İnsan hakları alanındaki faaliyetlerinden ötürü 2003 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanan ve 2009'dan bu yana Londra'da sürgünde yaşayan Ebadi, "Devrim süreci, nihai hedefine ulaşıncaya kadar durmayacak bir tren gibi" ifadesini kullandı.
Euronews'in Reuters'tan aktadığına göre Ebadi, devletin ölümcül şiddet kullanmasının sıradan İranlıların din adamlarına karşı duyduğu öfkeyi daha da derinleştireceğini zira taleplerinin giderilmediğini söyledi. Ebadi, "Protestolar farklı bir şekil aldı ama sona ermedi" değerlendirmesinde bulundu.
Mevcut yönetimin "iktidardan uzaklaştırılması" için Batı'nın Tahran'daki büyükelçilerini geri çekerek İran'la siyasi bağlarını azaltmak gibi "pratik adımlar" atması gerektiğini belirten yazar, avukat ve hak savunucusu Ebadi, ilaveten nükleer anlaşma dahil yönetimle herhangi bir anlaşmaya varmaktan kaçınılması gerektiğini sözlerine ekledi.
Ülkede 1979'da gerçekleştirilen İslam Devrimi'nden bu yana ülkeyi yöneten din adamlarını sert bir dille eleştiren Ebadi, hükümet karşıtı gösterilerin en güçlü ve açık sözlü destekçilerinden biri olarak öne çıktı.
Ayrıca Ebadi, "Mevcut protesto dalgasının müesses nizamın meşruiyetine karşı şimdiye kadarki en cesur meydan okuma olduğuna inandığını" dile getirdi.
İran devrimine destek vermişti
İngiltere'nin başkenti Londra'da yaşayan 72 yaşındaki Ebadi, İranlı gençlere hitaben Telegram hesabından yayımladığı açık mektubunda, 1979'daki İran Devrimi'ne daha iyi bir gelecek için destek verdiklerini ancak yanıldıklarını belirtmişti.
İran Devrimi'ne katılan Nobel ödüllü hukukçu Şirin Ebadi, devrimin 41. yıl dönümü münasebetiyle yayımladığı açık mektupta "Devrime destek verdiğim için özür diliyorum." ifadesini kullanmıştı.
Humeyni'yi tanımadan devrime destek vermelerinin "hata" olduğunu vurgulayan Ebadi, "Ben ve bizim jenerasyonun gerçekleştirdiği devrim nedeniyle siz gençlerden özür diliyorum." cümlesini kullandı.
Ebadi, mektubunda şunları yazmıştı:
"Sizin dünyanızı mahvettiğimiz için bizleri affedin. Amacımız bu değildi. Bizler ve sizler için daha iyi bir dünya istiyorduk. Ancak yanlış yaptık. Sorun, yeni lideri tanımamaktan kaynaklanıyordu. Milyonlarca İranlı onun (Humeyni) bir kitabını dahi okumadan, özgürlükler hakkında ne düşündüğünü bilmeden "Kahrolsun ...", "Yaşasın....." sloganlarıyla peşine düştük. Humeyni'yi tanımaya fırsatımız olmadı. Kendisinin belirttiği üzere onun siyasete karışmayacağını düşünüyorduk.
Bugün gençlerimiz bin bir zorluk içinde öğrenim görüyor. Ama buna karşılık ülkelerinde ne bir iş ne de refah ve huzurlu bir hayat buluyor. Sonuçta İranlı binlerce genç, gözyaşlarıyla ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar. Çünkü ülkelerinde kendileri için bir gelecek göremiyor.
Bugün İran'da insan hakları ihlallerine maruz kalanlara destek vererek "o dönem işlediği suçları" bir nebze olsun telafi etmeye çalıştığını dile getiren Ebadi, "Bizim hatamız nedeniyle ülkeleri mahvolan genç nesle karşı kendimi borçlu hissediyorum. Yanlış yaptığımız için bizi affedin. Doğru seçim yapmalıydık."