Neue Osnabrücker Zeitung yargıç Brett Kavanaugh'un ABD Yüksek Mahkemesi üyeliğinin Senato'da onaylanmasını şöyle yorumluyor:
"Cumhuriyetçiler sonunda Başkan Trump'ın Yüksek Mahkeme üyeliğine aday gösterdiği Kavanaugh'u desteklediler. Acaba Senato çoğunluğu Kavanaugh'un şahsına mı onay verdi? Her halükarda oylar Demokratlara karşı ve rotası sağa kaymakta olan Yüksek Mahkeme'de muhafazakâr çoğunluğun korunması için kullanıldı. Oylamanın gerçek galibi, adayını kabul ettiren Donald Trump'tır. Kaybedenler ise Yüksek Mahkeme ve derin bir bölünmüşlük içindeki Amerikan toplumu olmuştur. Yükselen tansiyonunun Amerikan politikasını bundan böyle nasıl etkileyeceği en geç Kasım ayındaki ara seçimlerde belli olacak.”
Tagesspiegel gazetesi ABD'nin içinde bulunduğu siyasi ortamı konu alan yorumunda Yüksek Mahkeme üyeliği için yapılan oylamanın Kongre ara seçimlerinde Demokrat Parti'ye avantaj sağlayacağını sanmanın yanıltıcı olabileceğini belirtiyor:
"Büyük çekişmenin sonunda ortamın sakinleşeceği sanılmamalı. Amerikan toplumundaki bölünmüşlük son haftalarda daha da derinleşti. Kavanaugh'u tacizle suçlayanlara inanmayan sadık Cumhuriyetçi seçmen öfke içinde ve Başkanlarının kazandığı zaferden sonra nefret ettikleri Demokratlara daha fazla yenilgi tattırmanın mümkün olduğuna inanıyor. 6 Kasım'daki Kongre ara seçimleri Trump taraftarlarının ne kadar motive olduklarını gösterecek. Bilindiği üzere başarı daha fazlası için umut verir. Demokratlar ise yaralarını sarıp, Trump yönetiminin yol açabileceği en kötü senaryoları sıralayarak, kendi tabanlarını harekete geçirmeye çalışacaklar. Önemli olan, bunun 6 Kasım'da ülke yönetiminin büyük bölümünü yeniden ele geçirmelerine yetip yetmeyeceğidir. Demokrat Parti ara seçimlerde büyük başarı kazanarak Trump döneminin sonunu başlatacağına güveniyor. Ancak Kavanaugh'un Yüksek mahkeme üyeliğine atanmasının bu ihtimali artırdığı söylenemez.”
Dünya İklim Konseyi'ne göre atmosferdeki ısınma 1,5 dereceyi aşmadığı takdirde önemli riskleri sınırlandırmak mümkün olacak. Rheinpfalz gazetesi koordineli iklim politikası uygulamanın zorluğuna işaret ettiği yorumunda şu görüşlere yer veriyor:
"2030 yılına kadar insanın neden olduğu sera gazı emisyonu ile gazların zararsız hale getirilmesi arasında denge kurulması gerekiyor. Ancak şimdiye kadar neredeyse hiçbir ülke ısınmayı 2 derecelik artışla sınırlamada üzerine düşeni yapmaya başlamış değil. İklimin korunmasındaki başarısızlığa uygun teknolojinin bulunmaması gerekçe gösterilemez. Ekonomik çıkarlar öne çıkıyor. Aynı zamanda yaşam tarzının da değişmesi gerekiyor. Bir de kafa yapısından kaynaklanan sorunları görmek gerekir. 72 yaşındaki ABD Başkanı Donald Trump da birçok siyasetçi gibi çok uzun vadeli hedeflerle uğraşmak istemiyor. Trump 2070 yılını görmeyecek ama o dönemi yaşayacak olan bugünün 15 yaşından küçükleri dünya nüfusunun dörtte birini oluşturuyor.”
Süddeutsche Zeitung'un Almanya'nın iklim politikasıyla ilgili yorumu ise özetle şöyle:
"Almanya'yı yöneten koalisyon hükümetinin iklim politikası yok. Hristiyan Birlik partilerinde özel sektörün, Sosyal Demokrat Parti'de ise sendikaların dediği oluyor. Her iki kanadın ortak çıkarları çevrenin ve iklimin korunmasıyla bağdaşmıyor. Sosyal Demokrat Çevre Bakanı haklı olarak, ölü bir gezegende çalışabilecek iş olmayacağını söylüyor. Ancak onun da isyan bayrağını açtığı söylenemez. Çevre Bakanlığı görevi de yapmış olan Almanya Başbakanında da iklimin korunması için daha fazla mücadele edecek enerji kalmadı.”
DW, dpa, AFP/AG, BK
© Deutsche Welle Türkçe