkunç bir şey olduğunu gördüm.
* Neydi sizi zorlayan?
Sadece kameraya lafını söylemekle olmuyor. Elimden geleni yaptım ama bu konuda bir iddiam yok. 'Gelmiş geçmiş en kötü oyuncu' da dense, ben yine müzisyenim.
Cem gereksiz mütevazı
* Yardım aldınız mı?
Sadece iki kişiyle konuştum. Biri Meltem Cumbul, öteki 'Avrupa Yakası'nın 'Makbule'si; Hasibe Eren. Ama çalışma yapmadık. Kimseden yardım almadım.
* Cem Yılmaz filmde bir-iki gerçek oyuncu olduğunu, kalanının kendisi gibi gönüllü amatörler olduğunu söylemişti...
Gereksiz yere mütevazı davranıyor. Bence profesyonel oyuncudan çok daha yetenekli, en az onlar kadar mükemmel bir oyuncu.
* Sette nasıl peki?
Çok güzeldi. Yeri geldiğinde çok ciddi ve işine çok hâkim. Yeri geldiğinde de insanları güldürerek rahatlatmayı çok iyi bilen biri. Ortada sulusepken bir eğlence hali, stand up şov yok. Çok kalabalık bir film, yönetilmesi gereken bir sürü insan var. Bir de dış çekim. Bulut geliyor, dört saat bekliyoruz. Bisküvi yiyip, çay içiyoruz. O sırada para kaybediliyor aslında. Buna rağmen muhteşem idare etti. Üstelik oynuyor da!
Daha az zeki!
* Yeni albümünüz çok yakında çıkıyor. Nasıl bir albüm oldu?
30'u geçince mi oldu bilmiyorum, 'Ben değişeceğim' dedim ve değiştim. Bir DVD'ci, yeni albümü sordu. "Geliyor" dedim. "Nasıl" dedi. "Değişik" dedim. "Hande Yener'inki kadar değişik mi?" dedi. "Yok, o kadar değil" dedim. Daha duygusal, daha az zeki, daha kalbe dokunan bir albüm oldu. Bence büyümüşüm.
* Olgun kadın albümü diyebilir miyiz?
Aynen. Hesapladığım bir şey değil, öyle oldu. Şarkılar öyle. Bu bir yolculuk ve sen nereden geçiyorsan, insanlara oradan bir şey gönderiyorsun.
* Sözler de çok değişti mi?
Evet, çok değişti.
Eve giderken yalnızım
* Esprili sözler var mı?
Var ama çok fazla değil. 'Yok ki senin bir yedeğin, Kötü Kedi Şerafettin' diye bir laf var mesela.
* "Sözlerim esprili ama basit değil, hepsinin bir felsefesi var. Çektiğim acılar yüzünden böyle bir refleks geliştirdim" demişsiniz. Ama dışarıdan bakıldığında acı çeken biri gibi durmuyorsunuz...
Allah'a şükür hayatımda "Ne acılar çektim bir bilseniz" diyeceğim bir durum yok. Şükrediyorum. Fakat, parasızlık değil, açlık değil ama başka türlü acılar yaşayabiliyorsun. Madonna ve Björk'te de aynı korkular, güvensizlikler var.
* Yaşadığınız kaygı nedir?
Aslında kalabalıktasın ama çok yalnızsın. Çıkıp 10 bin kişiye konser veriyorsun ama montunu giyip evine gidiyorsun. O insanlar seninle eve gelip partiye devam etmiyor.
* 30'unuzdan sonra ilişkilere bakış açınız da değişti mi?
Evet. Daha duygusal, daha az dalgacı, daha teslim olmuş...
* 'Teslim olmuş' derken?
Aşka teslim olmuş, kendini suya bırakmış... Daha az kalabalık.
* Reklam müzikleri de devam ediyor, değil mi?
Evet. O benim çok sevdiğim ve para kazandığım bir iş. Asıl gelirimi oradan elde ediyorum. Melodi ve söz bulmayı çok seviyorum, çok eğlenceli. Markalar da beni çok serbest bırakıyor. Bazen pişman oluyorum ama verdiğime. Bundan çok iyi şarkı olurdu diyorum. Evy Lady, Cola Turka ve Bellona'yı verdiğime pişmanım mesela.
* Hangisi sizi manevi anlamda daha çok tatmin ediyor?
Tabii ki albüm. O insanlara dokunan bir şey. Öteki biraz sinyal gibi. Anlık mutluluk verebilir.
* "Çocuk da yaparım kariyer de" sözünüz yıllardır konuşuluyor ama...
Onu başka bir yere koyuyorum. Doktora tezine bile konu olmuş. Çok mutlu oldum ama hiç aklıma gelmezdi. Demek ki doğru bir şeymiş, hepimizin kafasındaki bir şeye denk gelmiş. Söylemek istediğim şeyi cıngıllarda söylediğim çok oluyor. Markayı bahane edip, istediğimi söylediğim çok oluyor. Penti'de de öyle. 'Ruhum desen desen' diyorum. Normalde benim yapacağım bir şarkı bu. Bir kadın bence her gün farklı bir ruh haliyle uyanabilir.