Çeviri: Gonca Tokyol
AKP’li yetkililerin 16 Nisan’da gerçekleşecek Anayasa referandumu öncesinde Avrupa’da düzenlemeyi planladığı bazı etkinliklerin iptal edilmesinin ardından başlayan ve karşılıklı açıklamalar/eylemler ile tırmanan gerginliği değerlendiren New York Times yazarı Patrick Kingsley, Türkiye-Avrupa ilişkilerinin çöküşe geçtiğini savundu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na uçuş izni verilmemesinin ardından yükselen gerilim süresince, ‘normalde farklı bakış açılarına açık bir duruş’ sergileyen Hollanda’nın da alışıldığın dışında hareket ettiğine dikkat çeken Kingsley, bunun sebebinin ülkede Çarşamba günü gerçekleştirilecek ve gündeminin en tepesinde ‘sığınmacılar ve uyum’ bulunan seçimler olduğunu ifade etti.
"AKP, nisandaki seçimden hayır çıkmasından korkuyor"
Türk bakanların, yasalar aksini söylese de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gücünü artıracak değişikliklere ‘Evet’ demeleri konusunda Avrupa’daki Türk diasporasını ikna etme çabasının, Nisan’daki seçimden ‘Hayır’ sonucu çıkmasına yönelik korkudan kaynaklandığını kaydeden Kingsley, bu kampanyanın Hollanda ve Fransa’daki seçim gündemlerinin önemli özneleri olan aşırı sağcıların tepkisiyle karşılaştığını aktardı. Kingsley, yazısında şu ifadelere yer verdi:
“AKP’nin kampanyası, sağ kanattaki siyasetçilerin Türklerle oluşacak gerilimi kızıştırmaktan politik kazanç elde edeceği Hollanda ve Fransa’daki seçimlerle çakıştı. Aynı zamanda oy talebi, Türkiye’nin demokrasiden uzaklaştığına dair Avrupa’da paniğin arttığı ve sığınmacılar ile uyum meselelerine dair yönelik kaygıların yükseldiği bir dönemde geldi.”
"Türkiye'yle gerilim Hollandalı siyasetçilere yarayacak"
Gerilimin artmasının üzerine Danimarka Başbakanı Lars Lokke Rasmussen’in Türk mevkidaşı Binali Yıldırım’la olan görüşmesini ertelediğini, AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker'in İsveç’teki toplantısının yerinin değiştirildiğini, Fransa’da François Fillon ve Marine Le Pen’in Çavuşoğlu’nun ülkeye girişine izin verilmesine tepki gösterdiğini ve İsviçre ile Avusturya’nın ise daha önceden Erdoğan’ın kampanyasına sıcak bakmadıklarını duyurduklarını hatırlatan Kingsley’nin yazısı şöyle devam etti:
“Hollanda’da hem muhafazakar Başbakan Mark Rutte hem de onun aşırı sağcı muhalifi Geert Wilders anlaşmazlıktan çıkar sağlamayı umsa da, şu anda hangisinin daha manalı bir kazancı olacağı belli değil. Seçimler Çarşamba günü ve konuyu ilk kez kamuya duyuran Wilders ya da Türk bakanların girişini engelleyen Rutte bundan kazanç sağlayacak.
"Rutte, liderliğin ne demek olduğunu gösterebilir"
Kingsley’e konuşan BKB’den politik stratejist Bianca Pander, başbakan olması nedeniyle öncelikli kazancın Rutte’ye yansıyacağını belirtirken, “Şimdi liderliğin ne demek olduğunu gösterebilir” ifadelerini kullandı. Başbakan’ın gerilimin bir sonucu olan medya görünürlüğünden de faydalandığını kaydeden Pander, “Rutte şimdi kareye girdi: Her televizyon programında ve gazetede o var” dedi.
"Erdoğan, milliyetçilerin desteğini almak için Avrupa'yla kavga çıkardı"
İki ülke arasında yaşanan gerilimin iç gündemlere etki etmesinin karşılıklı bir durum olduğuna dikkat çeken Kingsley, benzer eleştirilerin Türkiye’den de geldiğini aktardı. Referandum sonuçlarına dair belirsizliğin ‘Erdoğan’ın milliyetçilerin desteğini kazanmak için Avrupa’yla kavga çıkardığı’ yorumlarına sebep olduğunu aktaran NYT muhabiri, gazeteci ve akademisyen Cengiz Çandar’ın da konuyla ilgili şu görüşlerine yer verdi:
“Bugünkü Türkiye dış politikası, -Suriye’den Hollanda ve Almanya’ya kadar, iç siyasi gündemle bağlantılı. Şu anda bir Türk dış politikası yok. Türk dış politikası Erdoğan’ın referandum kampanyasına bağlı.”
"Hedef kitle diaspora değil, evdekiler"
Avrupa’yla yükselen gerilimin sebeplerinden bir tanesinin de MHP tabanını etkilemek olabileceğini ifade eden Kingsley, İngiltere’deki King’s College London’da Türk diasporası çalışmalarında bulunan Alexander Clarkson’ın “Hedef kitle aslında diaspora değil, asıl dinleyiciler evde” görüşünü aktardı. Gerilim süresince kullanılan hararetli dilin de bu amaca uygun olduğunu belirten Clarkson, “Bu, Erdoğan ve AKP’nin, ‘Biz yurtdışındaki Türkleri korumak için oradayız’ demesine olanak veriyor” ifadelerini kullandı.
Avrupa’yı eleştiren Erdoğan’ın ülkesinde yaptıkları nedeniyle ‘ikiyüzlülükle’ eleştirildiğini söyleyen NYT muhabiri, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından Türkiye’de yaşanan gözaltılar, tutuklamalar, soruşturmalar ve işten çıkarmaları hatırlatarak, gazeteci Çandar’ın şu sözleriyle yazısına son verdi:
“O, 150’den fazla gazetecinin, muhalif yazarın, siyasetçinin cezaevinde olduğu bir ülkenin cumhurbaşkanı. Ve Meclis’teki en büyük 3. partinin liderleri ve 12 milletvekili de cezaevinde. Türkiye, bir korku cumhuriyetine dönüştü.”