Kültür-Sanat

'Olasılıksız’ı Fatih Akın çeksin isterdim '

Adam Fawer, kitaplarından uyarlanacak bir filmin Hollywood değil Türk filmi olacağını ve bunu da en iyi Fatih Akın'ın yönetebileceğini söyledi.

08 Kasım 2009 02:00

Satış rekorları kıran “Olasılıksız” ve ''Empati'' romanlarının yazarı Adam Fawer, geçtiğimiz günlerde İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali ve TÜYAP Kitap Fuarı’nın açılışına katılmak Türkiye’deydi. Dünya çapında kısa sürede üne kavuşan Fawer'ı Türkiye'de gördüğü büyük ilgi şaşırtmıştı.

Adam Fawer, Star gazetesine yaptığı açıklamada, kitaplarından uyarlanacak bir filmin Hollywood değil Türk filmi olacağını ve bunu da en iyi Fatih Akın'ın yönetebileceğini söyledi.

Yazarlık maceranız nasıl başladı?
Her zaman yazmak istiyordum fakat bu bir çocukluk rüyasıydı. Yazarlık benim için ‘hedef’ gibi durmuyordu. Fakat okumayı çok seviyordum. Galiba yazarlığın asıl başlangıcı okumak... 30 yaşındayken, Stephanie adlı çok yakın bir dostumun kansere yakalandığını öğrendim. Stephanie de hep yazar olmak istiyordu fakat hiç denememişti. Stephanie, gerçekleştiremediği bir hayali olduğunu dehşetle fark etti ve yazmaya karar verdi. Ben de kendi hayatımı gözden geçirince pişmanlıklarımın, yaptığım şeylerden değil de yapmadığım şeylerden doğduğunu gördüm. Böylece işimden istifa ettim ve yazarlığa başladım.

Çok etkilendiğinizi söylediğiniz Stephen King sizin için tam olarak ne ifade ediyor?
Diğer yazarların bulamadığı çok farklı konular buluyor ve onları ilginç hikayelere dönüştürüyor. Karakterlerini çok özenli ve çarpıcı bir biçimde kuruyor. King’in kahramanlarında insanlar müthiş bir sahicilik arzeder...

Edebiyat ile eğlence sektörü arasında ne fark var, siz kendinizi hangi alanda görüyorsunuz?
Sanat, aslında subjektif bir olgu. Ben bir popüler kültür yazarıyım. Bir eserin popüler olması onun değersiz olduğunun kanıtı sayılamaz. Elbette klasik edebiyatla da ilgileniyorum. Fakat kendimi edebiyat sanatının şövalyesi gibi görüyor değilim.

Angelina para kazandırır

Eşiniz Meredith Davis bir sanat tarihi profesörü... Onun popüler romanlardan hoşlanmadığı doğru mu? Aranızda bu konuda neler konuşuyorsunuz?
Arada sırada tartışıyoruz. Bazen ortak beğenilerimiz oluyor. Bazen ben onun önerilerine ilgi gösteriyorum. Meredith de benim sevdiğim yazarlardan kimilerini dikkate değer buluyor. Ortak zevkimiz True Blood. (gülümsüyor). Her karı koca gibi biz de farklı insanlarız tabii.

Kitaplarınız filme çekilecek olsa hangi yönetmen ve oyuncuların filmde yer almasını istersiniz?
Hayatımın bu noktasında, kitaplarımdan uyarlanacak filmin bir Hollywood filmi değil, Türk film olacağını düşünmeye başladım. Onu da Fatih Akın yönetir gibi geliyor. Olasılıksız’daki David Caine’i Matt Damon ya da Jake Gyllenhaal oynayabilir sanki. Nava Vaner’ı da Milla Jovovich oynayabilir.

Türkiye’deki internet sitelerinde ‘Allah’ım, n’olur Nava Vaner’ı Angelina Jolie canlandırmasın’ diyenler var. Buna ne dersiniz?
Angelina Jolie’nin rol aldığı film otomatikman büyük film olur. Bu da benim para kazanmam anlamına gelir. Dolayısıyla Angelina Jolie’ye itiraz etmek zor. Bu konuda, ilgili Türk okurlarımın anlayışına sığınıyorum.

Empati’de bazı popüler dizi filmlerin adları geçiyor: Lost, ER, Grey’s Anatomy gibi... Favori dizileriniz hangileri?
ER’ı uzun zamandır izleyemiyorum. En çok Battlestar Galactica, Breaking Bad, Mad Men, Flashforward, Daybreak’i seviyorum. Journeyman yayından kaldırılınca çok üzüldüm. Entourage’ı da çok tutuyorum.

Yeni kitap 2-3 ay içinde hazır

Tüm dünyada hayranlarınız var. Aralarında tuhaf ve çılgın tipler var mı?
Olasılıksız’ı onun zihninden çaldığımı iddia eden bir İtalyan vardı. Kimileri kitap yerine imzalı fotoğraf istiyorlar, buna biraz şaşırıyorum açıkçası. Alman bir kadın, kitabımı okurken eldivenlerini unutmuş bir yerde ve ‘Bana bir çift eldiven borçlusunuz Bay Fawer’ diye mail yazdı. İnsanların neyi nasıl yorumlayacağı belli olmuyor.

Kitaplarınızda bilim, felsefe ve dinle ilgili konulara giriyorsunuz. Bunlar sizin için ne ifade ediyor?
Üçü de insan hayatı için çok önemli olgular. Bilimin de, felsefenin de, dinin de belli bir yeri var. Birini diğerinden üstün saymak, onları sıralamak zor görünüyor.

Yeni kitabınız?
2-3 aya kadar tamamlamayı umuyorum. İsmi de belli fakat henüz açıklamayı düşünmüyorum.

Bir kulüpte DJ’lik yaptınız İstanbul’da. Hangi tür müzikleri seviyorsunuz ve şu anda tüm Türkiye’ye bir şarkı dinletecek olsanız hangi şarkıyı seçerdiniz?
Heavy metal, klasik rock, tekno gibi türleri severek dinliyorum. Şu anda bir şarkı çalabilecek olsam, Pink Floyd’un Final Cut albümünden One of the Few’u çalardım.

ABD’li yayıncılar neden sizin Empati adlı romanınızı hala yayınlamadılar?
Amerika’da bir laf vardır ‘Birinin çöp dediğine, öteki servet der.’ ABD’de yayıncılık, ticari kararlarla yürüyor. Yayıncılarımız çoğunlukla paranın kokusunu aldıklarından emin oldukları yöne gidiyorlar. Kimseyi suçlamıyorum. Belki de benim çalışma tarzımda, ilişkilerimde bir noksanlık vardır. Bekleyip göreceğiz...

Ülkemizde en çok ilgi gören ABD’li yazar konumundasınız. Biz Türklere, kendi ülkenizin yazarlarından kimleri tavsiye edersiniz?
David Wingrove, Frank Herbert, Isaac Asimov... Bir de Chung Kuo’nun Middle Kingdom-Orta Krallık adlı kitabını öneririm.

İstifa ettim ve İkiz Kuleler çöktü!

Ekonomi eğitimi gördünüz. Para hakkında ne düşünüyorsunuz?
Para, gerekli bir şeytan. Daha önce iyi işlerde çalıştım ve çok para kazandım. Fakat keşke o işlerde çalışmak zorunda kalmasaydım da, yazabilseydim. Okurlardan ricam korsan kopya satın almasınlar. Dördüncü kitabı yazmam ister istemez biraz da buna bağlı (gülümsüyor).

11 Eylül 2001’de işi bıraktınız. İkiz Kulelere yapılan uçaklı saldırılar yüzünden mi?
Yo, hayır, ilgisi yok. Tamamiyle tesadüftü. Sabah 7’de istifa ettim ve sonra olaylar meydana geldi. İşten ayrıldım ve dünya yıkılmaya başladı.

İşi bırakmanızdan birkaç saat sonra dünyanın inişe geçmesi size ne hissettirdi? Üstelik siz de New York’taydınız?
Hayır, bunu bir mesaj olarak algılamadım. İşyerim İkiz Kuleler’den 50-60 blok ötedeydi. Dumanı hissediyor ve yangının kokusunu alabiliyordum. Çöken kuleler de penceremden görünüyordu zaten.

Okan Bayülgen, Obama ve Elif Şafak...

Türk yazarlardan herhangi biriyle yüzyüze tanıştınız mı?
İhsan Kaplan adlı yeni bir yazarın Milat adlı kitabı İngilizceye çevriliyor, benim de yayıncım olan A.P.R.İ.L tarafından. Onun kitabını okuyacağım yakınlarda. Editörümüz Egemen İpek tavsiye etti. Elif Şafak’la yüzyüze bir saat kadar görüştük, çay içtik. Çok yetenekli, saygıdeğer, cömert, nazik biri olduğu hemen anlaşılıyor. Diğer yazarlar, edebiyat ve çocuklarımız hakkında konuştuk. İstanbul’da geçirdiğim zamanın en değerli saatlerindendi. Kendisiyle Amerika’da da görüşeceğiz.

Sizin de iki kitabınız var, Obama’nın da. Obama’yı seviyor musunuz?
Buna evet ya da hayır diyemem. Dünyadaki herkes gibi ben de bekliyorum. Obama’nın yazarlığının benimkinden farkı var: O artık Nobel Barış Ödülü kazanmış bir yazar (gülüyor).

Okan Bayülgen’le buluşacak mısınız? Nasıl bir izlenim bıraktı sizde?
Okan çok enteresan bir adam. Karizmatik bir şovmen. Kendisiyle buluşacağız evet. Bana ‘iyi vakit geçirme’ vaadinde bulundu. Sözünde duracak birine benziyor (gülümsüyor).