Gündem

Oda TV davası yine bitmedi; karar 12 Nisan'a kaldı!

"Cunta rejimlerini kıskandıracak bir tek adam diktatörlüğü demokrasi diye yutturulmaya çalışılıyor"

15 Şubat 2017 11:46

Yaptığı haberler ve açıklamalarında 'PKK ve FETÖ propagandası yaptığı' iddiasıyla 30 Aralık 2016'da tutuklanan gazeteci Ahmet Şık ile Nedim ŞenerSoner Yalçın, Yalçın Küçük ve Eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın aralarında bulunduğu 13 kişinin yargılandığı Oda TV davasının duruşması, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesinde 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Kararın açıklanması 12 Nisan'a bırakıldı.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 9.celsesi görülen duruşmada Hanefi Avcı, Soner Yalçın, Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Muhammet Sait Çakır, Şükrü Doğan Yurdakul, İklim Kaleli ve Coşkun Musluk da hazır bulundu. Mümtaz İdil ve Müesser Yıldız Uğur ise duruşmaya katılmadı.

Dakika dakika ne oldu?

 19.11

Mahkeme Odatv Davası’nı 12 Nisan'a erteledi

 19.04

Mahkeme duruşmaya 5 dakika ara verdi.

 19.00

Hasan Fehmi Demir, iddianamenin iptal edilmesi kararının verilmesini talep etti.

 18.40

Duygun Yarsuvat konuşmasını bitirdi. Avukat Tugay Topbaş, “Uyap'tan yazılı savunmamı gönderdim daha önce tekrar ediyorum ve beraatleri talep ediyorum.” dedi. Yalçın Küçük’ün avukatı Hasan Fehmi Demir söz aldı.

 18.32

Yarsuvat: Ergenekon Hakim-Savcı-Polisinin birlikte iftarını gösteren fotoğrafları haber değil mi?

 18.30

Yarsuvat: Kaos yaratmak diye bir suçlama var. Bu hangi suçu teşkil eder? TCK'da yok.

 18.25

Duygun Yarsuvat: Bu dava açıldığı gün bitmiştir. Bu dava siyasi bir davadır. Bilgisayarı açtığımda ilk girdiğim site Odatv'dir. Bütün haberler ciddidir.

18.21

Duygun Yarduvat Odatv Davası'nın, yargılanan sanıklarını susturmak için kurgulandığını söyledi.

 18.17

Soner Yalçın'ın avukatı Duygun Yarsuvat söz aldı.

 18.07

Hanefi Avcı'nın avukatı Refik Ali Uçarcı'nın savunması bitti. Nedim Şener'in avukatı Nurcan Bayraktar söz aldı.

 17.53

Fikret İlkiz konuşmasını bitirdi. Hanefi Avcı'nın avukatı Refik Ali Uçarcı konuşuyor.

 17.42

Fikret İlkiz, “Şaşırmamayı öğrendik bu davada; şu duruşma kapısı açılıp bir gemi geçerse, şaşırmayacağız.” diyerek, Ahmet Şık’ın tahliye olduğu gün cezaevi önünde yaptığı konuşmayı okudu.

 17.33

Duruşma verilen aranın ardından devam ediyor. Fikret İlkiz konuşmaya devam ediyor.

17.09

Mahkeme duruşmaya 15 dakika ara verdi.

İlkiz "gazetecilik suç değildir, gazeteciyi tutuklayamazsınız" dedi. Avukat Fikret İlkiz Ahmet Şık'ın yazmış olduğu taslak kitaba el koyma kararını tebliğ etmek için çalıştığı yayına polisin geldiğini anlattı.

16.43

Erdoğan'ın Ahmet Şık'ın kitabıyla ilgili olarak yaptığı 'bomba' benzetmesini hatırlatan İlkiz, Erdoğan'ın o dönem bunu yapan yargı için bağımsız yargı dediği sözlerini okudu. Fikret İlkiz basılmamış kitapla ilgili olarak Erdoğan'a "Bu bilgileri nereden aldınız" diye sordu.

16.25

Fikret İlkiz, mütalaaya katılmadığını ifade ederek "Mütalaanın önemli bölümü iddianamenin konu başlıklarının aktarılmasından ibaret. Bu davanın özü basın özgürlüğünü ortadan kaldırmaya dönüktür. Bu davada gazetecilik yargılanmaktadır" diye konuştu.

16.20

Hüseyin Ersöz Odatv iddianamesindeki dijital dokümanların sahteliğine dair hazırlanan bilirkişi raporlarını anlattı. Ersöz bugün Ahmet Şık'ın tutukluluğunu hatırlatarak halen hukuka bağlı hakimlerin hasretini çektiklerini söyledi. Ersöz tüm sanıklar için beraat talep etti. Avukat Serkan günel söz aldı. Mahkemenin beraatle kalmayıp ders veren bir gerekçe yazması gerektiğini söyledi. Avukat Fikret İlkiz söz aldı.

16.10

Avukat Hüseyin Ersöz konuşmaya başladı.

16.09

Avukat Tugay Topbaş duruşmaya katılmayan Müyesser Yıldız'ın mütalaaya karşı sözlerini okudu.

16.08

Coşkun Musluk’un konuşmasının ardından, Ayfer İklim Kaleli konuşmaya başladı. Kaleli, “Bu dava bugün bitse de başka bir dava başlayacak. Bir kadın olarak bu davanın mağduruyum. 36 bin habere konu oldum. Beraatimi talep ediyorum. Zekeriya Öz beni bu davaya magazin malzemesi olarak soktu.” dedi.       

16.00

Musluk, Odatv kumpasının Soner Yalçın'ın televizyon kurma girişimine, Yalçın Küçük'ün Silivri'den vekil çıkarma projesine ve cemaati sorgulayan gazetecilerin haberlerine bir yanıt olduğunu söyledi.

15.46

Nedim Şener'in ardından Coşkun Musluk mütalaaya karşı konuşmak üzere kürsüye geldi. Coşkun Musluk, "Bu sözde dava ancak siyasi bir dava olarak ele alınabilir. Bu dava emperyalistlerin ve yerli işbirlikçilerinin tersinden istiklal mahkemeleridir." dedi.

15.38

Nedim Şener, Gültekin'le mesajlarını göstererek Ali Fuat Yılmazer'in  kendilerini özel olarak tutukladığını anlattı. Şener Taraf gazetesinin o dönem Yılmazer'le birlikte yaptığı operasyonları anlattı.

15.34

Nedim Şener, Levent Gültekin'le mesajlarını gösterdi ve eski polis müdürü Yurt Atayün'ün gazeteci İbrahim Kiras'ı çocuklarıyla tehdit ettiğini söyledi.

15.30

Nedim Şener: Fethullah Gülen yapılanması bir yılansa o yılanın başı Ali Fuat Yılmazer'dir

15.29

Nedim Şener, Yılmazerin hapisten çıktıktan sonra kendisine "Nedim salağına şöyle hükümetle aramızda savaş çıkacak arada kalmasın" mesajı gönderdiğini söyledi.

15.27

Nedim Şener, Ali Fuat Yılmazer'in kumpastaki rolünü anlattı. Yılmazer'i görevden alanın Erdoğan olduğunu söyledi.

15.25

Nedim Şener kumpasta görev alan polis, savcı, hakimleri sıraladı ve “Bunlar hakkında soruşturmayı hemen başlatın” dedi.

15.14

Nedim Şener: FETÖ'cü Mehmet Baransu, ben tutuklandıktan sonra Hanefi Avcı'nın kitabını yazdığıma dair 2 makale yazdı. Savcı Cihan Kansız bunları iddianameye koydu. Odatv davası sadece polis çıraklarının değil medya elemanlarının da çabasıyla hazırlandı.

15.10

Nedim Şener: Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink benim cezaevinde üç ziyaretçimden biriydi.

15.08

Nedim Şener: Önder Aytaç şeytanın başıdır. Dünyada onun kadar kötü birini bulamazsınız.O dönem Şamil Tayyar, Rasim Ozan Kütahyalı, Adem Yavuz Arslan FETÖ'nün yalanlarını yayıyordu.

15.04

Nedim Şener: Yiğit Bulut Ali Fuat Yılmazer'in kankasıydı.

14.59

"Bu süreçte sahte bir isimle hakkımda ihbar mektubu gönderiliyor." diyerek ihbar mektubundan bölümler okuyan Şener, Zekeriya Öz'ün bu mektubu gerekçe göstererek kendisini Ergenekon davası şüphelisi yaptığını söyledi.

14.52

Nedim Şener: Buradaki gazeteciler besleme değil, fonlardan cemaatlerden beslenmiyor. Ne düşünüyorsa görüyorsa onu yazıyor. Ben Hrant Dink cinayetinde FETÖ'cülerin rolünü belgeleriyle açıkladım.

14.50

Nedim Şener: 3 Mart 2011 günü gözaltına alındıktan sonra avukatım Köksal Bayraktar'dan iddianame çıkana kadar avukatlığımı üstlenmeyin dedim. Benim Zekeriya Öz'e söylediklerimi yalanlayan delil varsa avukatlığımı yapmayın dedim. Ben Ahmet'in kitabını yazmasına yardım etmedim. Yazsaydım da bu suç değil açıkça söylerdim.

14.45

Nedim Şener mütalaaya karşı konuşmaya başladı.

14.42

Hanefi Avcı mütalaaya karşı son sözlerini bitirdi.

 

14.31 Öğle arası bitti. Hanefi Avcı esasa karşı son savunmasını yapıyor.  Hanefi Avcı, "delil denen dosyaların sahteliğini ve yapılan siber saldırıları" anlatıyor. Avcı, "virüslü dijital dokümanların nasıl gönderildiğini" ifade etti. Hanefi Avcı, "Yargılamanın amacı somut gerçeği ortaya çıkarmaktır. Buradaki gerçek, Gülen cemaatinin ürettiği dosyalarla yaptığı bir operasyondur. Cemaat kendi yazdıkları belgeleri Odatv bilgisayarlarına koydu" dedi.

13.34: Yalçın Küçük konuşmasını bitirdi. Duruşmaya ara verildi.

13.30: Yalçın Küçük, Ertuğrul Özkök'ün yazısını okuyarak şöyle devam etti: "'Genelkurmay başkanına Yalçın Küçük'e de gidecek misiniz diyor. Benim için dönmez bir adamdır diyor. Ben hiç dönmedim' Ben söylendiği kadar zeki değilim. Silivri davasını bitirmek istedim. Aklıma Osman Bölükbaşı geldi. Adnan Menderes, Bölükbaşı'nı hapse atardı. O Kırşehir'den vekil olur çıkardı. Ben de Silivri'den vekil çıkarmaya çalıştım. Benim projemdir. Kemal Kılıçdaroğlu'na çağrı yaptım. Kemal Kılıçdaroğlu, Fethullah'dır. 2011'de oy verdi mi? Hayır vermedi. Burada verdi mi, vermedi. Veremez, korkar. Muhtemelen onun da bir kaseti var.

13.20: Yalçın Küçük, Nuh Mete Yüksel'in kitabını göstererek şöyle dedi: "'Yalçın Küçük sık sık DGM'ye gelirdi' yazıyor. DGM lokanta mı? Gelip götürüyorlardı. Nuh Mete Yüksel devamında diyor ki; 'Bugün görüyorum ki Yalçın Küçük vatansever. Cumhuriyet için çalışıyor' o zaman beni niye içerde tuttunuz? Bu aynı zamanda film davasıdır. İki dizi vardı: Kollama ve Tek Türkiye. Orada beni gösteriyorlardı. Beni taklit eden bir adamı astılar, Yalçın Küçük idam edildi. Beni sokaklarda idam ettiniz. Bu davayı iyi bilin."

13.10: Yalçın Küçük: Bu iddianameye göre Abdullah Öcalan’ı ben yönetiyorum. Beni yargılayan hakimleri Yargıtay’a gönderirim. Bir tek Mehmet Ekinci’yi gönderemedim. Beni tutuklu tutmakla meşguldü. Sıkıyönetim mahkemesi kararında benim için "Şeytana pabucunu ters giydirir" yazıyordu. Üst mahkeme bozdu.                      

"Hanefi Avcı'ya burada sordum: Beni takip ediyor muydunuz? Evet dedi. Mehmet Eymür’e sordum. 'Hem yurt içinde hem yurt dışında takip ederim' dedi. Peki 'Bende bir kötülük buldunuz mu' dedim. 'Rastlamadık' dedi. O zaman beni niye tuttunuz burada."

13.05: Yalçın Küçük: Ben Silivri’ye gittikten 15 gün sonra Silivri’deki mahkeme bir karar aldı. Burada suç yok diye beni tahliye etti. Bu kez Odatv davasını kurgulayıp beni hapse attılar.

Mehmet Ekinci, Hikmet Şen avukatıma beni okuduğunu söylediler. İslamcılar beni okur. Musul’u almazsanız Diyarbakır’ı verirseniz benim sözümdür. Şimdi kim, Tayyip Bey kullanıyor. Beni okurlar. İslamcılar beni niye okur? Çünkü Abdülhamid’i severken neden sevdiklerini bilmezler. Benden ve Doğan Avcıoğlu’ndan öğrenirler. Biz Abdülhamid’i överiz. Kız okulları açmıştır, modernleştirmiştir. İslamcılar bizden öğrenirler.

12.59 İddianameyi gösteren Yalçın Küçük "Benim her şeyimi dinlemişsiniz her şeyimi getirip koydunuz" dedi ve şöyle devam etti: "Yiğit Bulut, Hasan Cemal benim yanımda yetişti. Bu suç değildir. Bu iddianamede Soner’in akil hocası olmakla suçlanıyorum. Bu haksızlıktır. Caligula kitabını ben yazdım. Sebatayistleri ben yazdım. Sebatayistler beni görünce teşekkür ediyor. Selanikliler olmasa cumhuriyeti zor kurardık dedim. Bir kısmımız Selanikli bir kısmımız Kürt’tür.                       

12.52: Yalçın Küçük: "Bu heyet beni cahilleştiriyordu. Size bu kitabi getirdim. 'Guess Who Jewish' kitabını gösterdi. Herkesin başka ismi vardır, kullanır. Aziz Nesin, Mehmet Nusret’tir. Demirtaş, Ceyhun’un adı başkadır. Bizi burada başka isimlerle yazı yazdığımız için suçladılar.                      

"Bu iddianameyi polis çırakları yazdı. Bizim aklımızla alay etmeyin. Savcı iddianameyi yazıyorum dedi aksama iddianame açıklandı.                      

"FETÖ kelimesi hukuka uygun değildir. Fethullah Gülen’i 1961' den beri tanırız. Bize karşıdır. Ama FETÖ demek hukuka uygun değildir. Başbakan der ama hakim diyemez."

12.45: Yalçın Küçük mütalaaya karşı konuşmaya başladı.

12.40: Dogan Yurdakul mütalaaya karşı son sözlerinde, "Esas hakkındaki mütalaa bu davanın enkazının sessiz sedasız kaldırılmasıdır. Herkes için beraat talep ediyorum"  dedi.

12.38: Sait Çakır mütalaaya karşı son sözlerinde, "Düşman ceza hukukuyla yargılandık" diyerek, "Müstear ismim kod isim yazıldı. Bu iddianame polis çırakları tarafından yazıldı. Bize yapılan bir devlet politikasıydı" ifadelerini kullandı.                

12.28: Barış Terkoğlu da mütalaaya karşı son sözlerini söyledi. Terkoğlu, "AKP'li eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında "Silahlı terör örgütünün Fethullahçı olduğunu o gece öğrendim, bana ahmak diyebilirsiniz" şeklinde açıklamasını ve AKP'lilerin "kandırıldık" açıklamalarını hatırlattı ve şöyle dedi: "Size ne anlatayım? Çok afedersiniz, kendisi için kullandığı ifadeyi tekrar ettiğim için özür diliyorum, beni Bülent Arınç kadar ‘ahmak’ olmadığım için mi cezalandıracaksınız? Ya da devletin tepesinde ‘kandırılmaya bıkmamış’lardan olmadığım için mi suçlayacaksınız?"


Oda Tv sanığı Barış Terkoğlu: Bülent Arınç kadar ‘ahmak’ olmadığım için mi cezalandıracaksınız?


12.26: Barış Pehlivan: Son sözüm: Neyse ki, Rab’dan ve milletten af ya da özür dileyecek bir habere imza atmadım.

12.25 Barış Pehlivan: Bu davanın sanıklarının yazdıkları dün dikkate alınsaydı, bugün Türkiye bu kadar sorunla boğuşmazdı.

12.23 Barış Pehlivan: Bakınız, bu davada "FETÖ’ye dokundu" diye yazan gazeteci Ahmet Şık, şimdi ise FETÖ’den hapiste yatırılmaktadır. Bu mudur FETÖ ile mücadele?

12.18 Barış Pehlivan: Bildiğim; bu davanın 12 numaralı sanığı, bugün artık biri ölü.

12.15 Barış Pehlivan mütalaaya karşı konuşuyor.

12.07: Duruşma tekrar başladı.

11.56: Mahkeme 5 dakika ara verdi. Soner Yalçın ve Ahmet Şık mütalaaya karşı konuşmalarını bitirdiler.


Soner Yalçın'ın savunmasından: Oda TV davasına kan bulaştı


11.55: Soner Yalçın bitirdi. Duruşmaya 5 dakika ara. Bu arada Soner Yalçın'ın savunma çok özeldi, mutlaka okuyun.

11.53: Soner Yalçın: Bu kişiler cinayetten yargılanmalıdır. Kararınızla siyasallaşan yargının son bulacağının ışığını bize verin.

11.52: Soner Yalçın: Gerçeği bulma ve yazma konusunda katı ve acımasız oldum; kimseye taviz vermedim; eğilmedim.

11.50: Soner Yalçın: Uğur Mumcu gibi… Musa Anter gibi… Hrant Dink gibi… Büyük gazeteciler her zaman en yürekli olanlardır.

11.45: Soner Yalçın mütalaaya karşı konuşmasına başladı.

11.38: Ahmet Şık'ın savunması sona erdi. Soner Yalçın'in savunması başladı

Oda TV davasında savunma yapan Ahmet Şık: İktidar, engellenen darbecileri kıskandırıyor!

11.37: Ahmet Şık'ın duruşmaya kelepçeyle getirildiği öğrenildi. Şık, davanın savcısı ve hakimi Zekeriya Öz ve Mehmet Ekinci'den dem vuruyor. Ekinci'nin kaçma şüphesiyle onları tutuklarken kendisinin geçenlerde kaçarken yakalandığını hatırlatıyor.

11.35: Ahmet Şık savunmasına başladı. "Türkiye bir gariplikler ülkesi ve her dönemde birçok absürtlük yaşandı. Şimdi de George Orwell mezarında ters dönse hakkıdır. Cumhuriyet gazetecileri izleyici sıralarında değiller Tıpkı bunun gibi bir kumpasla 108 gün önce tutuklandılar. Burada olması gerekenler burada yok. Avukatlarım Bülent Utku, Akın Atalay. Gazeteci arkadaşlarım izleyici sıralarında değil, hapisteler" dedi

11.27: Mahkeme başkanı: Gazeteciler içeri alınmayacak!

11.24: Ahmet Şık’ın yanına tutuksuz sanıklar oturdu.

11.23: Kendisinin daha önce duruşmada kalpak takılmasını istediğini ancak kabul edilmediğini söyleyen Küçük, heyetteki türbanlı hakimi hatırlatarak "Görüyorum ki türbana izin veriliyor, kalpak cumhuriyetin simgelerinden biridir, izin verirseniz takmak istiyorum" dedi. Mahkeme heyeti kabul etti.                      

11.16: Yalçın Küçük kalpak takmak için mahkemeden izin istedi, mahkeme izin verdi.

11.14: Duruşma başladı. Yoklama yapılıyor. Ahmet Şık'ın duruşma salonunda.

11.10: Sanıklar ve izleyiciler duruşma salonuna alındı. Sarı basın kartı olmayan gazeteciler duruşmaya alınmadı. 

10.41: Duruşmaya, Müyesser Yıldız ve Mümtaz İdil dışındaki tüm sanıklar katılıyor. Ahmet Şık'ın Cezaevi'nden getirilmesi bekleniyor.

10.27: Duruşma salonuna hala kimse alınmadı. Ahmet Şık'ın getirilmesi bekleniyor.

10.07: Duruşma salonunun önünde davanın başlaması bekleniyor.

9.52: Özgür Mumcu Odatv Davası ve tutuklu Ahmet Şık için yapılan açıklamayı okudu.

 "Rezalet rezalet"

Silivri Cezaevi'nde tutuklu olarak bulunan Ahmet Şık Çağlayan'a getirildi. Mahkeme başkanı duruşmayı izlemeye gelen gazetecilerin içeriye alınmayacağını açıkladı. Duruşmanın başlaması beklenirken gazetecilerin çoğu salona alınmadı. Gazeteciler duruma tepki gösterdi. "Rezalet rezalet" diye slogan atan gazeteciler "Adalet istiyoruz be, yeter; delirttiniz artık!" diye bağırdı.

Gazeteciler Çağlayan'da buluştu

Gazeteciler ve milletvekilleri duruşma öncesi saat 09.30'da dayanışma için bir araya geldi. Gazetecilerin, buluşmanın anonsu için çektikleri videoda "Oda TV davası bitiyor, kumpas sürüyor. Susmadık, susmayacağız! Ahmet çıkacak yine yazacak!” ifadeleri kullanılmıştı.

Destek olmak için gelen gazeteciler ve milletvekilleriyle birlikte Çağlayan'da bulunan ve basın açıklamasını okuyan Cumhuriyet yazarı Özgür Mumcu, "Eğer Fethullahçı darbe gerçekleşmiş olsaydı Ahmet Şık yine hapse atılacaktı!   Gazetecilik suç değildir; yansak da dokunacağız!" dedi.

Ayrıca CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Sezgin Tanrıkulu, İlhan Cihaner ile gazeteciler Tuğrul Eryılmaz ve Rengin Arsla, PEN Yönetim Kurulu üyesi Burhan Sönmez mahkemeyi izlemek için Çağlayan'da bulunurken Berkin Elvan'in ailesi ve Nörolog Gençay Gürsoy destek olmak için geldi. 

"Cemaatin ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık nerede?"

"Bu yüzden söylenecek bir son sözümüz var"

Geçtiğimiz duruşmada davanın savcısı mütalaasını açıklamış ve “Somut ve yeterli delil olmadığı” gerekçesiyle tüm sanıkların beraatini talep etmişti. Mütalaanın ardından söz alan Ahmet Şık, “Sizin söylediğiniz basitlikte bir hükümle bu davanın kapatılmasını istemiyorum” diyerek şunları söylemişti:

“Biraz önce salonda olmayan avukatlarımın isimlerini okudunuz. Avukatlarım Bülent Utku ve Akın Atalay, bu komplo davasındaki savunmanlık görevlerini yerine getirmek üzere burada olmaları gerekirken bir başka komplo ile şu anda hapisteler. Bizlerin özgürlüğümüzün gasbedilmesine yol açan komplo ile onların özgürlüğünün gasbedilmesine neden olan komplo arasında fark yoktur. Odatv ve benzer davalardaki komplolar bugün yaşadığımız faşizmin nedenidir. Bu nedenle bu dava öyle basit bir hükümle kapatılamaz. Bu yüzden söylenecek bir son sözümüz var.”

“FETÖ, PKK ve DHKP-C propagandası yaptığı” iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Şık’ın duruşmaya katılabilmesi için hâkim tarafından müzekkere yazıldı. 

Ahmet Şık 375 gün cezaevinde kalmıştı

Ahmet Şık 3 Mart 2011’de, Ergenekon soruşturması kapsamında evinde ve İstanbul Bilgi Üniversitesindeki odasında yapılan arama sonrasında gözaltına alınmış, ardından tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Şık, 375 gün cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmişti.

Dava süreci nasıl gelişti?

Ergenekon kitapları...

Radikal gazetesinden çalışma arkadaşı Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığı 'Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu' ve 'Ergenekon'da Kim Kimdir?' kitaplarında, "Ergenekon Soruşturması'nın gizliliğini ihlal ettiği" iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılandığı davadan 13 Mayıs 2011'de beraat etti.

"Dokunan yanar"

3 Mart 2011 tarihinde, Ergenekon Soruşturması kapsamında evinde ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki odasında yapılan arama sonrasında gözaltına alındı. Şık, gözaltına alınırken Gülen Cemaati'ni kastederek "Dokunan yanar arkadaşlar" dedi.

5 Mart günü tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildi. 6 Mart 2011'de "Ergenekon terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanarak gazeteci Nedim Şener ile birlikte Metris Cezaevi'ne gönderildi.

Aynı soruşturmada Oda TV muhabiri İklim Kaleli Bayraktar, Oda TV Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil, OdaTV'nin Koordinatörü Doğan Yurdakul, gazeteci Müyesser Yıldız, gazeteci Sait KılıçAydın BıyıklıCoşkun Musluk gözaltına alındı. Dava 'OdaTV davası' olarak adlandırıldı.

"Ahmet Şık'ın kitabı bende de var"

25 Mart 2011’de Ahmet Şık’ın tutuklanmasının ardından Facebook üzerinden başlatılan "Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var" adlı kampanyaya iki günde 58 bin kişi imza attı.  

14 Temmuz 2011'de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Basın Özgürlüğü Ödülü Ahmet Şık'a verildi.

16 Kasım 2011’de Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adını vermeyi planladığı, üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü ve devlet içinde Fethullah Gülen örgütlenmesini konu alan kitabı “000 Kitap – Dokunan Yanar” adıyla yayınlandı ve İstanbul Kitap Fuarı’nda okurla buluştu.

Tahliye

12 Mart 2012 tarihinde Nedim Şener'le birlikte tahliye oldu.

Çıkışta kameralara şunları söyledi:

“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek. Ben burada hepinizin önünde ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bunu da buraya yazıyorum. Cemaatçi olup da çete gibi çalışan emniyetteki ve yargının içerisindeki bürokratik örgütlenme içerisindeki adamlardır bunun asli sorumluları. Siyaseten sorumlusu da bunlara cevaz verdiği için ve sesini çıkartmadığı için AKP’dir.”

Gazeteci Aydın Engin’in 6 Şubat 2017 tarihli “Silivri Kahini Ahmet Şık” başlıklı yazısında verdiği bilgilere göre, Oda TV davası sürecinde yer alan 38 polis, savcı ve yargıç, Ahmet Şık’ın kendilerini tehdit ve kendilerine hakaret ettiği iddiasıyla şikâyetçi oldular. Dava açıldı. Şık, 21 Şubat 2017’de hakim karşısına çıkacak. Şık’tan şikayetçi olan 38 polis, savcı ve yargıçtan 30’u komplo kurmaktan tutuklu olarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu.

Basın özgürlüğü ödülü aldı

11 Nisan 2014'de İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesi, 11 Eylül 2013 akşamı Beyoğlu’ndaki eylemde görev yaparken polise “faşist” dediği iddiasıyla yargılanan gazeteci Ahmet Şık’ı beraat ettirdi.

2 Mayıs 2014’te Uluslararası medya çalışanlarının oluşturduğu UNESCO Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü’nü aldı.

AİHM süreci

8 Temmuz 2014'te AİHM, OdaTV davasından yargılanan ve 375 gün tutuklu kalan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’in “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade özgürlüğünün” ihlal edildiğine karar verdi, Türkiye tazminata mahkum oldu.

2015'te yazdığı "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitabı dolayısıyla hakkında bir soruşturma daha açıldı. Gazeteci Ahmet Şık'ın AKP-Gülen cemaati ilişkisini ele aldığı "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitabında, Başbakan Binali Yıldırım'a kamu görevinden dolayı hakaret ettiği iddiasıyla yargılanmasına devam ediliyor.

Ahmet Şık, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında bianet'e verdiği röportajda "15 Temmuz Gecesi Ne Olduğu Tam Anlatılmıyor" demişti.

Şık en son Cumhuriyet gazetesine 15 Temmuz darbe girişimi hakkında 8-13 Mart 2016 tarihleri arasında altı gün süren bir yazı dizisi hazırlamıştı.

Kitapları "Ergenekon'da Kim Kimdir?" (Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte), "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" (Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte), "000 KİTAP - Dokunan Yanar, Pusu Devletin Yeni Sahipleri" ve "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda". 

Şimdi de “FETÖ ve PKK propagandası”

Ahmet Şık, sosyal medya paylaşımları ve haberleri nedeniyle 29 Aralık 2016 Perşembe sabahı gözaltına alındı.

Ahmet Şık, Emniyet’te ifadesini alan İstanbul Basın Savcısı Fahrettin Kerim Yerli’ye verdiği beyanda “Mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir” dedi.

Şık aynı gün tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi.

İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği, 30 Aralık 2016’da, Şık hakkında “FETÖ/PDY ve PKK” propagandasını yaptığı iddiasıyla tutuklama kararı verdi.

Tutuklandıktan sonra Metris Cezaevi’ne götürülen Şık, 1 Ocak Pazar günü Metris’te, avukatı Can Atalay ile ses kaydı yapılamadığı için görüştürülmedi.

Şık’ın avukatları Fikret İlkiz, Can Atalay, Tora Pekin ve Abbas Yalçın 2 Ocak 2017’de Ahmet Şık’ın tutukluluğuna itiraz etti. İtiraz dilekçesinde “Ahmet Şık, hukukla ve gerçeklikle bağını tamamen koparmış soruşturmasında şüpheli yapılmış, aynı özelliklere sahip bir kararla da tutuklanmıştır. Hukuka, Anayasa’ya, yasalara, akla ve mantığa açıkça aykırı tutuklama kararına itiraz ediyoruz” dendi.

Şık daha sonra 3 Ocak’ta, Oda TV soruşturması kapsamında 375 gün tutulduğu Silivri Cezaevi’ne sevk edildi.

İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, Şık'ın tutukluluğuna itirazını 4 Ocak 2017’de reddetti.

Şık, tutuklandığı 30 Aralık 2016 gününden sonra eşi Yonca Verdioğlu Şık’la ve avukatlarıyla ilk olarak 5 Ocak 2017’de görüştü.

Bu görüşmelerde Ahmet Şık’a Metris Cezaevi’nde kaldığı üç gün boyunca su verilmediği ve hem Metris’te hem Silivri’de tek başına tecritte tutulduğu ortaya çıktı.

Şık yılbaşı gecesi Reina’da 39 kişinin öldürüldüğü katliamı bile bu görüşmelerde öğrendi.

İki haftayı aşkın süre tecritte tutulan, gazete, kitap okuyamayan, kimseyle konuşturulmayan Şık, geçtiğimiz haftaiçi Özgür Gündem gazetesi sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’nın kaldığı koğuşa nakledildi.

CHP Eskişehir Milletvekili gazeteci Utku Çakırözer, 17 Ocak Salı günü tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Şahin Alpay ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tutulan gazeteci yazar Hüsnü Mahalli ile görüştü.

Çakırözer, Ahmet Şık’ın “Benim yaptığım gazetecilik. Gazeteciler cesur olmak zorunda. Cesur olmayan onurunu yitirir” dediğini aktardı.