Gündem

“Nefret değil iyilik için internet; umalım ki Luca sağlığına kavuşsun…”

Aslı Tunç: Bağış kampanyası sürüyor. Umalım ki Luca hedeflenen tedaviyle sağlığına kavuşsun...

17 Ekim 2016 00:36

Aslı Tunç*

İnsanoğlunun ne kadar kötü olabileceğine dair verilerin bizi adeta nefessiz bıraktığı günler yaşıyoruz. Süregelen terör, şiddet, adaletsizlik ve artık günlük hayatın bir parçasına dönüşen nefret, acımasızlık ve öfke internette daha da görünür olarak üstümüze boca ediliyor. Köşeye sıkışmış gibiyiz. Sürekli karamsarlık hali ve insanların günlük hoyratlığı bir süre sonra kişisel mutlulukları da imkansız kılıyor. İnternet üzerinde ve sosyal medya mecralarında sadece nefretin ve saldırganlığın değil iyiliğin de paylaşabileceğine ilişkin örnekler yaşadık geçtiğimiz hafta. Vicdanlı insanların bir amaç için buluşmasına ve örgütlenmesine olanak tanıdı bu kez İnternet. Kanımca bu örnekleri de görmeye ihtiyacımız var.

Kitlelerin bir sorunu çözmek için seferber olup sürece dahil olmasının adı “crowdsourcing”. Türkçe’de “kitle kaynak” olarak geçiyor ancak bence bu kötü bir çeviri, o yüzden de dile yerleşmiyor. Kalabalıkların gücünden yararlanma fikrine dayalı crowdsourcing aslında iş dünyasının pek sevdiği bir yöntem. Örneğin bir şirketin belli bir sorunun çözümü için kendi çatısı altında çalışan uzman bir elemanı yoksa şirket sorunu internetten kitlelere açıyor. Gönüllülük burada esas. Aynı şekilde yenilikçi projelere ve parlak buluşlara katkı da bu yöntemle sağlanabiliyor. Özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler açık çağrı yoluyla hiç tanımadıkları kitlelere seslenip yardım alabiliyorlar. Böylelikle maliyetler azalmış oluyor.

Benzer biçimde crowdfunding’de de birbirini tanımayan farklı yatırımcılar internet üzerinden çağrı ile belli bir projeyi fonlayabiliyorlar. Burada temel nokta İnternet mantığının ve yaşam biçiminin özü olan bireyin gücü. Farklı amaçlarla da olsa imece yöntemi ile güçleri birleştirme, bir araya gelme, örgütlenme ve birlikte sorun çözme. Bu mantık ister bir projenin eksiğini gediğini kapatma, ister belli bir hayır işi için bağış toplama olsun aynı biçimde işliyor. Birbirini tanımayan dünyanın her köşesinden bireyler ortak bir platformda güçlerini birleştiriyorlar. 

Bunun en dokunaklı örneklerinden birini yaşadık geçen hafta. İsveç’te yaşayan meslektaşım profesör Umut Özkırımlı amansız bir kanser türü ile boğuşan minik oğlu Luca için İnternet üzerinde bir bağış kampanyası başlattı (lucacan.com). Önceleri sosyal medya üzerinden tanıdıklarının yaydığı bu kampanya bir süre sonra ana akım medyanın da konuya ilgi göstermesi ile daha da geniş kitlelere ulaşabildi. Ortalama 50-60 dolarla bir hafta içinde 200 bin dolardan fazla bağış toplandı. Kampanya devam ediyor. Umalım ki Luca New York’taki hedeflenen tedaviyle sağlığına kavuşsun. 

İnternette sadece nefret ve şiddetin değil iyiliğin, hayırseverliğin ve vicdanın da yeşerebileceğine bir diğer örnek ise geçtiğimiz hafta basın lansmanı yapılan Açık Açık (https://acikacik.org) platformu. Burası bağış yapmak isteyenlerle dernek ve vakıfları şeffaf ve hesap verilebilir biçimde buluşturan bir mecra. Açık Açık’ta eğitimden, çevreye, sağlıktan çocuk ve eşcinsel haklarına kadar pek çok alanda dernek ve vakıfa katkıda bulanabiliyorsunuz. Bir hafta içindeki bu iki örnek bile karanlık zamanlarda da olsa umudun var olması gerektiğini söylüyor bizlere. Bu örnekleri onca pespayeliğe inat İnternetteki iyi gazetecilik çabalarıyla, gönüllü yapılan projelerle, insan olduğumuzu hatırlatan dayanışma girişimleriyle çoğaltabiliriz. Medya teknolojilerini nefreti değil iyiliği çoğaltmak için kullanmalıyız. Buna her geçen gün daha fazla ihtiyacımız var çünkü.


Bu yazı ilk olarak P24’te yayımlanmıştır