Gündem

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'ya tahliye yok!

Semih Özakça 'savunma' yaptı: İşinden atılmış bir öğretmenim; köleliğe karşı Spartaküs'üm, firavuna karşı Musa...

28 Eylül 2017 03:37

Olağanüstü hâl (OHAL) uygulaması kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (KHK) ile ihraç edilen ve "İşimizi geri istiyoruz" diyerek başlattıkları açlık grevinin 72'nci gününde tutuklanan akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça hakkındaki davanın ikinci duruşması bugün (28 Eylül 2017) görüldü. Açlık grevinde 204 günü geride bırakan Özakça'nın tekerlekli sandalyeyle getirildiği duruşmaya Gülmen'in katılması, "tıbben sakıncalı" bulundu. Duruşma sonrası ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Gülmen ve Özakça'nın tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Davanın 3. duruşması 20 Ekim'de görülecek. 

Ankara Sincan Açık Ceza İnfaz Kurumu bünyesinde bulunan 80 kişilik salona, 30 kişilik 'izleyici kısıtlaması' getirildi.

"Ömrümüzden yiyoruz"

Semih Özakça salona tekerlekli sandalye ile getirildi. Jandarmalar izleyicilerin göremeyeceği şekilde Semih Özakça'nın arkadasında ayakta durdu. "Arkadaşımı görmek istiyorum," diyen Acun Karadağ'a jandarmalar engel oldu. Acun Karadağ, "Lanet olsun böyle iktidara. Ne hale getirmişsiniz çocuğu" diyerek tepki gösterdi.

Çizer: Zeynep ÖzatalaySemih Özakça, savunması sırasında AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun'un darbe girişimi sonrası başlatılan soruşturmalar kapsamında ihraç edilenlere ilişkin olarak kullandığı "Ağaç kökü yesinler" ifadesine de tepki gösterdi. Özakça, "Onu da yemiyoruz; ömrümüzden yiyoruz" diye konuştu. Özakça sözlerine "Ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı Spartaküs’üm, firavuna karşı Musa’yım" diye devam etti.

3 avukat sınırlaması

Semih Özakça’dan sadece üç avukat seçmesi istediğinde, “Üç avukat istemeyeceğim. Yüzlerce avukatımız var. 3 avukat kısıtlamasının bize zulmün bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden avukat seçmeyeceğim" dedi  Davanın diğer sanıklarından Acun Karadağ da, “Avukat seçmek zorunda değilim. Davaya müdahil olan herkes avukatımdır” dedi. 

Sanıkların 3 avukat sınırlamasına itirazı reddedildi. Üç avukatın neye göre seçileceğinin sorulması üzerine mahkeme “Üç kişiden sonrasını dinlemeyeğiz” dedi. Semih Özakça bunun savunma hakkına saldırı olduğunu söyledi: “Daha önce avukatlarımız gözaltına alındı. Geçen duruşmaya keyfi olarak getirilmedik. Üç avukat dayatmasını kabul etmiyorum. Nuriye Gülmen zorla Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürülmüştür." Acun Karadağa da yeniden avukat seçip seçmeyeceği sorulunca o da bunun savunma hakkına bir saldırı olduğunu tekrarladı. 

Davanın 14 Eylül'de görülen ilk duruşmasında Nuriye Gülmen ve Semih Özakça 'kaçma şüphesi' bulunması ve cezaevi personelinin yetersizliği iddiasıyla davaya getirilmemiş, mahkeme 'savunma yapmamalarını' gerekçe göstererek Gülmen ve Özakça hakkında tutukluluğa devam kararı vermişti.

Semih Özakça'nın savunması

Semih Özakça yaptığı savunmada şöyle konuştu: Ezilen sömürülen işlerinden atılan emekçiler adına ezilenlerin sıklıkla karşılaştığı bu durumu ekmeğinden edilmiş bir öğretmen olarak ben de yaşadım. Bir cinayete ancak bu kadar tanıklık edilir diye düşünüyorum. İşine geri dönme talebiyle başladığım oturma eyleminde işkence ile gözaltına alınıp savcılığa götürüldüğümde başladı cinayet. Cinayet işleyenler yargılanıyorsa mahkemelerinizde beni tanık olarak yazın. Sırtınızda afilli yargıç cübbeleri karar vereceksiniz. Sahi çoktan kırmadınız mı kalemimizi? Elinizdeki iddianame senaryonuz. Hiç kimse benden bu adaletsizliğe karşı boyun eğmemi beklemesin. Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır. Onuruyla ekmeğini kazanan bir sınıf öğretmeniyken önce işimden atıldım. Bu kabullenebilir bir durum değildi. Direnmenin, karşı gelemenin her bedelini yaşadık. Ben işinden atılmış bir sınıf öğretmeniyim, köleliğe karşı mücadele eden Spartaküs’üm, firavuna karşı Musa’yım, ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ diyen Pir Sultan Abdal’ım, ‘Yarin yanağından gayri herşey ortaktır’ diyen Şeyh Bedrettin’im, İsrail zulmüne karşı dövüşen Filistinli’yim, dünyanın her köşesinde haksızlığa uğrayan ve mücadele eden kim varsa oyum.

İktidar KHK'ler ile demokratik kurumları kapatarak 12 Eylül'deki sınırlamayı da aşmıştır. İhraç edilememize ve tutuklanmamıza neden olan kamudaki bu saldırıları ayrı bir başlıkta değerlendirmek gerekir. Orada oturduğunuz koltuklarda daha önce FETÖ'cü hakim ve savcılar oturuyor ve komplo davalarını yürütüyorlardı. Muhalif kamu emekçileri için değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece emekçilere uygulanan saldırıların yöntem ve bahanesidir. Öğretmenlik bana ne lüks yaşam ne de gözümün arkamda bırakmayacağım bir yaşam vaad ediyordu. Ülkenin en ücra köşelerinde, her gün bomba seslerinin olduğu yerlerde öğretmenlik yaptım. OHAL'den bir yıl önce sendikamın iş bırakma eylemine katıldığım için eşimle birlikte açığa alındık. Açığa almalar ve ihraçlara karşı güçlü bir tepki gelmemesi nedeniyle iktidar bunu kolayca sürdürebildiğini düşündü. Bazı bölgelerde yapılan güçlü eylemlerle işlerine iade edilenler oldu. Bayram arefesinde açığa alındım, başka bir bayramda da ihraç edildim. Anlayacağınız iktidar bayramı emekçilere zehir etmek istedi."

“Açlık grevine taleplerimiz kabul edilinceye kadar edeceğim”

Semih Özakça duruşmaya verilen aranın ardından savunmasına devam etti: “Halkın aydını bütün halkın sözünü söylemenin önemini gördüğü için bir adım öne çıkandır. Sabahattin Ali’nin romanındaki Kuyucaklı Yusuf gibi namusunu korumak için mücadele edendir. Ben de bir eğitimci olarak ödeyeceğim bedeli biliyordum. Baskınım arttığı, kimsenin sesini çıkarmadığı bir zamanda üzerime düşeni yapmayı görev biliyordum. Ankara Yüksel Caddesinde ‘İşimi geri istiyorum’ yazısı ile direnen bir akademisyen, bir öğretmen. Açıklama bile yapamadan halkın gözü önünde işkenceyle 17 defa gözaltına alındık. Tepki gösteren, fotoğraf ve video çekenler de tehdit edildi, gözaltına alındı. Onlarca işkence sonucunda kemiklerimizin kırıldığı, kafamızın gözümüzün kırıldığı zamanlar oldu. Suç duyurularında bulunduğumuzda polisler hakkında hiçbir işlem yapılmadı. Yüksel Caddesi İnsanlık Anıtı önünde 120 gün direndik. 

Bizleri açlığa mahkum etmeye karşı bunu tersine çevirip eylem biçimine dönüştürdüğümüzde bunu terörist eylem olarak gördüler. Asıl mesele açlık grevinin etkili bir eylem olması ve halkta duyarlılık yaratması korkusudur. Bu direnişe neden olan da bitirecek olan da iktidarın kendisi. Bizim direnişimiz bir inat değil, hakkımız olanı alma kararlılığı. Kimse kimseye zorla açlık grevi yaptıramaz. Bizler ezilmeye reddettik. Birçok kamu emekçisi direnmiyor, direnenler açlık grevi yapmıyor. Olabilir ama biz açlık grevinin bizi sonuca götüreceğini düşünüyoruz. Açlık grevine taleplerimiz kabul edilene kadar devam edeceğim.

‘Bizler devrim olmazsa, AKP gitmezse açlık grevini bitirmeyiz’ demiyoruz. İşimizi geri istiyoruz. Bizi işimizi geri isteme ısrarımız ve kararlılığımız için cezalandırmak istiyorlar. Öyle ya bir insan işini geri istiyor diye tutuklanır mı? Gece yarısı gelen gardiyanlar, beni hücremde yerlerde yatırarak zorla hapishanenin kampüs hastanesine götürdü. Ben hasta değilim. Hapishanede havalandırma vardı güneş görüyorduk. Burada ise güneş görmüyoruz. Ben güneşi hapishaneden beri ilk defa buraya getirilirken gördüm." 

Özakça "Eylemle ilgili bir komite kurulduğu iddiasına cevap vermeye tenezzül bile etmiyorum’ dedi. Suçlamasına ilişkin de “Nuriye - Semih demek de terör propagandası olarak görülüyor. Eğer öyleyse ben zaten Semih’im dedi" Salonda gülüşmeler oldu. 

“Verin kararınızı perde kapansın”

"Zorla müdahale için götüreceklerini düşünüp annemle vedalaştım. Bu uygulamanın sonuçları belli. Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti.Son olarak şunu söylemek istiyorum; Verin kararınızı perde kapansın."

Özakça savunmasını Enver Gökçe'den 'Dost' şiirini okuyarak bitirdi!  Duruşmaya bir saat öğle arası verildi. 

Ara karar açıklandı

Mahkeme heyeti Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutukluluk hallerinin devamına ve mahkemenin 20 Ekim'e ertelenmesine karar verdi.

Mahkeme ayrıca Berk Ercan'ın SEGBİS ile tanık olarak dinlenmesine, Nuriye Gülme'nin 3 avukatının belirlenmesine, gelmeyen tüm yazılı cevaplarla ilgili uyarılı tenkit yazılmasına, Semih Özakça'nın duruşmada hazır edilmesi için yazı yazılmasına, Nuriye Gülmen'in gerekirse mahkeme salonunda sağlık ekipmanları kurularak duruşmada bulunmasına, bu da sağlık durumuna engel olursa bulunduğu yerde ifadesinin alınmasına, mahkemenin istediği yazılara cevap verilmemesi konusunda suç duyurusunda bulunulması talebinin reddine, bir sonraki duruşmanın Sincan Cezaevi Kampüsü'nde büyük bir salonda yapılmasına karar verdi.

İşte dakika dakika yaşananlar

18:00 - Mahkeme heyeti Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın tutukluluk hallerinin devamına ve mahkemenin 20 Ekim'e ertelenmesine karar verdi. 

16:50 - Atalay: Müvekkilimi derhal tahliye edin, bu insanlar daha öncede hicbir yere kaçmadı şimdide kaçmayacaklar. 

16:49 - Avukat Mehmet Refik Atalay: Doktor raporlarına da aykırı olarak Nuriye hanıma refakatçi alınmıyor, avukat görüşü sadece beş dakika yapılıyor. 

16:47 - Avukat Derviş Aydın söz alarak yargılamanın mükerrer olduğunu anlattı.

16:45 - Kozağaçlı: Ben zorla müdahale sonrası ilkokuldan sonrasını hatırlamayan müvekkillerimi gördüm.

16:38 - Kozağaçlı: Bu süreçte bütün basın açıklamalarında polis, Nuriye ve Semih derseniz gözaltına alırız diye bu isimleri tehdit konusu yaptı.

16:35 - Kozağaçlı: Bu boş dosya ile bir yere kadar gidilebilecekti, bu yüzden ortaya bir tanık ifadesi atıldı.

16:32 - Kozağaçlı: Açlık grevi suç olmadığı halde tutuklanmalarına karar verildi.

16:28 - Kozağaçlı: Ben zorla müdahale sonrası ilkokuldan sonrasını hatırlamayan müvekkillerimi gördüm"

16:25 - Avukat Betül Kozağaçlı savunmasına başladı.

16:20 - Duruşma yeniden başladı.

15:50 - Duruşmaya on beş dakika ara verildi.

15:47 - Avukat Aytül Kaplan: Sayın yargıçlar ya tutuklama için gerçek hukuki nedenler bulun ya da bu iki eğitimciyi tahliye edin.

15:45 - Avukat Aytül Kaplan: Nuriye ve Semih her ne kadar 23 Mayıs’ta verildiyse de tutuklama kararı Yüksel’de halkın kitlesel olarak toplandığı gün verildi.

15:44 - Avukat Murat Yılmaz: Hani yeterli personel yoktu, Numune Hastanesi'nin önünde kaç tane jandarma bekliyor?

15:43 - Avukat Murat Yılmaz: Numune Hastanesi her gün görüşebilirler demesine rağmen başsavcılık avukatlara sadece beş dakika izin veriyor.

15:42 - Avukat Murat Yılmaz: Müzekkerelerinize 10 gün içinde cevap vermeyenler için suç duyurusunda bulunmalısınız, bizim talebimiz budur.

15:41 - Avukat Murat Yılmaz: Mutlak surette Nuriye'nin duruşmaya getirilmesini talep ediyoruz.

15:40 - Avukat Aytül Kaplan söz aldı: Geçen celse Nuriye ve Semih'i duruşmaya getirmeyerek görevi kötüye kullanma suçu işlenmiştir.

15:38 - Bakkalcı: Sunduğumuz raporlar, sadece kapatılmanın bile kişiye ruhsal ve bedensel olarak nasıl etki ettiğini gösteriyor.

15:37 - Bakkalcı: Açlık grevlerinde düzenli kontrol çok önemlidir.Bu insanlar tutuklandıkları günden itibaren tıbben kontrollerini yapamadık.

15:36 - Bakkalcı: Bu insanların açlık grevi kararı vermelerinde otorite tarafından seslerinin duyulmaması etkili oldu, buna şahit olduk.

15:35 - Bakkalcı: Zorla müdahale etik açıdan doğru değildir, zarar vericidir, tıbbi müdahale zorla yapılamaz.

15:34 - Bakkalcı: B1 vitamini açlık grevi süresinde kritik bir etkendir.

15:35 - Bakkalcı:Açlık grevi yaşama verilen bu değer ile intihardn ayrılr. İntiharda kişi yaşama isteği duymaz.Öncelikle bu farkı belirtmek istiyorum.

15:33 - Bakkalcı:Açlık grevi yapanlar bu hayatı olağanüstü değerli ve kıymetli bulurlar, bir çözüm olsun da yaşamımız son bulmasın isterler.

15:30 - Dr. Metin Bakkalcı'nın bilirkişi olarak dinlenmesine dair avukatların talebi kabul edildi.

15:20 - Duruşma yeniden başladı.

14:05 - Duruşmaya bir saat öğle arası verildi. 

14:00 - Özakça: Son olarak şunu söylemek istiyorum; verin kararınızı perde kapansın.

13:55 - Özakça: Fotoğraf dahi çektirmemize izin vermediler, amaçları bizi unutturup zorla müdahale edip, bizi yaşayan ölü haline getirmekti.

13:50 - Özakça: Bakan Soylu bizi terörist ilan etmiş, hedef gösterip kitap basmış; niye kurdunuz bu mahkemeyi!

13:47 - Özakça: Cübbelerinizle oyuna dahil edilen sizler, elinizdeki iddianame senaryo...

13:45 - Özakça: Tutuklandık çünkü baskının adı hukuk olmuş; komplonun adı hukuk olmuş

13:40 - Özakça: "İhraç edilenler ağaç kökü yesin" diyen bakana sesleniyorum, onu da yemiyoruz; ömrümüzden yiyoruz!

13:20 - Özakça: İşimizi geri alıncaya kadar açlık grevi eylemine devam edeceğim. 

13:09 - Özakça: Biz aç kalmayı tercih etmedik. İktidar işimizi bize geri verseydi aç kalmazdık. Direnişi başlatan da bastırmaya çalışan da iktidardır

13:08 - Özakça: Mesele açlık grevinin etkili bir eylem olmasının düşünülmesi, halk tarafından sahiplenilip büyüyeceğinden duyulan korku idi.

13:07 - Özakça: Bu direniş iki kişinin direnişi değildir. Bu direniş ezilen halkların direnişidir.

13:05 - Özakça: Ekmeğini ve onurunu savunamayan biri namusunu koruyabilir mi? Ekmeğini savunmayan namuslu olabilir mi olamaz çünkü ekmek namustur.

12:55 - Özakça: Kimsenin sokağa çıkmadığı basın açıklamalarının yasaklandığı bir dönemde halkımın sözünü söylemeyi bir zorunluluk olarak görüyorum

12:40 - Duruşma yeniden başladı.

12:15 - Duruşmaya 15 dakika ara verildi.

11:45 - Özakça: Peki neden bu şartlara rağmen öğretmen olmaktan vazgeçmedim? Çünkü ben ekmeğimi çok zor koşullarda kazandım. Eşimle birlikte ihraç edildim. Bizim gibi devrimci demokrat binlrce insanın işinden edilmesi asıl mücadelenin FETÖ ile edilmediğini gösteriyordu"

11:43 - Özakça: Devlet kurumlarında uygulanan tek bir kural vardır o da talimatsız hareket etme yanarsın kuralıdır.

11:42 - Özakça: İşten atılmamızın nedenini anlamak için halkların tarihine bakmak yeterlidir. Bizim sınıfımız ezilenlerin ve sömürülenlerin sınıfıdır.

11:40 - Özakça: Siyasi şube polisleri o odada cinayet işlediler. Her cinayet işleyen yargilaniyorsa mahkemelerinizde beni de tanık yazın"

11:35 - Özakça: Tarih, ekmek adalet ve özgürlük mücadelesinden ibarettir

11:32 - Özakça: Bu gözler siyasi şube polislerinin savcının odasına girip, çay söylediğini gördü

11:20 - Özakça: Bu savunma hakkımıza yeni bir saldırıdır. 12 Eylülde avukatlarımızı gözaltına aldınız, 14 eylülde bizi mahkemeye getirmediniz. Şimdi de avukat sınırlaması.. Nuriye Gülmeni de zorla hastaneye kaldırdınız, bunların hepsi savunma hakkımıza saldırıdır.

11:15 - Duruşma başladı, Nuriye Gülmen'in duruşmaya getirilmesinin tıbben sakıncalı olduğu yönündeki Numune Hastanesi raporu okundu

11:03 -Semih Özakça duruşma salonuna getirildi. Acun Karadağ'ın Semih Özakça'nın elini sıkmasına izin vermediler. 

Nuriye Gülmen yoğun bakımda

 Nuriye Gülmen'in açlık grevinin 202. gününde Ankara Numuna hastanesinin yoğun bakım servisine kaldırıldı. Gülmen'in avukatıyla gçrüşmesine yalnızca 5 dakika izin verilirken yanına refakatçı ise kabul edilmesi. 

Gülmen ve Özakça'nın avukatı Selçuk Kozağaçlı'nın Gülmen'in durumuna ilişkin olarak Twitter'dan paylaştığı mesaj şöyle: 

KHK ile ihraç edilmeden önce Nuriye Gülmen Selçuk Üniversitesi’nde akademisyen, Semih Özakça ise Mardin’de ilkokul öğretmenliği yapıyordu.