Gündem

Odatv Davası'nda TÜBİTAK raporu yine yok!

Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın'ın sanık olarak yargılandığı Odatv Davası'nın 12. duruşması görüldü

18 Haziran 2012 15:15

Odatv Davası'nın 12. duruşmasnda sanıklar için büyük önem taşıyan TUBİTAK raporu mahkemeye ulaşmadı. Mahkeme Başkanı Ekici, rapor için "4-5 kez telefonla, bir kez de müzekkere yazdık. Duruşmaya gelsin dedik ama gelmedi" dedi.

Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık ve Soner Yalçın'ın sanık olarak yargılandığı Odatv Davası'nın 12. duruşması görüldü. Çağlayan'daki Adalet Sarayı'nda bulunan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Soner Yalçın, Yalçın Küçük, Hanefi Avcı, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Müyesser Uğur Yıldız getirildi.

Duruşmaya 7 tutuksuz sanık Ahmet Şık, Nedim Şener, Sait Çakır, Doğan Yurdakul, İklim Bayraktar Kaleli, Mümtaz İdil ve Çoşkun Musluk katıldı. Tutuklu sanıklar duruşmaya geldiğinde, bir önceki celse tahliye edilen Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın da aralarında bulunduğu tutuksuz sanıklar ile sarılarak tokalaştılar. Tutuklu sanıklar bir süre izleyici olarak duruşmada katılan yakınları ile sohbet etti. Nedim Şener, adliye girişinde, "Adliyeye ön kapıdan girmek çok güzel" diye konuştu.

Duruşmayı Avrupa Parlamentosu’ndan bir grup da izledi.


Mahkeme Başkanı: TÜBİTAK raporu yetişmedi


Sanık yoklamasının ardından Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, “TÜBİTAK raporu ulaşmadı. 4-5 kez telefonla, bir kez de müzekkere yazdık. Duruşmaya gelsin dedik ama gelmedi. Taleplerin, soruların çokluğundan dolayı yetiştiremediklerini söylediler" dedi.


Yalçın Küçük: Kimi yargılıyorsunuz?


Davada tutuklu sanık Yalçın Küçük ilk olarak söz aldı. Küçük, “ TÜBİTAK ’tan beklenenlerin gelmemiş olmasında bir açıdan memnun oldum. Çünkü bizim davamızın bu tür bilirkişi raporları ile ilgisi yok. Bizim ile ilgili iddiaların bilirkişi raporu gelmeden de doğru olmadığına gerçek dışı olduğunda hükmedebilirsiniz. Bizi tanıyacak sınız? Kimi yargılıyor sunuz? Onu bir görmeniz lazım" dedi.


'Devlet Bahçeli asistanımızdı'


Kendisine ‘kabadayı profesör’ de denildiğini belirten Yalçın Küçük, “Korgeneralinden erine kadar bana verdikleri isim kabadayı profesör. Bazılarına göre filozof, bazılarına göre yazar, bazılarına göre hukukçu. Ben TÜBİTAK’ın ilk kurulduğu zaman Başbakanlık adına danışmanıydım. Devlet Bahçeli asistanımızdı" diye konuştu.


'Öz'e alıncaksınız dedim, alındı'


Yazar Melih Altıok’un ‘Yalçın Küçük suçtur’ dediğini belirten Küçük, "Suça değil suçluya ceza verirsiniz. Ben suçum. Ben suç olduğum için fail değilim. Bana ceza veremezsiniz. Hiçbir şey veremezsiniz. Bana yaklaşanlar iyi olmuyor. Kağıda yazdım; ‘Zekeriya bey beni tutuklayacaksınız ama bakın siz bu görevden alınacaksınız.’ Alındı. Bizi rezil eden bir davadan dolayı yargılıyorsunuz. Size yakıştıramıyorum. 28 Ağustos 2011’de bu iddianameyi hazırlayan savcı bey yazmaya başlayacağım dedi. Saat 04.30’da iddianame açıklandı. İddianameyi hazırlayan savcı Cihan Bey de bana dokundu, gitti" dedi.
 

'Bu davalara Tuncay Özkan sendromu diyorum'


Yalçın Küçük, “Selimiye’de bana çok iyilik yapan vardır. Orada askeri mahkemeye de çıktım. Bu davaların bir özelliği vardır. İspat ortadan kalkmaz, Balyoz davasını da biliyorsunuz... Mütalaa bir şey değiştirmez. Bu davalara Tuncay Özkan sendromu diyorum. Her duruşmada kalkıp ‘bana suçumu söyleyin. Beni niye yargılıyorsunuz? Bütün siyasi davalar imzasız adı olmayan mektuplar. Siz yanlıştasınız. Ne adı var, ne yazarı var. Ben 2010’da Gebze’de bir konferans verdim. Beni 2011’de ihbar etmiş.Oda TV klasörlerinde var. Beni ihbar etmiş bu çocukcağız. Ama gönderdiği mektubu deşifre etmişler" dedi.


'100 yıl tutun beni umrumda değil'


Küçük, "Yazık değil mi size? Yazık değil mi bana? Ne kadar yatacağımızı, ne alacağımızı hiçbirimiz bilmiyoruz. 100 yıl tutun beni umurumda değil. Görüyorsunuz, ne kadar tutarsanız beni o kadar gençleşiyorum. Bizlerin uzun tutuklanması iktidarın olduğunu belli ediyor. İktidar budur. Hiçbir dava bu kadar güçlü olmadı. Bir tek itirafçı çıkmadı. Ben hepsinin sözcüsüyüm. Bu dava Nedim, Ahmet ve Hanefi Avcı üzerine kurulu. Kitap yazmışlar, kötülük yapmışlar. Bunlar suç değildir. Siz de onları tahliye ettiniz. Davayı bitirdiniz zaten. Benim suçu ne? Barış Pehlivan gelmiş talimat vermişim. Talimatta da bir şey yok" diye konuştu.