2016 yılının Ocak ayında Kuzey Kore'de tutuklanarak 15 yıl çalışma kampına kapatılma cezasına çarptırılan Amerikan vatandaşı Otto Warmbier'in Kore devletine karşı suç işlediği öne sürülmüştü. Kuzey Kore'nin serbest bıraktığı 22 yaşındaki Amerikalı yüksek okul öğrencisi Warmbier koma halinde getirildiği ülkesinde hayatını kaybetti. Başkan Trump, Warmbier'in ölümünden Pyongyang rejimini sorumlu tutuyor. Alman basınında konuya geniş yer verilmiş. Neue Westfälische adlı gazetenin yorumunda şu görüşleri okuyoruz:
"Otto Warmbier sadece gıda zehirlenmesinden mi komaya girdi, yoksa gerçekten vahşi bir biçimde işkenceye mi uğradı, bu nokta belirginleşmedi ve belki de hiçbir zaman aydınlatılamayacak. Ancak açık olan şey onun ölümünden Pyongyang rejiminin sorumlu olduğudur. Genç adamın bundan 15 ay önce Kuzey Kore’deki tutukluluğu sırasında beyninde ağır hasar oluştuğunu hastane raporları kanıtlıyor. Ailesi 15 ay boyunca onun sağlıklı bir biçimde evine döneceğinin umudu ile yaşadı ve günbegün oğullarından haber beklediler. Genç adamın ‘suçu’ bir propaganda pankartını yırtıp duvardan sökmekti ve komünist ülkenin buna tepkisi son derece orantısız oldu. Diktatör Kim Jong-un Otto Warmbier gibi kişilerin durumunu kullanarak, bunları rehin alıyor ve Batı’ya karşı baskı aracı olarak kullanıyor. İç politikada ise güçlü politikacı imajı vermeye çalışıyor. Aynı şey sürekli yaptığı füze denemeleri için de geçerli. Kim Jong-un ateşle oynuyor.
Allgemeine Zeitung gazetesi ise güncel gelişmeden yola çıkarak yorumunda Kuzey Kore’yi analiz ediyor ve onu himaye eden Çin’in nasıl bir tehlike oluşturabileceğini irdeliyor:
"Kuzey Kore’de aslında absürd bir durum var. Komünist ideallere değil, kendi çıkarlarına önem veren bir diktatörler hanedanlığı ülkeyi terörize ediyor. Daha da kötüsü Pyongyang nükleer güç olmayı deniyor ve bunun sonunun nereye varacağını kimse tam bilmiyor. Bu ülkeye yaptırımların sertleştirilmesinin yanlış insanları, Kuzey Kore vatandaşlarını hedef alacağı biliniyor. Aslında Kuzey Kore’nin koruyucusu konumundaki Çin’in burada sorumlulukları ortaya çıkıyor. Ancak Pekin Trump’ın kararsız tavırları nedeniyle Avrupa’nın Trump’a verdiği avansları büyük bir memnuniyetle izliyor. Bu durumda Çin Avrupa ile ABD’yi karşı karşıya getirmeyi deneyebilir ki bu da korkunç bir durum olur.
Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi Kuzey Kore ile yeni krizde Trump’ın sağduyulu tavır almasının umulduğunu belirtiyor:
"Kuzey Kore başarısız bir devlet. Ama devlet düzeni olmadığı için değil, tamamen ölçüsüz olduğu için. Tam da diktatör Kim ve çevresindeki haydut çetesi Donald Trump’ın yönetim vasıflarını sınavdan geçirmek için gerekçe oluşturuyor. Trump'ın Warmbier adlı öğrenci etrafındaki korkunç münferit olayı bir ulusa yapılmış saldırı olarak algılayarak tepki vermesi beklenebilir. Tarihçi Tobias Stone Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına yol açan Franz-Ferdinand olayını ve öngörülmesi mümkün olmayan sonuçları bizlere hatırlatıyor. Trump’ın hormonlarına ve sezgilerine hakim olması ve tarihçinin uyarılarını dikkate alması umut edilir.”
Die Welt gazetesi ise yorumunu farklı bir konuya ayırmış. ABD'nin hafta sonunda bir Suriye uçağını düşürmesinin ardından Rusya ABD’ye karşılık vereceği tehdidinde bulundu. Gazete, bu durumun gerginliği tırmandırma tehlikesi olduğuna işaret ediyor:
"Bir Suriye uçağının ABD tarafından vurulması son derece tehlikeli. Diplomatik akılcılığın uzun zamandan bu yana yarı yolda kalması nedeniyle Putin’in sinirleri son derece gergin. Putin'in kaybedeceği çok şey var. Ortadoğu'daki savaş bölgelerini Moskova'dan izlemek ve kontrol altında tutmak istiyor. Kırım'ın işgalinden ve Suriye'ye müdahaleden bu yana Moskova ile Washington'ın arası bozuk. Güvensizlik had safhada ve Suriye'deki son gelişmeler nedeniyle durum daha da kötü. Aynı şeyler Trump yönetimi için de söylenebilir. Kötü dönemlerde asgari bir güven ortamı sağlayacak ilişkiler kurulmuş değil. Ondan dolayı da gerginlik tırmanışta. Eğer bu konuda bir girişimde bulunulmazsa o zaman her şey olabilir.”
© Deutsche Welle Türkçe
ÇA,BK