Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, Kürt siyasetçilerin tutuklandığı, 10 binlerce kamu çalışanın açığa alındığını, yüzlerce gazetecinin 'terör' suçlamasıyla tutuklandığını hatırlattığı yazısında Türkiye'nin içerinden de kötü gözüktüğü yazdı. Mert "İyi ki, bir kutsal inancın mensubu imişsiniz, olmasanız daha ne yapacaktınız acaba? Bal demekle ağız tatlanmadığı gibi, din, din demekle mümin olunmaz, bilmiyor musunuz, düşünmüyormusunuz?" diye yazdı.
Nuray Mert'in Cumhuriyet gazetesinin bugünkü (25 Kasım 2016) nüshasında yayımlanan 'Nasıl bir ülke burası?' başlıklı yazısı şöyle:
Diyelim ki, Türkiye’nin dışarıdan nasıl göründüğü önemli değil, ekonomiyi falan da boş verelim, diyelim onların dediği umurda değil. Asıl mesele, Türkiye içeride nasıl görünüyor? Kamuda on binlerce insan işten atılıyor, özlük haklarını kaybediyor, yüz binlerce insanın geleceği ne olacak belli değil. Belli ki bunların hepsi “terörist” olarak görülüyor. Peki, nasıl bir yerdir, on binlerce insanın “terörist” olduğu bir ülke? Ya onların sefalete mahkûm edilen aileleri, onların suçu nedir, ne olabilir? Kürt siyasetçiler hapiste, yani milyonlarca insan teröristleri mi temsilcisi olarak seçti? Nasıl bir ülkedir, milyonlarca insanın “terör”e destek verdiği bir ülke? Yüzlerce gazeteci hapiste, diyelim fikirleri “muzır” bulunuyor, ama nasıl terörist olur gazateci de, ülkeyi nasıl yıkmaya çalışır, çalışsa dahi bir ülke nasıl yazılıp çizilen ile yıkılır? Nasıl bir ülkedir böyle bir ülke? Batılıları bir yana bırakın, böyle bir ülke size nasıl görünüyor? İçiniz rahat mı sahiden? Yanlış giden bir şeyler yok mu, sahiden?
Daha dün, analar ağlamasın diye başlatılan ve büyük umut olan barış süreci nasıl tam tersine döner? “Teröristler barışı hazmedemedi” diye mi? Yani teröre teslim mi olduk? Onlar öyle istedi diye mecburen analar ağlamaya devam mı edecek? Yirmi yaşında bir delikanlı, askerde, mermiler ile “Zeynep” yazmış, fotoğraf çektirmiş, dün şehit düştü, Zeynep’i bir daha göremeyecek, içiniz cızlamıyor mu? “Şu işi bir dahadüşünelim” demek için daha kaç genç toprağa gömülecek? Neden “şüheda” fışkırsın toprak? Bir şair, vaktiyle öyle dedi diye mi? Dediyse dedi, şüheda fışkırmasın artık topraktan! Vatan koruması için mi? Nasıl korunacak vatan böyle? Ölümü değil, yaşamı kutsayarak, vatanı korumanın yolu yok mu? Bu ülkede yaşayan insanlar, daha fazla toprağa gömülmeden yapılacak her şey tükendi mi, sahiden? Yoksa, nasılsa kendi çoluk çocuğunuz fışkırmayacak topraktan rahatlığı mı? Nasıl bir rahatlık böylesi?
Biliyorum, bunları soranların sonu da meşkûk, öyle olduğu için sesler kesilmiş, ama bu sessizlik hayra alamet mi sanıyorsunuz? Gücü elinde bulunduran, korkutup sindirmeyi başarır, öylesi zor değil, zor olan korkutmadan ve de ses çıkarandan korkmadan, gönül rahatlığı, gönül yaparak ülke yönetmek, maharet orada. Dahası, öylesi mümkün, gözden çıkarılacak bir yer değil bu ülke, yeter ki yanlış görülsün, o bile değil, “Acaba bu işte bir yanlış var mı, başka çare yok mu” diye düşünmeye tenezzül edilsin. “Başka bir çare bulun” diyeni hapse atmak kolay, işinden atmak, hayatını zindan etmek kolay, ama “böyle bir ülke, nasıl bir ülke olur, nasıl bir ülke oldu” diye hiç düşünmeyecek misiniz? Dahası, “haksızlık karşısında susan şeytanların” ülkesini yönetmek daha mı emniyetli sanıyorsunuz? Unutmayın, burası sizden önce de, size karşı yapılan haksızlıklara susan şeytanların ülkesiydi, şimdi onlar sizin yanınızda, onlar hep öyledir. Ama o şeytanlar ülkesinin dikişi tutmadı, sizinki tutacak mı sanıyorsunuz? Unutmayın, sizin bir hesabınız varsa, Allah’ın da bir hesabı vardır ve o hesap adalet ve doğruluk üzredir.
Belli ki, işler ilerledi, o kadar ki, Pakistan’dan atom bombası tekniği almak gibi hayaller içindesiniz. Nedir bu ülke için kurguladığınız gelecek, Kuzey Kore mi yapacaksınız bu ülkeyi, olacak iş mi ve de içinize sinecek mi öylesi? Belki de, bizim günahlarımızın vebali sizsiniz, peki siz vebalinizden hiç korkmaz mısınız? Bu ülkede yaşanan tüm acıların vebali, artık sizin üzerinizde, hiç düşünmez misiniz? İyi ki, bir kutsal inancın mensubu imişsiniz, olmasanız daha ne yapacaktınız acaba? Bal demekle ağız tatlanmadığı gibi, din, din demekle mümin olunmaz, bilmiyor musunuz, düşünmüyormusunuz? Tövbe etme zamanı gelmedi mi? Unutmayın Allah tövbe edenleri sever.