Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 raporuna göre, dünya çapında her yıl çoğunluğu orta gelirli ülkelerin vatandaşı olan 1.3 milyon kişi, dış ortam hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor.
Hızlı ve çarpık kentleşme, yoğun trafik ile kalitesiz yakıt kullanılması gibi etkenler havayı kirletiyor ve alınan her nefes vücuda bir yandan zarar veriyor. Atmosferde oluşan toz, duman, gaz ve su buharı şeklindeki kirleticiler solunum yolu başta olmak üzere kalbi, cildi, gözleri ve sinir sistemini olumsuz etkiliyor..
Hava kirliliğinin insan üzerindeki etkilerini anlatan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hişam Alahdab, “Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerinde yarattığı kısa vadeli etkiler alerjik reaksiyon şeklinde ortaya çıkıyor ve geri dönüşümü olabiliyor. Örneğin havanın çok kirli olduğu günlerde gözlerin kaşınması, kızarması, insanların hapşırması, öksürmesi gibi reaksiyonlar bu kapsama giriyor. Ve bu etkinlilerin kalıcı hasar bırakma riski çok düşük oluyor. Uzun vadeli etkiler ise maruz kalınan havanın içindeki kirlilik yoğunluğuna ve süreye bağlı olarak ortaya çıkıyor. Hava kirliliğinin yoğun ve sürekli olduğu bölgelerde yaşayan insanlarda öksürükten bronşite, kalp hastalıklarından kansere kadar çeşitli kronik hastalıkların ortaya çıkma riski de artıyor” şeklinde konuştu.
Kirli havanın içeriğinde parçacıklar ve çeşitli gazlar bulunduğunu ve bu tanıma kimyasal olarak sülfat, nitrat, amonyak, sodyumklorür ve mineral tozların su ile birleşip partikül haline gelmesi sonucu oluşan katı maddelerin de dahil olduğunu belirten Dr. Alahdab, “Akciğerlerin içindeki hava keseciklerine kadar girebildikleri için, küçük parçacıklar en tehlikeli grubu oluşturuyor. Solunan kirli havanın içinde bulunan çeşitli gazlar da insan sağlığına zarar veriyor” dedi.
Solunum sistemi kendini koruyor
Soluma işlevi gerçekleştiğinde havanın, burun yoluyla akciğerlere kadar girdiğini ve bu yol üstünde birkaç kontrol mekanizması olduğunu söylen Dr. Alahdab, “Burnun içindeki kıllar büyük partiküllerin girmesine engel oluyor. Üst solunum yollarını geçip alt solunum yollarına giderken ana nefes borusunun ve ana bronşların içinde ‘silya’ denilen, yukarıya doğru süpürme hareketi yapan yapılar bulunuyor. Silyalar, üzerilerine takılan uygun büyüklükteki her türlü partikülü dışarı atmayı sağlıyor. Bu mekanizmaları geçen partiküller ise akciğerlerin içindeki hava keseciklerine kadar ulaşabiliyor” şeklinde konuştu.
Hava kirliliğini önlemek için alınabilecek tedbirler
Sanayi tesislerinin baca gazı sınır değerlerine uymaları sağlanmalı.
Isınmada yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları temizlenmeli ve binalarda ısı yalıtımına önem verilmeli.
Sobalar ve kalorifer kazanları kriterlere uygun olmalı.
Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak özendirilmeli.
Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı.
Yeni yerleşim yerlerinde bölgesel ısıtma sistemleri kullanılmalı.
Kent içi ulaşımda uygun meyilli alanlarda bisiklet yolları, park yerleri, kiralama sistemi oluşturulmalı, kamuoyu bilgilendirmesi de sağlayarak bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalı.
Isınma ve geri kazanım için atık yakmanın önüne geçilmesi amacıyla, atıklar geri kazanılarak değerlendirilmeli veya uygun atık yakma tesislerinde yakılarak bertaraf edilmeli.
Yerleşim alanları dışında ve hakim rüzgar yönü dikkate alınarak sanayi tesislerinin yer seçimi yapılmalı, imar planlarında bu alanların çevresinde yapılaşmalar önlenmeli.
Euro 4 ve üzeri standartları sağlayan, emisyonları düşük motorlu taşıtlar tercih edilmeli veya desteklenmeli.
Toplu taşıma araçları yaygınlaştırılmalı.
Araçların egzoz emisyon ölçümleri periyodik olarak yapılmalı.
(ntvmsnbc)