Ekonomi
Deutsche Welle

OECD büyüme tahminini açıkladı

Sanayi ülkelerinin yer aldığı Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) tahminlerine göre, dünya ekonomisi bu yıl yüzde 3,4 oranında büyüyecek.

07 Mayıs 2014 18:07


OECD uzmanları, bundan altı ay önce yayınladıkları tahmin raporunda büyüme hızının yüzde 3,6’yı bulacağını belirtmişlerdi. Tahmini büyüme hızının düşürülmesine, başta Çin olmak üzere genç sanayi ülkelerindeki yavaşlama neden oldu.

OECD, Çin ekonomisinin bu yıl yüzde 7,4 oranında büyüyeceğini ve bu oranın 2001 – 2010 yılları arasındaki çift haneli büyüme oranlarından çok sağlıklı ve sürdürülebilir olduğunu duyurdu. Ancak hızlı büyüme yıllarında Çin finans sisteminde biriken riskleri bertaraf etmenin kolay olmayacağı ve bu risklerin bütün dünya ekonomisine bulaşma tehlikesinin bulunduğuna da raporda dikkat çekiliyor.

Amerikan ekonomisi toparlanıyor

Sanayileşme sürecindeki diğer ülkelerin büyüme hızı da dünya ekonomisine ivme kazandıracak oranların gerisinde kaldığı belirtilen OECD'nin tahmin raporunda, Brezilya ekonomisinin 2014 yılında yüzde 1,8, Rusya ekonomisinin de Kırım krizinin yol açtığı belirsizlik yüzünden azami yüzde 0,5 oranında büyüyeceğine yer verilmiş.

Ekonomisi Çin’den bir kat daha güçlü olan Amerikan ekonomisindeki hızlı toparlanma ekonomistleri umutlandırıyor. ABD’nin büyüme hızı bu yıl yüzde 2,6, 2015’te ise yüzde 3,5 olacak. OECD, Euro Bölgesi’ndeki gelişmeden de memnun. Üç yıldır resesyon geçirmekte olan ortak para bölgesinin büyüme hızı bu ve önümüzdeki yıl yüzde 1,2 ve yüzde 1,7 olacak.

'Zor yıllar geride kaldı'

OECD Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi Direktörü Christian Castrop, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte zor yılların geride bırakıldığını söyledi: “Euro Bölgesi’nin en büyük zorlukları aştığını tahmin ediyorum. Bunu, Euro ülkelerinin yapısal ve mali reformlarıyla Avrupa Merkez Bankası’nın para politikasına borçluyuz. Bütün bu önlemler paketi sayesinde kriz ülkeleri de düzelme yoluna girdi.”

Geçen yıl ekonomileri daralan İtalya, İspanya ve Portekiz büyüme hızını 2014’te yüzde birin üzerine çıkaracak. Yunanistan ise bu yılı da resesyonla geçirecek. Yunanistan ekonomisi bu yıl yüzde 0,3 oranında daraldıktan sonra 2015’te büyümeye başlayacak.

OECD'nin tahminlerine göre geçen yıl sadece yüzde 0,5 oranında büyüyen Alman ekonomisi 2014’te yüzde 1,9, 2015 yılında ise yüzde 2,1’lik büyüme hızını yakalayacak. Fransa’nın büyüme oranları Almanya’dan düşük olacak. Ortak para bölgesinde yer almayan İngiltere’nin ise bu yıl yüzde 3,2 oranında büyümesi bekleniyor.

İşsizlik sürecek

İşsizlik daha uzun yıllar Euro Bölgesi’nin en büyük problemi olarak kalacak. OECD uzmanı Kastrop bu ve önümüzdeki yıllarda da yüzde 11’lik işsizlik oranı ortalamasının altına inilemeyeceği görüşünde: “İşsizliğin azaltılamayacak olmasından büyük endişe duymaktayız.”

Almanya yüzde 5,3’lük işsizlik oranıyla nispeten iyi durumda. Hatta OECD 2015 yılına kadar işsizliğin yüzde beşin de altına çekilebileceğini tahmin ediyor.

OECD işsizlikle mücadelede büyümenin daha fazla teşvik edilmesini, altyapı yatırımlarıyla eğitime daha fazla kaynak ayrılmasını, fakirlerin mesleki eğitimine önem verilmesini ve hizmetler sektörünün liberalleştirilmesini tavsiye ediyor.

OECD uzmanı Christian Kastrop, Euro Bölgesi’nin aşırı borçlanmadan kaynaklanan tehlikeleri küçümsememesi gerektiğini söylüyor. Devlet borçlarında mutlak bir ‘aşırılık' ölçeği olmadığını belirten ekonomi uzmanı sözlerini şöyle sürdürüyor “Ama kriz, borç stokundaki artışa paralel olarak daha kolay yara alınabileceğini gösterdi. Bu bakımdan Euro Bölgesi'nin yüzde 60'lık borçlanma üst sınırına yaklaşması gerekir. Böylece, sermaye piyasasına mali konsolidasyonun ciddiye alındığı mesajı verilmiş olur.”

OECD'nin rakamlarına göre Euro Bölgesi'nin borç stoku ortalaması milli gelirinin yüzde yüzünü aşıyor. 34 teşkilat üyesi ülkenin sadece üçte biri krizin ardından borç stokunu yüzde 60 sınırının altına çekmeyi başarabildi.

OECD raporunda en fakir kesimlerin hayat standardının yükseltilebilmesi için rekabet gücünü arttırıcı yapısal reformlara hız verilmesi de tavsiye ediliyor. OECD'nin, ‘inovasyon gücüyle küresel katma değerden daha fazla pay alma' formülünün fakir kesimlere nasıl yansıyacağını ise bekleyip görmek gerekecek.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle