Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Turan, Türkiye'de öğretmen ve öğretim üyeleri gibi okumuş kesimin de kitap okuma alışkanlığının olmadığını öne sürdü.
Prof. Dr. Turan, yaptığı açıklamada, insanın kendini tanıması ve ifade edebilmesi için kitap okuması gerektiğini belirterek, kitap okuyan insanın potansiyelini yüksek oranda kullandığını kaydetti.
‘Yaratıcı Türkiye için kitap okunması zorunludur’
Kitap okumanın yaratıcılıkla ilgili bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:
"Dünyada 1990'lı yıllardaki politik ve ekonomik kırılmalardan sonra ülkeler var olma stratejilerini yaratıcılık sektörü üzerinden kurgulamaya başladı. Artık toplumların yeraltı kaynakları eskisi kadar önemli değil. İnsan kaynağı giderek önem kazanıyor. Cep telefonu, diz üstü bilgisayar, Google ve CD gibi dünyaya yön veren icatlar yeraltında bulunmadı. Bunlar yaratıcı insanların icat ettiği buluşlardır. Türkiye'nin parlak geleceği için okuyan toplumu inşa etmemiz gerekir. Yaratıcı bir Türkiye için kitap okunması zorunludur. Tüm
araştırmalar yaratıcı olmanın kitap okumakla mümkün olduğunu gösteriyor. Okuma
alışkanlığı kazanmadan yaratıcı bir birey olmak mümkün değil."
‘Öğretmenler de öğretim üyeleri de okumuyor’
Prof. Dr. Turan, kitap okumanın sadece boş zamanlarda yapılacak bir eylem olmadığını belirterek, kitap okumanın kişinin yaşam biçimi olması gerektiğini vurguladı.
Kitap okumanın Türkiye'nin geleceği açısından stratejik bir önem taşıdığına da işaret eden Prof. Dr. Turan, şöyle devam etti:
"Türkiye çok az kitap okuyor. Türkiye'de öğretmen ve öğretim üyeleri gibi okumuş kesimin de kitap okuma alışkanlığı yok. Eğitim-Bir-Sen ve Gazi Üniversitesinin yaptığı anket çalışmalarına göre, Türkiye'de öğretmenlerin yüzde 8'i hiç kitap okumuyor. Yüzde 39'u bu konuda bilgi vermek istemiyor. Yüzde 28'i de ayda bir kitap okuyor. Öğretmenler 4 yılda sadece bir kitap okuyor. Sadece öğretmenler değil, öğretim üyeleri de okumuyor. Öğretim üyelerinin yüzde 22'si sadece akademik yayın okuyor. Yüzde 56'sı ise ayda bir iki kitap okuyor. Öğretim üyelerinin de yaklaşık yüzde 50'si kitap okumuyor. Okuma alışkanlığı okumuş kesimde de çok yaygın değil.
‘Vatandaşın durumu daha vahim’
Vatandaşın durumu ise daha vahim. Türkiye, kitap okuma alışkanlığında çoğu Afrika ülkelerinin bile gerisinde kaldı. ABD'de kitap okuma yüzde 12, Japonya'da yüzde 14, Türkiye'de ise on bin de bir. Bir Japon yılda ortalama 25, İsviçreli 10, Fransız 7 kitap okuyor. Türkiye'de 6 kişiye yılda bir kitap düşüyor. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'nin okuma alışkanlığı yok denecek kadar azdır."
‘Sistem kitap okumaya teşvik etmiyor’
Prof. Dr. Turan, Türkiye'de kitap okunmamasının yapısal nedenleri olduğunu belirterek, okul öncesi dönemden doktora sonrasına kadar kitap okumanın stratejik bir konu olarak ele alınmadığını bildirdi.
Kütüphanelerin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:
"Türkiye'de kütüphanelerin kitap okutma stratejisi yok. Kütüphanede çalışanlar kütüphanecilik mezunu değil. Bütün kitapları hızla e-kitap haline getirmeliyiz. Kitabı, okurun evine, otomobiline, ayağına götürmeliyiz. Otomobilde, yolculukta kitap okumanın önü açılmalıdır. Bunun için sesli kitaplar yapılmalıdır. Klasik kitap okuma alışkanlıklarımızı terk etmeliyiz. Genç nesile farklı bir stratejiyle kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıyız."
Prof. Dr. Turan, kitap okuma alışkanlığı kazanılmasında ailenin de öneminin büyük olduğunu vurgulayarak, "Bir evde kitaplık yoksa, çocuk anne ve babasının kitap okuduğunu görmüyorsa çocuğa kitap okuma alışkanlığı kazandırmak zordur" diye konuştu.
"Türkiye'de kitap okunmamasının nedeni birey değil, sistemin kendisidir. Türkiye'de sistem kitap okumayı teşvik etmiyor" diyen Prof. Dr. Turan, okumayan toplumun kendi geleceğini yok ettiğini kaydetti.