10 Ekim 2016 13:44
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanıp 15 ay cezaevinde kalan gazeteci Nedim Şener, darbe girişimini planlamakla suçlanan Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı Gülen cemaatin ABD'nin istihbarat örgütü CIA'e bilgi verdiğini iddia etti. Şener, "FETÖ üyeleri dış örgütlerle ilişkilerinde her türlü ihanete çok açık. Bütün dünyadaki yabancı örgütlere enformasyon saçıyorlar. Yürüttükleri operasyonların detaylarını CIA'ya veriyor. ABD, FETÖ gerçeğini biliyor ama kendisi için tehdit olarak görmediği için şimdilik göz yumuyor. 170 ülkede varlar ve ABD çıkarına çalışıyorlar. Böyle kullanışlı bir örgütü ABD safdışı etmez. Genelkurmay Başkanı'nın ofisine dinleme cihazı yerleştirip bunu imamına teslim edenlerle CIA elbette çalışmak ister" görüşünü savundu.
Şener'in Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a verdiği söyleşi şöyle:
-Örgütün neler yapabileceğini çok iyi bilen bir isim olarak 15 Temmuz darbesi gibi alçak bir girişimi bekliyor muydunuz?
Darbe fikri yazılıp çiziliyordu. Birçok komplo teorileri yazılıp çiziliyordu. Ama FETÖ'nün darbe planı bütün komplo teorilerinden daha büyükmüş. Yapılan darbe planı uzun süre süren çalışmalar. Bunlar çok önceden hazırlanmışlar. Daha önceki darbelerle kıyaslayınca 15 Temmuz darbesi çok vahşice bir girişimdi. FETÖ en büyük komplo teorisyenlerinden daha canice bir darbe planı hazırlamışlar.
-Darbe planını çok amatör bulanlar var. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
Gülen'in kaybetmek üzere bir savaşa girdiğini düşünmüyorum. Fethullah Gülen darbenin başarılı olacağını inanmaktan önce çaresizdi. Bu darbeyi yapmak zorundaydı. 17 Aralık'ta başarısız olmuşlardı. Türkiye halkına karşı bir savaş başlatarak varlık yokluk savaşına girdiler. Fetullah Gülen darbeyi 16 Temmuz'da gece 3'te planlıyordu. Darbeyi 9.30'a çekmek planlarında yoktu. Deşifre olunca erkene almak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a suikast girişimi başarılı olsaydı bugün başka bir şey konuşuyor olabilirdik. Darbe gece 3'te gerçekleşseydi ve Cumhurbaşkanı'na suikast başarılı olsaydı bazı kesimler darbeyi kabullenebilirdi.
-Darbeyi erteleyemezler miydi?
Erteleselerdi aynı şey olacaktı. Çünkü darbeciler deşifre olmuştu. Yine aynı şeyleri yaşayacaklardı. Bu darbeyi yapmasalardı YAŞ kararları ile 30 Ağustos'ta ordudan atılacaklar ve darbe yapma şansları hiç olmayacaktı. Dolayısıyla Fetullah Gülen bu darbeyi yapmak zorundaydı. Başarısızlığın ana sebebi öne çekmekti. Direnişi kırabileceklerini düşündüler ama bu kadar yayılabileceğini ve Erdoğan'ın çağrısının bu kadar etkili olabileceğini düşünemediler.
-FETÖ'nün hedefinde bir isim olarak darbe girişimini öğrendiğinizde ne hissettiniz?
İlk anlarda bir darbe kalkışması olduğunu öğrendim ve Türkiye için çok endişelendim. Zaten daha sonra Adalet Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın "bu bir FETÖ kalkışmasıdır" açıklamaları geldi. Darbeye karşı herkesin direnmesi gerektiğini söyledim. Gece yarısı CNN Türk'e darbeciler baskın yapınca sokağa çıktım ve kanalı kurtarmaya çalışan direnişçi vatandaşların yanında yeraldım. Darbecileri engelleyen polisten önce halk oldu.
-Darbenin finans, bürokrasi, medya, emniyet ve yargı ayağını unutturarak 3-5 askerin üzerine yıkmak gibi bir eğilim var. Bu mümkün mü?
Bu darbeyi 5-10 askerin üzerine yıkamazlar. Daha detaylara vakıf değiliz. Bu ifadelerden neler çıkacağı, darbenin nerelere ulaşacağını henüz bilmiyoruz. Sanık ifadelerinin çok az bir kısmına vakıfız. Mesela Yurtta Sulh Konseyi'nin kimlerden oluştuğunu bile bilmiyoruz. Bence biraz beklemek lazım. Bu tür yorumlar yargıyı zor durumda bırakır. Ben yargının bu konuyu çok ciddiye aldığını biliyorum.
-Darbenin üzerinden 3 ay bile geçmeden darbenin 76 milyona yarattığı travmadan çok mağduriyetleri konuşuyoruz. Bu doğru mu?
FETÖ bildiğimiz terör örgütlerinden çok farklı. Aramızda bağımsız bir kişi gibi görünüp bütün referanslarını o örgütten alan insanlar bunlar. Erdoğan'a suikast yapan Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu bir astsubay'dı. Ama rütbeli subaylara emir veriyordu. Kimin ne olduğunu bilmek çok zor. Evet ortada bir mağduriyet var ama abartıldığı kadar değil. Bize gelen mağduriyet haberleri var. "Komşum Wifi şifremi istedi. Oradan Bylock indirmişler" gibi bir açıklama getiriyorlar. Böyle bir saçmalık olur mu? Neden kurduruyorsun telefonuna bu programı. Hangi gazetecinin Bylock kullandığını gördünüz. Bence bu açıklamalar inandırıcı değil. Suçüstü yakalandılar.
-Türkiye'de liberal çevrelerin bu yaşananlara rağmen FETÖ gerçeğini anlamak istememelerini nasıl okumak gerekir?
Anlıyorlar ama işlerine gelmiyor. Bunları ilk farkeden bir liberal bana aynen şunu demişti: "Onlara karşı tarafsız kalamazsın. Ya seveceksin ya da sana düşman olacaklar." Bilmediklerini zannetmiyorum. Ama artık geri dönüşleri yok. Şimdi yanlışta ısrar ederek entelektüel namuslarını kurtarmaya çalışıyorlar. Bu liberallerin toplumda karşılığı yok. Bir liberal tutuklanınca kaç kişi sokağa çıktı. Ancak devletin ve hükümetlerin onlara verdiği değerle bir karşılıkları var. Türkiye'deki liberallerin FETÖ'nün akıttığı paralarla bir değerleri var.
-Hangi konuya çok fazla vurgu yaptılarsa arkasında FETÖ çıktı. Dink cinayeti de bunlardan biri mi?
Bakın cinayetin iki boyutu. Birinci grupta planlayanlar ikinci grupta bu cinayeti gizleyenler var. İkinci grupta FETÖ'cülerin olduğundan hiç şüphe yok. Hrant'ın öldürüleceğini en iyi onlar biliyor. Cinayetin planlama aşaması hala karanlıkta. Cinayetin planlayıcısı Erhan Tuncel FETÖ'cü istihbaratın adamı. FETÖ bu cinayetle Ergenekon operasyonlarına zemin hazırladı. Soruşturmanın polis ayağı hep gizlendi. FETÖ, Dink cinayeti ile ilgili 3 kitap yazdırdı. Kitapların üçünün amacı da gerçeği bulmak değil gerçeğin üzerine örtmekti. Bana yapılan operasyonun arkasında kim varsa Dink cinayetinin arkasında onlar var.
-ABD'de önemli bir etkinliğe katılarak FETÖ'yü anlattınız. Washington Gülen gerçeğini anlayamıyor mu?
ABD çok şeyi biliyor aslında. ABD istihbaratı, CIA ve Beyaz Saray kim varsa FETÖ'yü biliyor. Nazlı Ilıcak'ın evindeki viskili FETÖ toplantılarına kadar biliyorlar. Green Card alırken Gülen'in yaptığı hukuksuzlukları da biliyorlar. Türkiye'deki Ermeni ve Yahudi din adamlarından referans mektubu almak istediğini ve reddedildiğini de biliyorlar. Sonuçta karşılarında nasıl bir yapı olduğunun farkındalar.
-FETÖ ile ilgili herşeyi biliyorlar ama bilmiyormuş gibi davranmak işlerine mi geliyor?
Evet. FETÖ üyeleri dış örgütlerle ilişkilerinde her türlü ihanete çok açık. Bütün dünyadaki yabancı örgütlere enformasyon saçıyorlar. Yürüttükleri operasyonların detaylarını CIA'ya veriyor. ABD, FETÖ gerçeğini biliyor ama kendisi için tehdit olarak görmediği için şimdilik göz yumuyor. 170 ülkede varlar ve ABD çıkarına çalışıyorlar. Böyle kullanışlı bir örgütü ABD safdışı etmez. Genelkurmay Başkanı'nın ofisine dinleme cihazı yerleştirip bunu imamına teslim edenlerle CIA elbette çalışmak ister.
-Siz neler anlattınız?
Ben FETÖ ile ilgili herşeyi anlattım. Bu anlattıklarımı bildiklerini gördüm. Bazı kişiler FETÖ ağzı ile bazı itirazlarda bulundu. Bunlardan biri Alan Makovsky idi. Ona da bunlar FETÖ'nün argümanları ile konuştuğunu söyledim. Mesela Adil Öksüz hakkında Gülen'in neden hiç konuşmadığını sordum.
-Fetullah Gülen gibi dünyanın en rahat yalan söyleyen insanı Adil Öksüz ile bir ilişkim yok diyemez mi?
Fetullah Gülen Adil Öksüz hakkında konuşamaz. Konuşursa "bizimle ilgisi yok" demesi lazım. Fetullah Gülen, Adil Öksüz hakkında "artık onu tanımıyoruz" yalanını söylemeyi göze alamaz. Hem kimseyi inandıramaz hem de bu yalan tabanı rahatsız eder. Ayrıca eğer Adil Öksüz örgüt tarafından terkedildiğini hisseder ve konuşursa sistem çöker.
-Washington'daki toplantıya FETÖ'cü gazeteciler geldi mi?
Gelmediler, Washington'da toplantıya gelselerdi kendilerini yaptıklarıyla deşifre edecektim. Mesela Emre Uslu veya Adem Yavuz Arslan gelseydi "Adil Öksüz'ü tanıyor musun" diyecektim. Kandırılmaya dünden razı insanlara konuşabilirler ama benim karşımda konuşamazlar. Ben Silivri'deydim bana Zekeriya Öz denilen alçağın göstermediği belgeleri Adem Yavuz Arslan televizyonda gösteriyordu. Çünkü bu belgeleri onlar hazırlamıştı. Şimdi bu sözde gazetecilerle mücadele edilmesini eleştiriyorlar. Dünyanın her yerinde anlatıyorum. Bu FETÖ'cülere gazeteci diyenlere saygım yok. Bu adamlara gazeteci denmez. Çalıştığı yerlere gazete denmez. Kitaplarını basanlara yayınevi denmez. Bunlar bir örgüt faaliyeti içerisinde çalışıyorlar.
-Size kumpas kuranlar gazeteci örgütlerle İstiklal'de basın özgürlüğü yürüyüşü yapmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, geçmişte "bunlar gazeteci değil" diyerek bizim tutuklanmamıza alkış tutanlar şimdi Taksim'deki gösterilere sızarak pankart açıyorlar. Bunlar böyle haysiyetsiz insanlar. Bunları önce birey haline getirmek lazım. Örgütten arındırıp fert haline getirmek lazım. Bunların beyinleri gitmiş.
-Peki ABD gezinizde Batılı gazetecilerin hedefinde Erdoğan olduğunu söylediniz. Bunu açar mısınız biraz?
Erdoğan nefreti bir seçenek olarak masada duruyor. ABD'nin Suriye meselesinde Erdoğan ile görüş ayrılığında olması da önemli bir etken. Hem Avrupa'da hem de ABD'de FETÖ'nün 2013 yılından bu yana yürüttüğü propaganda bir Erdoğan karşıtlığını getirmiş. Bunu hemen gözlemliyorsunuz. Ama biz 105 gazeteci ile 2011'de tutuklandığımızda ne ABD ne de Avrupa Birliği'nde bir tartışma görmedim. AB Türkiye'deki ifade özgürlüğünden hiç bahsetmiyordu. Çünkü FETÖ o dönemde Avrupa'da ve AB'de bizlerin gazeteci değil terörist olduğumuzu anlatıyordu. O büyük büyük liberaller bizim tutuklanmamızın büyük bir olay olmadığını söylüyordu.
-Türkiye bu konuda yurtdışında neler yapabilir?
ABD ve Avrupa medyası siyasetçilerin tavrından çok besleniyor. Yöneticilerin tavrı değişmeden medyanın tavrı değişmez. Bence darbe soruşturmalarını tartışma yaratmayacak şekilde yürütmemiz gerekiyor.
-Teröristbaşının iadesi konusunda ABD'deki izleniminiz nedir?
Görüntü şu; İşi hukuka havale ediyorlar. Kendi sistematiği için inandırıcı ama ABD bu tür durumlara karşı alternatifler üretebiliyor. ABD Al Capone'u gelir vergisinden yakalayıp hapse atmıştı. ABD yönetimi FETÖ'nün Green Card'ını iptal ederse sorun çözülür. Çünkü bu kart hukuksuz şekilde alındı. Türkiye bir tez olarak bunu öne sürmeli. Yeşil Kart'ı iptal edilirse o ülkede kalamaz. Gülen'in iade edilmemesi bir hukuki karar değil, tercih meselesi.
-FETÖ'yü yakından tanıyan bir gazeteci olarak bundan sonra neler yapabileceğini konusunda bir öngörünüz var mı?
Kemal Kılıçdaroğlu'na bir suikast girişiminde bulunuldu. Bunu küçümsememek gerekir. Mantığımız siyasi cinayetler ve suikastleri akıllara getiriyor. Hükümetin ve Cumhurbaşkanı'nın FETÖ tehlikesinin hala farkında olduğunu düşünüyorum. Zaten Cumhurbaşkanı demokrasi mitingleri için "nokta değil virgül koyduk" demişti. Allah korusun yeni bir kalkışma olursa bunun kıvılcımı siyasi cinayetler üzerinden başlatılacaktır. İnsanlara "tehlike tamamen bitmedi ama herşey kontrol altında" mesajını vermek ve güven verici açıklamalar yapmak gerekir
© Tüm hakları saklıdır.