Yaşam

Öğrencilerine daha iyi bir ortam sunmak için küçücük sınıfta harikalar yarattı...

Öğretmen Ahmet Naç'ın sınıfını yenilemesinin ardından Facebook'tan paylaştığı fotoğraflar binlerce kişiye ulaştı

06 Kasım 2015 16:31

Turuncu rengiyle enerji veren bir sınıf, gökkuşağı tüller, kocaman ağaç figürleri, kitaplar, renkli masa örtüleri hatta gitar ve sazlar... İstanbul Esenlerler’deki Mehmet Akif Ersoy İlkokulu'nda görev yapan öğretmen Ahmet Naç küçük bütçelerle sınıfını baştan yaratırken öğrencilerin okula severek gelmelerine olanak sağlayacak bir ortam sağladı.  Facebook’ta paylaştığı fotoğraflar ülke çapında ses getiren Naç, pek çok öğretmenin kendisinden fikir almak istediğini söyledi.

10 yıllık öğretmen olan ve Siirt’in bir mezrasında geçirdiği 5 yılın ardından İstanbul Esenler’e tayin olan Ahmet Naç, Manchester Salford Üniversitesi'nin 3 yıl süren bir araştırmasını dikkate alıp, bilimsel araştırma ve makaleleri inceledi. Naç, “Eğer öğretmeni ve aileleri çocuklar adına bir şeyler yapmaya karar vermeye devam ederse ileride onların bir şey yapmamalarına üzülmeyin. Bunu ona siz öğretiyorsunuz çünkü” diye konuşuyor.

 

"Bir bilgisayar parasına 3 tane böyle sınıf yapılır"

 

 Ahmet öğretmen, sınıfı tasarlama sürecini Hürriyet’e şu sözlerle anlattı:

"Velilerimle imece usulü çalıştık. Bir boyayı velim getirdi. Bir öğrencimin dedesiyle birlikte hafta sonu sabahtan akşama kadar duvarları boyadık. Çuvalları velilerim dikti. Gökkuşağı tüllerinin çok fazla masrafı olmadı zaten. Bu sınıf ne kadara mal oldu derseniz, hani öğretmenler sene başında velilerine sınıf için bilgisayar aldırırlar ya işte o bilgisayarın parasına 3 tane böyle sınıf yapılır"

Velilerin ve okul yönetiminin tepkilerinin en başından beri olumlu yönde olduğunu söyleyen Ahmet öğretmen velilere sınıfın tasarımını şu duygularla anlatmış: "Karşımda Türk anneleri var. onların neler yapabileceğini biliyorum. Her şeyden önce onlara güvendim. Ben tatilimden feragat edeceğim dedim. Siz de paranız yoksa bile birer ikişer lira her gün kenara koyarak, sınıfa katkıda bulunsanız yeterli dedim. Böyle bir iş, parayla değil ancak emekle olurdu çünkü" 

Şimdi Türkiye'nin her yerinden öğretmenlerin sınıflarıyla ilgili sürekli bir şeyler sorduğu Ahmet öğretmene boya firmaları bile "Okuldaki diğer sınıfları da biz boyayalım diye" teklif götürmüş. 

İşte Ahmet Naç'ın Facebook hesabından paylaştığı notu ve harikalar diyarına çevirdiği sınıfı: 

"Benim oluşturduğum tasarımı, öğrenciler çalışmalarıyla tamamlayacak. Dediğim gibi gördükleriniz içerisinde süs olsun diye yapılan bir şey yok. Çok emek var ama buna değiyor. Şu anki halinden çok daha iyi bir sınıf halini alacak. Çünkü sınıf benim değil onların. Sözü onlara bırakır ve onlara güvenirseniz neler yapabileceklerine inanamazsınız" 

Öğretmen dolaplarına kilitli sınıf kitaplıklarından öğrencileri kurtarmanın gerektiğini vurgulayan Ahmet öğretmen, öğrencilerine okuma yazmayı sevdirmek için ağaç şeklinde bir pano hazırladı ve yazısında bu vurguyu yaptı: "Panoya bugün ses ve kelimelerini asarlar yarın şiirlerini güzel sözlerini.Ya da temayı kendileri belirleyebilirler. O şimdilik kuru bir ağaç. Öğrencilerim yeşertecek. Artık onların ağacı" 

Ahmet öğretmen yazısına şöyle devam etti: "Okumayı yazmayı öğretmek temel amaç olmasın. Çevrenize bakın. Ahlaklı ahlaksız iyi kötü başarılı başarısız herkes okuma ve yazma biliyor. O zaman farkı yaratan başka bir şey. Bırakın güzel yazmasın. Benim yazım berbattır ancak öğrenci kapasitesinin sınırlarını zorlasın diye karakterine ve ses tonuna uygun şiir yazan bir öğretmenim. Varsın yazısı çirkin gözüken öğretmen olayım.

Okumayı öğretmeyelim okumayı sevdirelim. Matematiği öğretmeyelim matematiği sevdirelim. Şarkı öğretmeyelim, sevdiği şarkıları söylemeleri için ortam sağlayalım. Resim yaptırmak onların eğlencesi için olmasın, resmin değerini gösterelim. 3 boyutlu hamurdan, tahtadan yaptıklarını çantalarına atmasınlar. Değerini anlasınlar yaratıcılıklarını zorlasınlar. Vazgeçmesinler. Ağlayınca teselli edip o anı kurtarmayın. Ona mutsuzluktan çıkacak yolu gösterin, konuşturun. Onlar adına karar vermeyelim artık. Hayatlarıyla ilgili kararları onlar versin. Yanlış da olsa sınıf onların, kıyafet onların, yaptıkları sıra onların. Çantasını onun yerine taşımayın. Kitabını kendi alsın. Yanlışlarını fark etsin. Siz düzeltmeyin onlara düzeltmesi için fırsat verin.

Eğer öğretmeni ve aileleri onlar adına bir şeyler yapmaya karar vermeye devam ederse ileride onların bir şey yapmamalarına üzülmeyin. Bunu ona siz öğretiyorsunuz çünkü.

Öğrenciye susun derseniz susmak için sizin sus demenizi bekler. Sınıfı temizle derseniz sizin temizle demenizi bekler. Dersine çalış derseniz sizin çalış demenize bağlı olur. Dersi tekrar ederseniz anlamak için tekrara ihtiyaç duyar. Problemlerini çözerseniz her zaman siz çözmek zorunda kalırsınız.

 Ortaokula geçince bunlar yok olunca kontrolünüzden çıkınca bir bakmışsınız sudan çıkmış balıktan farkları kalmaz.

Başarılı ve mutlu olmaları için birey olmaları gerekiyor. Sorumluluk sahibi gelişim görevlerini yerine getirmiş yeterli donanıma sahip, yeteneklerini geliştirmiş olması gerekiyor. Ailesine ve öğretmenine bağımlı çocuk birey olamaz, mutlu da olamaz. İlkokul bitene kadar her şey iyi gidiyor sanırsınız. Kontrol siz de çünkü. Asıl film ergenliğe girince başlayacak.

Öğretmenler ve aileler çocuklara iyilik yapayım derken aslında en büyük kötülüğü yapıyor olabilir"